Rijkaard'ın sahaya çıkardığı kadroyu "geçen hafta olmalıydı." şeklinde değerlendiren illa ki olacaktır, yarın okursunuz.. Ama gerçekten bunu düşünenlerin önemli bölümünün o şekilde alınacak Kadıköy mağlubiyetinden sonra seçim için eleştiri yapacakları gerçeğini unutmamak gerek.. Sezon başından beri belli düzende, o düzen içinde aynı bölgelerde benzer tip adamları kullanarak lige sağlam girmiş ve devamını getirmiş bir takım yoluna bunun üzerinden devam edecekse, fazla muhabbetini yapmamak gerek.. Bugün sahaya çıkan 3 defansif içli yapı Keita ve Elano'nun yokluğunda bir mecburiyetin sonucudur, altında başka anlamlar aramamak gerekir.. Ülkenin futbol bilincinin Galatasaray üzerinden ne denli hızlı geliştiğini görmekse kısmen manidar, kısmen komik, çokça da üzücüdür.. Geçen sene Michael Skibbe yıllarca takımın altına dinamit koymuş tek defansif orta sahalı sistemi bırakıp çifte dönmeye çalıştığında yapılan eleştirileri, bu takım tek önlibero, çift açık, çift forvet ve tek supporter'la oynar geyiklerini çok net hatırlıyoruz.. Teki çiftleyen Skibbe korkaktı.. Bugün o eleştirileri yapanlar, Galatasaray'a çift için yetmediğini, ortanın zor maçlarda üçlenmesi gerektiğini yazıyor, söylüyorlar.. Bilinçlenme aşamalarını izlemek keyif veriyor, ama biraz da tutarlılık gerekiyor tabii.. Skibbe'nin doğrularına gösterilen hakarete varan tutumlar Rijkaard özelinde doğrular olarak ortaya çıkıp yeni teknik kadroyu eleştirme boyutuna gelebiliyor.. Burası Türkiye.. Cesur ve hücum futbol için tekin gerekli olduğunu savunanlar bir anda çifte burun kıvırıp üçlünün gerekliliğini savunabiliyorlar..
Sistemi 4-4-1-1'den çıkarıp 4-3-3'e yakınsayan üçlünün önündeki tercihler arkayla bağımlı.. Sezona forvet arkasında başlayıp coşan, sola geçince gözlerinin feri bir anda sönen Arda Turan bu maçta geçen sene nefret ettiği sağ açıkta.. Skibbe'nin ikiliye sık sık kanat değiştirttiği ortamda Kewell forvete geçene kadar düzenli sol açık oyuncusu.. Nedeni ne olabilir bu disiplinin? Arda'yı sağ açıktan ortaya sokup merkezde yaratıcılığı artırma ve sağda açılan kulvarda hücumu seven bek Sabri'nin önünü açma girişimi.. Fazlasıyla da başarılı oldu.. Sabri'nin ilk 15 dakikada sağdan yaptığı aksiyonlar, ilk golü getiren akının başlatıcısı olması sürpriz değil.. İlk 15 dakikadaki Sabri'ye savunma oyuncusu demekse hiç mümkün değil.. Sık sık hücumda görünüp takıma ileride direkt bir şekilde '+1' havası vermesi bu adamın Galatasaray'a getirdiği en büyük nimetlerden biri.. Bugün daha önce sıkça olduğu gibi artısı vardı Galatasaray için.. Ama dikkat edilmeyecek, ilk yanlışında vurulmaya devam edilecek.. Yaşadığı Servet Çetin sendromundan kurtulmaya oldukça az kaldı.. Shevchenko zırıltılarıyla Galatasaray'daki ilk sezonunda müthiş maçlar çıkaran Servet'e saçma sapan sallayanlar asfalta döndü, şu anda toprağa gömülmesi gereken az bir miktar kaldı.. Sabri Sarıoğlu itinayla kazıyor o çukuru..
Topal yine defans dörtlüsünün önünde, önünde Sarp, Arda ve Elano'nun bölgesinde de diğer oyuncularla bütünleşik bir Barış Özbek.. Barış, Sarp'la beraber merkezde gecenin en iyilerindendi.. İlk 20 dakikada gelen gol ve gösterilen kısmen baskılı ve etkili oyundan sonra Sivasspor, Galatasaray'ı bozan birçok takımın yaptığı şeyi koydu sahaya.. Öne çıktılar, Galatasaray yarı sahasında oynamaya çalıştılar.. İlk yarıda 2. gole kadar geçen süredeki Galatasaray duraklamasının nedeni Sivas'ın ileri çıkışına takımca cevap verememe.. Ne var ki klasik 4-4-2'ye yakın bir şekilde sahaya çıkmış Sivas'ta forvette en uçta İbrahim Şahin, sağ açıkta da Bülent Uygun'lu en iyi zamanlarında bile gözümde overrated olmaktan ileri gidememiş Musa Aydın olunca iş sadece bu sene takıma katılan Sabri'nin bölgesindeki Erman Kılıç'a kaldı.. Sabri'nin çıkışlarında buraya girmeye çalışan Sivasspor'a cevapsa Gökhan Zan'ın kademeleriyle geldi.. Sonrası ilk yarının sonunda çıkan piyango ve 2. gol.. İşleri ikinci yarıda rölanti futboluna döndürdü Galatasaray'da..
