Bu ülkede son hafta şampiyonluk kaybedilmez inancı 1959'dan beri 45 yıllık geçmişiyle bütün takımların önünde dikilirken 2006'da Fenerbahçe, Denizli'de bir şampiyonluğu bırakıp tarihe not düşmüştü.. 2006'dan sonra bu iddia son hafta iç sahada şampiyonluk kaybedilmez klişesini çıkardı.. Onun yıkılışı da yine Fenerbahçe eliyle bu gece gerçekleşti.. İki büyük futbol klişesi artık bu topraklarda anılmayacak.. Ülkenin en büyük oyun klişesi olan 4 büyükler dışında bir takım şampiyon olamaz önermesiyse bu gecenin, belki de bu ligde son 10 yılın en büyük gelişmesi olarak öne çıktı.. Bundan sonra ülke futbolu başka bir yere gidecekse 16 Mayıs 2010 bunda çok büyük bir pay sahibi olacak..
Bu gece Bursa ve Kadıköy'de yaşananları anlatabilmek için Bursalı ya da Fenerbahçeli olmak gerek.. Başkalarının bu hadiseleri tasavvur etmesinin imkanı yok.. Fenerbahçe'nin 2 ay boyunca alttan alttan, fark ettirmeden sonuna getirdiği ligde son hafta soğukkanlılığı kaybedip şampiyonluk türkülerine başlaması maçtan önce en sakıncalı durumdu.. Buna rağmen 60. dakikaya kadar bu maçtan böyle bir sonuç beklemiyordum.. Bu tip maçların analizi, tekniği olmaz.. Görüntü itibarıyla Galatasaray'ı 2000 yılında yendikleri maçın benzerinin tarafların değişmesiyle sahnelendiği maça girişleri ilk 10 dakikada umutla izleyen herkesin hevesini kıracak boyuttaydı.. Müthiş baskıdan golü çıkardılar ama hemen sonrasında o kontrol futboluna geri dönüp Trabzon'a çıkma imkanı vermeleri bence gecenin en kritik strateji hatasıydı.. Takımın karakteri ne olursa olsun bu maç bir finalse ve muazzam bir fizik güç üstüne presle rakibi kendi sahası önüne yığıp ilk 10 dakikada skoru buluyorsan o işi orada bitirmen gerekir.. O pres 45 dakika süremezdi ama 2'yi bulana kadar bir süre daha devam edebilirdi.. Maçın 2'ye gelmesi Trabzon'u bitirir, Fenerbahçe'nin de savunmasına güvenen bir takım olarak skoru çok daha rahat almasını sağlardı ama yapılmadı.. Disiplin kaybıyla hakemin etrafını sarma sonrasında gelen ani Trabzon akını sonrasında skorun 1-1'e gelmesi Fenerbahçe'yi tekrar öne çıkardı.. Trabzon yine o prese karşılık veremedi ve kalesinin önüne yığıldı ama Trabzonspor'a inanç verildi.. İlk devre boyunca rakip sahaya gayet bilinçli bir şekilde yerleşen takım golü bulamadı ve devreye girildi..
İkinci yarıda benzer baskı devam etti ama değişen bir şey vardı.. Ara Trabzon'un inancını artırdı, ikinci yarının başında erken gole ihtiyacı olan Fenerbahçe ise gol gelmedikçe krize girmeye başladı.. İkinci yarıda ilk yarıdan bile daha fazla pozisyona girildi ama bunların önemli bir bölümü kaostan çıktı.. 60 sonrası yavaş yavaş taraftarlar arasında başlayan gerginlik saha içine sirayet etmeye başladı ve o ana kadar çok önemli bir pres gücüyle oynayan takımda fiziksel düşüş de ortaya çıkmaya başladı.. Bu esnada Cristian ve Deivid'le oyuna müdahale etti Daum ama çok net bir yanıt alamadı oyunculardan.. 70-75 sonrası taraftarlar tamamen takımı unuttu ve kendi dertlerine düştüler, oyuncular sahada yalnız kalınca yoldan çıkış da arttı.. Böyle bir ortamda girilen sayısız pozisyon ve Onur Kıvrak solosu gerçekten akıl almazdı.. Fenerli oyuncuların isteğinde ve sahaya yansıtmak istediklerinde hiçbir sorun yoktu ama karşıda Onur, Giray ve Egemen'den oluşan müthiş bir savunma üçgeni ve 2006 sonrası oluşan doğal bir stres vardı.. Takımı özellikle ikinci yarıda serseri mayına çeviren bu oldu..
