Grubu, konferansı ve ligi domine eden takım Cleveland.. Son Orlando maçıyla 13 maçlık bir galibiyet serisine ulaştılar ve 2 gün sonra iç sahadaki Denver maçını da alırlarsa LeBron James geldiğinden beri en yüksek kazanma serisini yakalamış olacaklar.. Geçen sene de 13 maçlık bir serileri vardı.. Bu seneki maçlar sonrasında hem Doğu'daki en yakın rakiplerine 7 galibiyet fark attılar, hem de Lakers'ın önüne fırlayarak lig birinciliğini ele geçirdiler.. Şu anda Lakers için en büyük tehdit konumundalar ve lig birinciliği sezonun bundan sonraki döneminde asıl hedefleri olacak.. Mo ve Delonte sakatlandığında Daniel Gibson ilk beşe yerleşip iyi maçlar çıkardı.. LeBron zaten son haftalarda kendinden geçmiş durumda.. ShaQ'ın play-off'a ne kadar sağlıklı girebileceği soru işareti olsa da konferanstaki bütün rakiplerine açık ara yapmış durumdalar..
Chicago Bulls sezonun ilk çeyreği geçilirken kendi evinde Sacramento'ya 35 sayı öne geçtikten sonra verdiği maçla birlikte tamamıyla dibi görmüştü.. O gün yeni yetme coach Vinny Del Negro muhtemelen takımda, belki de coach'luk kariyerinde sayılı günlerin kaldığını düşünüyordu.. Düşündü, taşındı ve iki değişiklikle işleri tersine çevirmeyi başardı.. Kings karşısındaki rezaletten sonra muhtemelen oyuncuların da kulakları çekildi.. Birinci değişiklik sezonun ilk 3-4 maçında oynadıktan sonra sakatlanan Tyrus Thomas'ın takıma dönmesi oldu.. İkincisiyse ilk beşte oynayan ve geçtiğimiz sezonki performansının yanından geçemeyen John Salmons'un bench'e alınmasıyla gerçekleşti.. Rotasyon şemaları bu iki oyuncuyla oldukça değişiklik gösterdi ve sonucun Bulls adına gayet iyi olduğunu söyleyebiliriz.. Tyrus ve Salmons'taki bu değişiklik Sacramento maçından 4 gün sonraki New Orleans maçında parkeye kondu.. O günden beri Chicago Bulls'un derecesi 15-9.. Öncesi ise 10-17.. Bu büyük çıkış sonrasında 8. sıraya kadar çıkarak play-off çekişmesi içine girmeyi başardılar..
Milwaukee Bucks'taki gelişmeler de Michael Redd üzerinden okunabilir.. Bu sezon oynadığı 18 maçta Bucks'ın derecesi 6-12.. Yokluğunda ise 18-15'lik bir takım var karşımızda.. Bütün vebali Redd üzerine yıkmaya gerek yok ama onsuz daha takım gibi oynadıklarını ve Skiles'ın egoları daha rahat dengelediğini söylemek mümkün.. Kolpaların guard'ı Brandon Jennings her ne kadar şirazesinden çıksa da Skiles'ın bu kadroyla gösterdikleri şu ana kadar süper.. Ersan İlyasova'nın beklentilerin üstündeki performansı, pota altında Bogut'un sağlam duruşu ve Skiles mücadeleciliğiyle iyi gidiyorlar.. Sezona harika girdiler, Redd takıma dönünce taşlar yerinden oynadı ve düşüş gösterdiler ama sonrasında rolleri yeniden yavaş yavaş oturtuyorlar.. Konferansta 9. sıradalar ve bir üstteki Chicago'yla aralarında sadece 1 galibiyet fark var.. Arkadaki takımların bu grubu zorlaması oldukça zor göründüğü için sezonun bitimine kadar özellikle bu iki takım çekişecekler gibi.. Bulls karşısında kadro farkıyla bir adım gerideler tabii..
Detroit ve Indiana'yı beraber değerlendiriyorum.. 3-4 sezon önce ligin en iyi GM'leri arasında gösterilen Joe Dumars'ın büyük düşüşü var Detroit'te.. Yapılan anlamsız hamlelerin takıma kazandırdığı hiçbir şey yok ve artık o savunma gelenekleri de etkisini yitirmiş durumda.. Sezon başında Tayshaun Prince ve Richard Hamilton başta olmak üzere birçok oyuncunun sakatlıklarıyla uğraştılar.. 51 maçın tamamında oynayan iki oyuncu var.. Rodney Stuckey ve Ben Wallace.. Richard Hamilton 27, Ben Gordon ve Will Bynum 19, Tayshaun Prince 32, Charlie Villanueva da 3 maç kaçırdılar.. Sakatlıkların çok olduğu dönemde çok daha karakterli bir oyun oynamaları bu isimlerin bir araya getirilmesinin ne kadar yanlış olduğunun da kanıtı.. Indiana Pacers'ın geçen seneki performansı benim için sürprizdi.. Bu sezon normallerine döndüler.. Danny Granger hızla eline geleni potaya sallayan, skorer olmasına rağmen takıma pozitif katkı veremeyen yıldızlar arasına doğru ilerliyor.. Toparlansın bir an önce.. Troy Murphy ve Roy Hibbert dışında takımın gerisi çöplük zaten..
1 YORUM:
Lebron kasıklara acı diz darbesi yemiş gibi bir surat ifadesi takınmış. fail
Yorum Gönder