45-55 arasında Arda Turan'ın girdiği iki pozisyonda goller gelse, maçın 5-6'ya gitmesi mümkün.. Kırılma anları, maçın kaderini etkileyen olaylar sadece beraberliklerde ya da mağlubiyetlerde olmuyor.. Sağdan gelişen atakta Arda'nın Sarp'ın önüne bıraktığı topta ilk düşüncesinin kaleye vurmak olduğunu sanıyorum.. Son anda bırakmalıyım dedi ve pozisyon harcandı.. Barış'ın Arda'nın önüne bıraktığı toptaysa ayağının üstü ve dışıyla usta bir forvet vuruşu yapmaya çalıştı Arda.. Ne onun imzası o hareket, ne de harcı.. Yanlış vuruş olduğunu düşünüyorum.. En azından benim gözüme yansıyan pozisyonlardan hissettiklerim ve çıkardıklarım bunlar..
60'ta Nonda'nın oyundan çıkmasının altında iki neden var.. Birincisi, Baros'un devreyi kapatmasıyla sadece Nonda'nın ayağına kalmış olan takımı koruma çabası.. Sivasspor'un yediği yumruklara karşılık veremediği ve rölantiye dönmüş maçta Kongolu'yu korumaya çalıştı Rijkaard, gönülden katılıyoruz.. Yerine Uğur Uçar'ın girmesi Nonda'yı korumanın dışında iki kanadı da savunma yönünden sağlamlaştırdı.. Ki Sivasspor'un maç boyunca kanat aksiyonları dışında yapabildiği, denemeye çalıştığı bir şey yoktu.. Uğur beke geçti, önüne sürülen Sabri'yle orası güçlendirildi.. Sol açıktaki Kewell forvete kaydı ve onun düşen fizik gücünden sol kanadın etkilenmesi oraya monte edilen Arda Turan'la önlenmeye çalışıldı.. Buna da katılmamak, anlamlı bulmamak mümkün değil.. Sonrası perşembe gününü düşünmeye başlayıp bu haftayı kapatış.. Geçen hafta alınan darbelerden sonra bu haftayı rahatlama ve rehabilitasyon seansına çeviriş.. Haftaya Sarp yok, yeni düzenin Elano'nun dönüşüne rağmen Sarp-Ayhan değişikliğiyle devam edeceğini düşünüyorum.. Son 1.5 aydır her maçta kalede görülen tehlikelerin bu maçta bıçak gibi kesilmesinin Rijkaard'a anlattığı şeyler muhakkak olacaktır.. Skibbe'nin çift içini umarsızca, saçma sapan eleştirenlere karşı bir şeyler anlatmaya çalışırken, yaklaşık 1 sene önce blogda geçmiş bir paragraftır, alıyorum buraya:
"Gelinen nokta yine bu tip çift forvet zırıltılarının kesilişi ve çift defansif orta sahanın Skibbe'nin bir imzası haline gelmesi.. Yetecek mi ilerleyen zamanlarda? Hayır yetmeyecek.. Lincoln'un bu form durumunda Arda ya da Kewell'dan birinin kesilip bir defansif orta saha takviyesiyle klasik bir 4-3-3'le sahaya çıkması gereken zamanlar gelecek Galatasaray'ın.."İşte gün, o gündür.. Bir stajyer(!) Alman'ın anlatmaya çalıştığı, yaptığı tercihlerle ülkenin vasat futbol anlayışına bir şeyler göstermeye niyetlendiği ortamın devamı.. Gelişim ve değişim yükselerek devam edecek.. Önemli olan bir şeylerin farkında olmak, bazı değişimlerin ne zaman başladığının ayrımını iyi yapmak.. Skibbe'den sonra Rijkaard da bu ülkeye bir şeyler anlatacak.. Ama anlayan var mı, önemli olan her zaman budur Türkiye'de.. Yaşayarak göreceğiz, tecrübe ederek anlamlandıracağız bazı şeyleri.. Şimdilik sadece izliyoruz..