Trabzon'da Onur dışında tandem mükemmeldi, iki bek bir o kadar kötüydü.. Birbirinden bu kadar kopuk bir savunma dörtlüsünü uzun zamandır izlemiyorum ama özellikle Cale'nin bölgesi otobana dönmüşken Fenerbahçe'nin kenarlardan gol çıkaramaması sadece Onur'la ve beceriksizlikle açıklanabilir.. Son 10 dakika tamamen kontroldan çıkış.. Gökhan Ünal'ın oyuna girerken çıkan oyuncunun diğer forvet olması Daum'un da daha önceki iki kayıptan etkilendiğinin sahaya yansıması.. Tartışılan marş ve şarkı girişiyse benim anladığım kadarıyla Güiza'ya gelen ıslıkları maskelemek için verildi hoparlörlerden.. Tamamen bir karmaşa içinde geçen son 10 dakikadan sonra uzatmalarda gelen 2-2'lik anons ise başlığı açıklayan en önemli hadise.. Uzatmalarda tam anlamıyla Fenerbahçe'nin 1.5 dakikasını çalan, iki geri pas ve 11 kişiyle rakip ceza alanına yığılan bir duran topun kullanılamamasını sağlayan bu anons maç sonunda stattaki yığını da çileden çıkaran gelişme oldu.. Sadece 1.5 dakika değil, Yunus Yıldırım'ın da maçı en az 30-40 saniye daha fazla uzatmasını engelleyen bir durum oldu anons.. Böyle bir maçta 2 dakika ise en az net 1 pozisyon demekti belki de..
Bursaspor'un yaptıkları yaklaşık 2 ay boyunca konuşulacak.. Beşiktaş'tan ayrıldığı günden beri çok önemli bir adam olduğuna inandığım, Bursa'da geçen seneki parıltılı ilk dokunuşu sonrasında bu seneki sağlam yapısıyla şampiyonluğa ulaşarak büyük hoca olduğunu gösteren Ertuğrul Sağlam artık kendisine sallayanların ağzını sonsuza dek kapatmayı başarmıştır.. Bazı hocalar ilk zirvelerini gördükten sonra geçen senelerle beraber kendisini yenileyemez ve o çıtanın üzerine bir türlü geçemez.. Ertuğrul da bunu yaşayan hocalardan biri olabilir ama bundan sonra hiçbir başarı yakalayamasa bile 5. şampiyon çıkarma apoletiyle bu ülkenin futbol tarihine geçmiştir.. Her gittiği takımda müthiş bir ilk dokunuş gerçekleştiren bu adamın dış dünyayı takip ettiği her haliyle belli olan yapısıyla bu yenilenmeyi sürdürerek devam ettireceğine inancımsa sonsuz.. Bu yaz kasaya çok büyük bir nakit girişi olacak ve 150 bin liraya Ozan İpek'i çekip alan bu takımın az ve öz transferle seneye de ligin, belki de Avrupa'nın en sağlamlarından biri olacağını tahmin etmek için Nostradamus'luk yapmaya gerek yok..
15 YORUM:
bugün okuduğum en güzel gündem yazısıydı.. mükemmelite. diyecek bir şeyim yok. eline sağlık
Harika ve doyurucu yazın için teşekkürler...
benden önceki yorumculara katılıyorum.harika bir yazı. teşekkürler.
1971'de aynı olayı yaşamışlar...tarih tekerrürden ibaretmiş sonuçta :)
ertuğrul sağlam malesef kendine sallayanların ağzını kapamadı.mesela benim...hala "türkiye'de büyük takım çalıştıracak kapasitede" olmadığını düşünüyorum.beşiktaştayken gazete köşelerini okuyup, hıncal-rıdvan dinleyip kadro oluşturan bi adamdan bahsediyoruz.eşek ölür badem gözlü olur.
ertuğrul bursada çok çok büyük işler yaptı.fakat bu onun beşiktaşta yaptığı çok çok kötü işleri değiştirmez.bugün tekrar beşiktaşa gelse yine başarısız olur.ama gitse antepe kayseriye yine mucize yaratır.
Ellerine sağlık abi...
Yalnız bir şeye katılmayacağım. Çok planlı, oyunu iyi bilen bir adam Ertuğrul Sağlam ama onun da çok sayıda yanlış seçimi oldu ve bu "Epic Fail"ı yaşamamızın sebebi odur biraz da. Yaptığı iş çok büyüktür ama karakteri ile ilgili aynı şeyleri söylemem.
