Geçen seneden beri topa sahip olmaya, pas yapmaya, rakibi pas yaparak geriye itmeye çalışan bir Galatasaray var.. Geçen sene elde Lincoln vardı, seçilen sistem 4-4-1-1 oldu.. Bütün maç yazılarında, hatta Rijkaard göreve geldikten sonra bu yapının artı ve eksilerini kendi düşüncem eşliğinde blogda değerlendirmeye çalıştım.. Sonuncusu Denizli maçı.. Rakamlar nereye kadar önemli, sistemi oluşturan o rakamlar üzerine yapılacak farklı değerlendirmeler, sistemlerin hocanın futbol düşüncesine göre seçilip sahaya konması.. Rijkaard geldiğinden beri söylenenler belli.. 4-3-3, hücum futbol, total futbol vs.. Ki özellikle ilki de burada geçer fazlasıyla.. Rijkaard’ı ve onun Galatasaray’ını değerlendirirken, onun düşüncesine gayet uyan geçen seneki yapıyı göz önüne almadan konuşmak ise imkansız, aynı zamanda yersiz.. Bence tabii.. 4-3-3’ün günün en moda ve üst sistemi olduğunun örneğini verirken kattığımız başka bir şey daha var, Jose Mourinho’nun Chelsea’sinden beri üst düzey ligleri ve takımları ele geçiriyor bu yapı.. Piyasaya yeni çıkmadı.. Michael Skibbe’nin Leverkusen’den uzun süreli gelen bir 4-4-1-1 geleneği vardı, Galatasaray’da da bunun üzerinden devam etti.. Peki bu seçime sadece bu şekilde bakılabilir mi? Yoksa ortada bir 4-3-3 gerçeği varken eldeki Lincoln’ün varlığı Skibbe’nin Galatasaray’da da aynı sistemi devam ettirmesinde etkili olmuş olabilir mi? Belki seçimin ana nedeni gelenekçi yapı, ama önde duran Lincoln gerçeği de bunun sağlaması, kesinleştiricisi.. Bir süredir bu konuyla Arda’yı birleştirip Rijkaard’ın seçiminin ne olduğunu anlamaya çalışıyorum.. Arda Lincoln değil, Arda Elano da değil.. 4-3-3/4-4-1-1 ayrımında hep orta üçlünün birlikte oynamasından, bir bütün gibi hareket etmesinden, o supporter’lı yapının aksine, hiçbir oyuncunun ayağında top tutmadığı, ince iş yapmayı oyunun birinci önceliği haline getirmediği bir düzenden bahsediyorum.. Lincoln’le bu yapılamazdı, sistem 4-4-1-1’e döndü.. Elano Lincoln’den farklı bir oyuncu, ama önde duran City geçmişi ve Mark Hughes’un benzer sistemde Elano’yla ilgili farklı düşünceler içine girmesi mevcut..
Elano Galatasaray’a geldiğinden beri 11’e oturmasıyla kadronun nasıl şekilleneceği üzerinden de yorumlar yapıyoruz.. Fikrimi geldiği gün söylemiştim.. Arkada Sarp ve Ayhan garanti.. Supporter’lı ya da değil, Arda ve Elano’nun birlikte merkezde oynama ihtimali çok düşüktü, Rijkaard her maçla birlikte bunu doğrulamaya devam ediyor.. 4-3-3 üzerinden bir şekil alacaksa Galatasaray, sola göre merkezde çok daha verimli olduğuna inandığım, bu iç kalıbına da zamanla uyacağını düşündüğüm Arda benim merkez tercihim.. Elano sağ açık geçmişine solu da ters ayaklı bir şekilde ekleyebilir diye düşünmüştüm.. Rijkaard’ın şu andaki seçimleri tam tersini gösteriyor.. Birlikte oynadıkları dönemlerin çoğunluğunda Arda sola kaydı, Elano supporter’a geçti..
Maçın özeline geçelim.. Elano şu anda güçsüz, Galatasaray’ı bugünkü maçta düşüren etkenlerden biriydi.. Diğeri Ayhan’ın yokluğu.. Ayhan futbol profiliyle bu takımın en değerli elemanlarından biri.. Hücumla defansı birbirine bağlayan adam.. Çift taraflı oyun oynayabilen iç kavramının Galatasaray’daki tek temsilcisi.. Onun çıkıp Sarp’ın yanına benzer nitelikli bir oyuncunun gelmesi defans ve hücum arasındaki bağlantıyı kopardı.. Üstüne önlerinde şu an için zayıf görünen Elano gelince Galatasaray orta sahada topa istediği kadar hakim olamadı, orta saha üçlüsüyle bitirdiği işi bugün gerçekleştiremedi.. Futbolda uyum her zaman önemlidir.. Rijkaard’ın sezon başından beri yaptığı oyuncu tercihlerinde Arda ve Ayhan takımın en çok süre alan oyuncuları oldu.. Topal’ın sakatlığı, Linderoth’un bir maçta dizi harap etmesi sonrasında Mustafa Sarp da bu bölgede düzenli forma buldu.. Birbiriyle son derece uyumlu, düzenli oynayan üçlüden Ayhan’ın çıkması, Arda’nın da sol açığa geçip yerini Elano’ya bırakması Galatasaray’ın orta sahadaki ahengini bozdu.. Topal Sarp’ı, Elano da Arda’yı pasifize etti.. Sarp’ın bence sezonun en kötü maçlarından birini çıkarmasını ondan daha kötü olan Topal’ın varlığına bağlıyorum.. Ankaraspor’un stoperlere baskı yapmayan, orta sahada rakibi karşılayan yapısını ise bu akşamki Galatasaray için şans olarak görmek gerek..
