14 Ağu 2009

Turkcell Fair Play Ligi


Euro 96'da Alpay, Vlaovic'i son dakikalarda yere indirmedi ve o günden itibaren 'fair play' kavramı hayatımıza girdi, girdiği günden itibaren bugüne kadar, çoğu kavram gibi hızla içi boşaltıldı.. Alpay'ın o faulu yapmadığı için aldığı fair play ödülü hayatımda gördüğüm en büyük saçmalıklardan biriydi.. Son dakikalarda gole giden adamı özellikle biçerek kırmızı alan adamı ben o güne kadar ve o günden sonra sahalarda hiç görmedim.. Alpay'ın muhtemelen maçın heyecanıyla, ulan aradan kaçırdık adamı düşünceleriyle geçen saniyelerle aklına gelmeyen faul yapma kararı UEFA tarafından fair play'le ödüllendirildi.. Alpay yıllarca eleştirildi, yıllar sonra şimdi olsa Vlaovic'i çimlere gömerdim cümlesi adama söyletildi..

O günden bugüne her şey fair play.. Maçın sonlarına önde girersin, zaman geçirirsin fair play'e uymadığın söylenir.. Bunu yapmayan dünya kulübü ise dünyada yoktur.. Bazı oyuncular önde girilen son dakikalarda topu korner bayrağının oraya götürüp sıkıştırır, fair play'e uymaz.. Gereksiz sarı kart, kırmızı kart görürsün, fair play'le alakan olmaz.. Hakeme itiraz edersin, fair play derler burada.. Rakiple itişirsin, yine fair play'ciler dikilir başına.. Gereksiz bir şekilde pompalaya pompalaya bu kavramı, en sonunda geçen sene saçma sapan bir uygulama başlattı federasyon.. Alınan sarı ve kırmızı kartlar üzerinden bir sıralama oluşturup, sene sonunda ilk 3 sırada bitirenlere ödül veriyorlar.. Kartlar dışında saha kapatma, seyircisiz oynama, hak mahrumiyeti cezaları üzerinden de puanlar şekilleniyor ama bunlar azınlıkta olduğu için sıralama genel itibarıyla kartlar üzerinden oluşuyor.. Geçen sene şampiyon Gaziantepspor olmuş.. Bu senenin ilk haftasında da son şampiyon ilk haftada da 0 puanla yine birinci diye övüyorlar Antep'i.. Az kart alan takımlar için fair play'ciler demektense, yumuşak takımmış demeyi uygun görürüm ben.. Galatasaray'ın da bu puanlamada küme düşmesini kendi adıma isterim.. Geçen sene Beşiktaş aldığı hak mahrumiyeti cezalarıyla sonuncu olmuş, Galatasaray da sondan üçüncü.. Taraftar için güzel olan bu haberdir, yoksa kim takar fair play'i.. Fair play diye bir şey varsa, bu puanlamayla ve kart görmemeyle alakası yoktur bu işin.. İlk 3'e 1 milyon dolar ödül paylaştırarak takımlar az kart görmeye, az ceza almaya teşvik edilmez.. Geçen sene 500 bin doları cebe koyan Gaziantepspor, diğer takımlara göre nispeten yumuşak bir yapıları olmalarının ödülünü para olarak almış olabilir ama tekrar almak için, ya da diğer takımlar bu ödüle konmak için karakterleri dışına çıkmazlar..

Her şeyden ötesi, bir federasyonun böyle bir lig yapıp ilk 3'e para ödülü verirken para birimi olarak Amerikan Doları'nı kullanması nasıl bir zihniyetin ürünüdür, onu hiç anlayamadım.. Dolar ve Euro üzerinden bonservis belirlenebilir, Türkiye'nin iki takımı bu birimler üzerinden oyuncu alıp, satabilir federasyonun nezdinde.. Zira bütün dünyada genelgeçer bir birimdir bu transferde.. Ama bir ülkenin tamamen domestik bir düzenleme yapıp, bu düzenlemenin sonunda vereceği ödülü dolar üzerinden belirlemesi anlamsızdır..

4 YORUM:

a.c. sedef dedi ki...

ya bana tff'nin oluşturup da garabet olmadığını söyleyebileceğin bir sistem var mı ki be maniac?

hı? :D

Burak Eken dedi ki...

@roach

Ben bulamadım. :) Bulan varsa, aydınlatsın. :)

hagi dedi ki...

burada TSL'de gösterilen kartların niteliğine bakmak lazım.Sarı ve kırmızı kartların yüzde kaçı sportmenlik dışı hareketten ötürü yani kavga,küfür veya rakibi sakatlamaya yönelik hareketler nedeniyle gösteriliyor?

Eğer bu oran yüksekse bu konuda daha duyarlı takımları ödüllendirmekte bir sakınca yok bence.Öte yandan esas yapılması gereken seyirciden kaynaklanan cezaların bu sıralamaya etkisinin arttırılması diye düşünüyorum.

Seyircisi ve yönetici centilmen olan kulüp 500.000 doları adil bir değerlendirme sonucu cebine koyabiliyorsa bu küfürle mücadelede önemli bir adım olur.Hatta kazandığı para sadece 500.000 olmaz, küfürden dolayı alınan yüksek para cezalarını da düşünürsek bu ligin şampiyonu ortalama 1 milyonu cebe koyar ki bu da Galatasaray'ın Meira'dan ettiği yaklaşık kârdır.

engin dedi ki...

türkçe bir yazıda "domestik bir düzenleme" lafıkullanılması da anlamsız. "yerel" veya "ulusal" kelimeleri dururken.

hit counter
Blogger tarafından desteklenmektedir.