34 maçın tamamında yan hakemlerde ana avrat bırakmayan bir adamı karakterli bulmuyorum ben kimse kusura bakmasın. Direk hakemlerden duyduğumu da belirteyim bu söylediğimi.
Başlık 10 numara olmuş. Belki futbolda böyle şeyler yoktur ama ilahi adalet olduğunu düşünüyorum. Üstüne anons rezaleti ise rendelenmiş çikolata tadı verdi. Bursaspor çok büyük bir başarı elde etti. Bakalım önümüzdeki sene Cl ve lig'de neler olacak.
Adsız Hıncal-Rıdvan'a bakarak kadro oluşturma söylemleri yanlış şeyler.. Beşiktaş taraftarının Ertuğrul ile istediklerine kavuşamadıklarına katılırım ama kovulduğu sene takımın iyi gittiğine de her zaman inanırım ben.. Ertuğrul da futbolu kendisinden çok daha az bilenlere bakmaz kadro kurarken emin ol.. Ertuğrul bence Beşiktaş'ta başarısız değildi, öyle olsa bile Yıldırım Demirören'in altında başarılı olamayan bir hoca için kesin yargıda bulunmazdım ben..
Can bu sezona dair bir yanlışını görmedim ben.. Daha iyi neyi yapabilirdi bilmiyorum, bilen varsa anlatabilir tabii.. Karakter meselesiyle çok ayrı bir konudur ve benim hocalık, oyunculuk değerlendirmelerimde hiçbir rol oynamaz.. Hiçbir zaman adam gibi adam, nitelikli adam, çok iyi insan saptamalarını yapmadığım için benim için çok önemi yok.. Doğru olabilir tabii, olmasa da belki iyi olur ama iyi hocanın çok iyi bir kişi olması gerektiğine ben inanmıyorum..
Devlerden sahne çalmak, başrol kapmak kolay şey mi?
Helal olsun Bursa'ya...
Sağlam'ın kafasının üzerinde sallanan 8-0 ve Sivasspor'un CL performansı gibi kılıçlar var. Bunları kendine güvenerek aşabilir, tıpkı Beşiktaş sonrası hızlıca toparlandığı gibi.
Ayıptır yahu. Ertuğrul Sağlam için yapılan yoruma diyorum bunu. Hıncal Uluç okuyarak kadrosunu şekillendiriyormuş filan... Yapmayın etmeyin. Biraz makul yorumlar bırakın şu bloglara.
Bu maçın mazereti yok. Ne yapıp edeceksin alacaksın bu maçı. Karşında Barca olsa devireceksin. Gerekirse rakibini katlayıp kaleye sokacaksın. Son 25 dk ne yapıldı strateji adına? HİÇ! 2 oyuncu değiştirmek değil strateji. Seyirci kopmuş, stres içinde gol bekliyor. Oyuncular panik içinde ayakları karışmış durumda. Yok mu akli salim bir adam dışarıda. Bundan sonra yazacaklarım sportif yada etik değil ama şampiyonluk almak için lazım olan. Gerin kardeşim maçı. Trabzon kapanmış ileri çıkacak durumu yok. Bu ruhsuz durumdan kurtulmak için oynayın hakemin üzerine rakibin üzerine. Bas tekmeyi ye kırmızıyı, yükselt tansiyonu. 10 kişi bile boğarsın Trabzonu. Taraftar gerilsin, oyuna girsin, bağırtıdan hakem aldığı kararı bilemesin, kalan 10 kişi hırs küpü olsun. Ama adam gibi sarı kart bile görmeden maçı bitirdik. Son 20dk her şey mubahtı yapmak için ama bunu bile fırsata çevirmedik. Yazık çok yazık. Takatım kesildi, gücüm bitti...
@futbolvefenerbahce
Bu dediklerinizin hepsini yaptığınız için, bu maça yapacak bir şey kalmadı. Bu saatten sonra katla, kırmızı ye, tekme geçir; Şampiyon Bursaspor. Tabii siz hala şampiyonluk kutlaması yapmakta serbestsiniz. 2-2 2-2 :)
ben anca kendime geliyorum, ondan yeni okudum, ekleyecek söyleyecek bir şeyim yok...
cumartesi etap'a bekleriz:)
Bu cumartesi mümkün değil ama sınavları atlatalım, ilk iş :)
Yorum Gönder