Solda geçen senelerdeki sonuca gitmekten uzak, kenardan oyun kurmaya çalışan Arda’nın aksine ilk yarıda sahaya sistemin gereklerini koymaya çalışan oyuncu Kader Keita’ydı ama sadece kaleyi düşünen yapısıyla ilgili Rijkaard’ın sorunu var bence, hak veriyorum.. Galatasaray hangi düzenle oynarsa oynasın, rakibe sürekli darbe vurmaya çalışan tek oyuncusu Keita ve kilit olarak görüyorum onun bu yapısını.. Ama dikine oynamaya çalışırken sahanın genişliğini iyi kullanamadığını düşünüyor bence Rijkaard.. Bir şeyler üretmeye çalışan tek oyuncu olarak kenara alınmasını biraz buna bağlamak gerek..
Kewell mutsuz, eldeki kadro gereği yedek beklemek zorunda ki başka bir seçenek de ufukta görünmüyor.. Girer girmez yine maçı getiren oyuncu oldu.. Geçen sene takıma geldiğinde beklediğimiz uzun zamandır görmediğimiz bir açık performansıydı, Galatasaray taraftarına sunduğuysa açıktan gelen gol ve istatistik katkısı oldu.. Hayır diyemiyoruz tabii.. Yaptıklarının değeri çok büyük ama yer açmak için makas gereken yer çok sert.. Sezon başından beri attığı gollere sevinmemesi kenardaki mutsuzluğunu gösteriyor ama elden de bir şey gelmiyor.. Keita’nın yerine giren Aydın golden sonra dağılan Ankara savunmasının arasında çok iyi işler yaptı.. 2 açık ve forveti değiştiren Rijkaard bu 3 oyuncunun elinden gelen 2 golle maçı bağladı..
Shakhtar’daki ve Eriksson dönemi City’sindeki Elano bu Elano değil.. Özellikle fiziksel anlamda üstüne koyduktan sonra değerlendirmek daha doğru olur, bu hali Galatasaray’ı sahada düşürmekten başka bir iş yapmaz.. Fakat şu ana kadarki Rijkaard seçimlerinden, imzayı atar atmaz beklediğim 4-3-3’ün gelmeme ihtimalinin giderek yükseldiğini görüyorum.. Merkezdeki Elano’yla bu takım geçen seneki 4-4-1-1’e doğru yol almaya devam eder.. Bugün iki önlibero ve iyice yumuşak Elano’yla sahada net yansımasını izledik, devamında da giderek daha çok yaklaşacağımızı düşünüyorum artık supporter’lı düzene.. En iyi şekilde optimize edilmiş sistemi Galatasaray’da görmek herkesin hayali, en azından benim için öyle.. Ama önde duran gerçekler, oyuncu profilleri de ayrı.. Solda oynamayacak bir Elano’yla geçen seneki yapı açık ve net bir şekilde tekrar önümüze gelecek.. Onun çözülmesi gereken sorunları ise ayrıca öne çıkacak.. Bugünkü maçta çift için öne çıkamaması, sol kenardan düzenli çıkışı yapamamız, supporter’ın güçsüzlüğü üzerinden merkezden gerekli dağılımı yapamama üzerinden geçen senelere benzer sıkıntıları yaşadı takım.. Keita geçen seneden farklı olarak farkı yaratmaya çalışan tek isimdi, olmadı.. Geçen seneden çok farklı duran kondüsyon ve fizik güçse en önemli değişim olarak öne çıkmaya devam etti.. Özellikle Ankaraspor’un 60 sonrası yaşadığı büyük düşüş ve Galatasaray’ın 90. dakikaya kadar süren dayanıklılığı maçın rahat kopartılmasında en büyük etkendi.. Skibbe’yi değerlendirirken sistemleri oturtmanın, üzerindeki eksiklikleri gidermenin temel yolunun fizik kalite ve kondüsyondan geçtiğini geçen sene çok söyledik, Rijkaard’ın işi temelden yerleştirmesi bu bakımdan en büyük şansıdır Galatasaray’ın.. Arızaları gidermek sahada daha sert duran Galatasaray’da çok daha rahat olacak..