Dünya Kupası futbolun en güzel vitrinlerinden biri.. Haliyle insan kendi takımındaki eksikleri göz önüne alarak daha dikkatli izliyor turnuvayı.. Her türlü profilden, her türlü ekonomiye uygun sayısız futbolcu kupada yer alıyor ve böyle bir şölen içinde takıma oyuncu beğenmemek gibi bir durum söz konusu olamıyor.. Takıma isim önermek gibi bir düşüncem yok, zaten tamamıyla kelime sarfiyatı olur bu.. Ama şöyle bir organizasyonu izleyip iç geçirmemek ve takıma oyuncu beğenmemek de kendi açımdan mümkün değil.. Zaten böyle kupaları güzelleştiren şeylerden biridir bu içsel düşünce ürünleri..
Galatasaray'ın geçen sene neden bir türlü beklenen oyunu oynamadığına dair sayısız saptama mevcut maç yazılarında.. Hepsinin çıktığı kapı 4-3-3 için uygun profile sahip olmayan merkez oyuncularının sistemi köhneleştirmesi ve takımın her parçasını birinci dereceden etkileyen orta saha probleminin takım içinde bir kangrene dönüşmesi.. Buna takımın zayıf halkaları Mustafa Sarp ve Barış Özbek gibi oyuncular da dahil, Elano gibi yüksek beklentilerle yapılan transferler de.. Sonuç olarak beklenen yaratılamadı ve takımın bütün hedefleri, umutları bu seneki transfer dönemine kaldı..
Turnuvanın başından beri dikkatle izlediğim iki oyuncu var.. Beni en çok etkileyeni klasik bir sol iç olan ama çok yönlülüğüyle Gana'nın şu andaki konumunda bulunmasında en büyük pay sahiplerinden biri olan Kwadwo Asamoah.. Fark etmek için bu Dünya Kupası'nı beklemek gerekmiyordu ama oyuncunun sınıf atlaması için bu turnuvada yaptıkları önündeki kariyer için oldukça önemli yer tutacak.. Turnuva öncesi maksimum 8 milyon euro'ya bitebilecek bir oyuncuydu.. Gana'nın bu yükselişi sonrasında almak isteyen daha yükseğini gözden çıkarmak zorunda.. Hem yüksek tempo, hem küçük fiziğine göre vasatın çok üstünde bir dayanıklılık ve böyle bir profil için oldukça teknik ayaklar.. Gana'nın çok kaliteli 6 iç oyuncusu içinde topla en yaratıcı olanı ve yeteneklisi.. İlk maçından itibaren Galatasaray formasıyla hayal ediyorum, takımın ihtiyacı olan, diğerlerine göre daha yetenekli olan merkez oyuncusunun 4-3-3 için kurgulanmış hali bu çocuk.. Elano'nun neden takım savunmasında zayıf halka olduğunu Kwadwo'yu izleyince daha rahat anlayabilir bir izleyici.. Turnuvanın ilk maçından itibaren radarımda, her maçından sonra bu 21 yaşındaki fırlamaya daha çok hayran oluyorum..
Yine ilk maçından itibaren beni etkileyen bir diğer oyuncu Meksikalı Gerardo Torrado.. Geçmişinde çok uzun süreli olmayan La Liga geçmişi bulunan şimdinin Cruz Azul oyuncusunun turnuvada gösterdiği performansla Meksika'yı sırtında taşıması dikkatleri çekiyor.. Giovani Dos Santos ilk turun en etkileyici Meksika oyuncusu olabilir ama katkı anlamında Gerardo Torrado'nun önüne geçebileceğini sanmıyorum.. Gio takımın klas yüzü, Torrado ise emekçisi.. Grup maçlarının tamamında takımın açık ara en fazla koşan oyuncusuydu.. İlk 3 maçta ortalama 11.9 km koşmuş durumda ve yaşı 31.. Bunun yanında topla gösterdiği yumuşaklık da bu fiziksel yüke göre muazzam derecede.. Galatasaray'ın geçen sezon yaşadıklarından sonra Topal'ın yerine kaliteli bir önliberoyla bütün sorunların çözüleceğini düşünen insanlar var ve bunların içinde bazı yöneticiler de bulunuyor olabilir.. Benim düşüncem kaliteli bir önliberodan çok onun önündeki nitelikli iki iç oyuncusunun eksikliği ve daha ilk maçlarda benim için takımın gediklerine cuk diye oturan bu sol ve sağ iç oyuncuları bu anlamda önemli bir mesaj veriyorlar..
Arka için de bir kalitenin gerekliliği muhakkak.. Ama şu ana kadar net bir şekilde takımın bütçesine uygun bir üst sınıf savunma önü oyuncusu görememiştim.. Michael Bradley de dünkü müthiş imzasıyla benim kafamda bu iki adamı mükemmel tamamlayan bir oyuncu olarak kupanın kayıtlarına geçti.. Dün Gana önünde gösterdiği performans oyunun hiçbir departmanında vasatı bırakın vasatın üstüne bile düşmedi.. Uzun zamandır izlediğim en müthiş önlibero performansıydı dün gösterdiği.. 120 dakikada 16 km ve bunun yanında takımın en verimli top kullanan iç oyuncusu olma özelliği.. İlk 3 maçta da iyiydi ama dün Bradley boyut değiştirdi ve muhtemelen büyük takımların da radarına girdi..
Turnuva öncesinde bu 3 oyuncu maksimum 18-20 milyon euro'ya bitebilirdi ve Galatasaray bütçesi için çok uygun oyunculardı bunlar.. Ama özellikle Gana ve ABD'nin üstün performanslarından sonra Bradley ve Kwadwo'yu 8'er milyona almak kolay olmayacak.. Burada yazarken taraftarlık duygularımız da işin içinde ve ben böyle durumlarda bir taraftarın para konusuna karışmaması gerektiğini düşünürüm.. Hak ettiğinden fazla para verilen bir oyuncu için bir taraftar ancak çok para verilmiş yorumu yapabilir ama bunun için çok da üzülmeye gerek yoktur.. Zira taraftar takımın muhasebecisi değildir, verilen fazla paralar da bu kulüpleri batırmaz.. Şu anda bile bu 3 oyuncu maksimum 25 milyon euro'ya bitirilir elini çabuk tutan bir iş bitirici tarafından.. Yüksek meblağdır, 1 ay önce bütçemiz 5 milyon lira diyen bir takıma da uygun görünmeyebilir.. Ama geçen sene Keita ve Elano'ya sadece bonservis için 15-16 milyon euro civarında sayan bir takım için yaşanan büyük başarısızlık ve ortaya çıkan gerçekler sonrasında böyle bir harcama gelmelidir.. En basit düşünceyle Topal'dan gelen 5 milyon euro ve Elano'dan gelmesi muhtemel bir 10 milyon euro'yla geçen seneki harcamadan çok daha azına ortaya taş gibi bir takım çıkar, bütün taraftarlar gönül rahatlığıyla sisteminin gereklerini sahada yerine getiren bir takım izler.. Başarı gelir ya da gelmez, onun garantisini 100 milyon euro harcayarak bile veremezsiniz ama günün futbolunun gereklerini yerine getiren bir takım kaybettiği zaman bile görevini yerine getirmiş olur, benim taraftarlık anlayışıma göre de yeterli miktarda huzuru verir..
Bu son derece afaki bir yazıdır.. Bir turnuvalık performans hiçbir zaman garanti vermez zira işin içine Dünya Kupası motivasyonu ve ulusal kimlik girince her şey değişir.. Keza böyle bir üçlüyü bir araya getirince çok uyumlu olacakları da garanti değildir.. Zaten hiçbir transferde bunun garantisini veremezsiniz ve işiniz de bir miktar şanstan nemalanır.. Sadece göstermek istediğim 4-3-3 oynamak isteyen ve hemen hemen bütün sancılarını merkez uzantısıyla yaşamış bir takımın nasıl bir üçlüye sahip olması gerektiğidir.. Bu oyun artık sahaya önemli bir fizik koyup aynı zamanda oyunu yönlendirebilen oyuncularla oynanır.. Siz buna ister Xavi - Iniesta klişesi üzerinden iki yönlü oyuncu deyin, ister yabancı basından box to box'ı kullanın.. Galatasaray geçen sezon Sarp, Topal, Barış gibi oyuncuların toplu oyundaki vasatlıkları, Elano'nun da takım savunmasında açtığı gedikler nedeniyle istediği oyunu oynayamamıştır.. Kwadwo - Torrado - Bradley önemli değildir, önemli olan oyuncu profili ve sisteme göstereceği uyumdur.. Oynanmak isteyen düzen geçen senekiyse, başlıkta adı geçenlere benzer oyuncular bulmak bu oyunun en büyük gerekliliğidir..
Bunun farkında olan bir teknik ekip ve yönetim için hala umudumu koruyorum zira bunun için çok büyük nedenlere sahibim.. Ama bu nedenleri baltalayacak olan idareciler işin içine girip yine gösteriş transferleriyle, sorunlar ortada dururken sol açık/forvetlere gidecekse bu takım son yılların en büyük fırsatlarından birini kaçırmış olacak.. Belki de çoktan kaçırmış durumdalar.. Ben hala bu opsiyonu düşünmek istemiyorum, bütün iyimserliğimle Rijkaard'ın burada bazı şeyleri değiştirebileceğine inanıyorum.. Dünya Kupası sonrası gelen hamlelerle bu konuları da daha açık bir şekilde konuşabileceğiz.. Şimdilik ben favori üçlümle kupada eğlenmeye ve problemleri kafamda ötelemeye devam edeceğim..