27 Ağu 2010

,

Skandal

Bu gece takım o kepaze golü yemese de bu başlık değişmeyecekti, sadece iki noktadan sonra "Kurtarıcı Aydın" eklemesiyle devam edecekti.. Blog Kasım 2007'de açıldı, o günden bugüne Galatasaray'la ilgili çoğunlukla saha çizgilerinin içinde neler olduğuyla ilgilenmeye çalışıyorum.. Burada maç yazıları yazıyoruz, bunun için lige dair sadece bu amaçla farklı bir blog açıp Türk Futbolu'na dair farklı bir kaynak yaratmaya çalışıyoruz.. Ama bunları hep 90 dakika içinde gerçekleşen aksiyonların odağında oluşturmaya çalışıyoruz.. O 90 dakikada "bir şey" olmayınca şurada ne yazabilirsin ki? Bu maçın yazısı beş cümleyi geçmez ve o cümleler kesinlikle bu skandal maça fazla gelir..

Bu iş yapılmayan transferle açıklanamaz.. Galatasaray bugün Karpaty Lviv deplasmanına "Aykut, Gökhan, Aydın, Cana, Serkan, Musa, Emre Çolak" yedekleriyle geliyorsa ortada çok daha büyük bir futbol problemi vardır ve Galatasaray 2 tam sene ve 1 sezon başında daha bunları çekmeye devam ediyor.. Takımın ilk 11'inin durumu ortada, kenardaki oyuncular bunlar.. İki tane orta sahayı getirip bu takımın 11'ine koy ve Barış - Sarp ikilisini kenara al, değişen çok şey var mı? Maç sıkıntıya girerse neyle çevireceksin? Galatasaray sezon başında Kewell, Elano (bu nasıl bir yalan belli değil), Batdal, Sabri ve Pino'yu çok kritik bir maça sakat getiriyor.. 2 seneyi sakatlıkla yakan takım bu seneyi de yakmaya devam ediyor.. Ve böyle bir yedek kulübesinde de Cana, Aydın ve Emre Çolak maç kurtarmak için oyuna giriyor.. Pino transferinde oyuncunun var olan potansiyeline dair yapması gereken sıçramayı sakatlıkları nedeniyle yapamadığı haberlerini okuyoruz ama Galatasaray, bir yabancı transferini böyle şekillendiriyor.. Kewell'ın durumu belli, Sabri bütün dayanıklılığına rağmen injury prone, öyle olmayanların da yaşadıkları belli.. Bunların hepsini sağlık ekibiyle ya da kötü çalışmayla açıklayamazsınız ki.. Yeni sağlık ekibi geldi ve neler değişecek göreceğiz.. Galatasaray'da hocalar değişiyor ve bunların değişmediğini de görmeye devam ediyoruz.. Her hoca mı kötü çalıştırıyor takımı? Yoksa Galatasaray takımı bu anlamda sıkıntılı bir oyuncu topluluğuyla çalışıp yan etkenlerle sağlıklı olanlar sorunu büyütüyor mu? Galatasaray'da da, Arsenal'de de, Juventus'ta da durum biraz bunlar üzerinden değerlendirilmeli.. Böyle bir yapı içinde Galatasaray hala Rosicky'ye gidebiliyor.. Gelir 30 maç oynar, takımı taşır orası ayrı.. Ama 2009 Mart'ında futbolu bırakma haberleriyle gündemden düşmeyen, 2 sene önceyi boş, geçen seneyi tamamı az süreli, yarısı ilk onbir, 20-25 maçla geçirmiş, ondan önceki sene sadece 18 maça çıkabilmiş, kariyeri boyunca injury prone olduğu bilinen Rosicky riskini böyle sorunlar yaşayan bir takım alabilir mi? Almaya çalışıyor işte Galatasaray..

Burada Rijkaard'a sınırsız destek veriyoruz ama sanıyor musunuz ki ondan gelen yanlışların farkında değiliz.. Bu Skibbe için de böyleydi, öncesinde Hagi için de öyleydi, şimdi Rijkaard için de aynı şekilde.. Galatasaray'da iyi bir 4-3-3 görmek tek hayalimdi ve Rijkaard mükemmel bir tercihti.. Bu 4-3-3'ün içinde pas yapan bir yapı ise benim hiçbir zaman en büyük isteklerimden olmadı, ama işin kreması olacaksa başımızın üstünde yeri vardı.. Rijkaard bu yolu seçti ve özellikle bunu oynatmaya çalıştı, teknik adam tercihidir ve altını doldurabildiği kadar bu tercihiyle yargılanır.. Ama çok uzun süredir merkezi Sarp - Barış - Ayhan'dan oluşturup önde oynamayı, topa hakim olmayı beklemek çok iyimser görünüyor ve olmuyor.. 4-3-3 değil de 4-4-1-1 üzerinden devam etmeliyiz düşüncemin temelinde de bu yatıyor.. Rijkaard'ın yapması gereken pragmatik davranmak ve çok kalitesiz merkezi çift için önüne yaratıcı bir oyuncu çekerek kullanılamayan kenarlara da bir hareket getirmek.. Rijkaard'ın bunu görmemesi mümkün değil ama bu ısrarcılığın altında ya bir mesaj aramak, ya da futbol dışı cümlelerle desteklemek gerekiyor ve kulübün içinde olmadığımız için bir şey diyemiyoruz.. Rijkaard bu takımdan kesinlikle çok daha iyisini çıkarmalıydı.. Çıkarabilirdi de, sonuç olarak net başarısızdır.. Ama bu pragmatik düşüncenin içine girmeyip tercihini başka bir şekilde yapması hem takım yapısı, hem de yönetim anlayışıyla ne kadar okkanın altına gidebilir? Benim için gitmiyor ve hiçbir zaman da gitmeyecek.. Rijkaard'ın Galatasaray olayı bitmiştir ve ben bunu Mart ayındaki kongreden sonra Polat'la oynadıkları çift kişilik oyundan beri biliyorum.. Ama Rijkaard benim için bir simgedir, yanlışları olsa da bu böyledir.. İstediği transferlerin yapılmadığı, nüvesi hep sağlıksız oyunculardan kurulu bir kadroyu barındıran ortamda sezon başına 10 puan fazlasını almasının, Avrupa Ligi'ne devam etmesinin, takımı CL'ye sokmasının da hiçbir önemi yoktur.. Bu takım Gerets'le şampiyon oldu, Kalli'nin devamında son derece sıkıntılı bir yapıyla şampiyon oldu.. Devamında ne oldu? Rijkaard bu pragmatizmle, bambaşka bir düşünceyle takımı daha iyiye götürse, daha iyi top oynatsa, şampiyon olamasa da CL'ye soksa ne olur? Son 10 yıldır bu kulüpte sayılı başarıdan sonra ne olduysa o olur..

Rijkaard en sonunda basın toplantısında patlamış ve savunmaya adam istedim almadılar, aldıkları da oynayamıyor demiş.. Çok büyük bir sorunu ilk defa açık bir şekilde dile getirmiş.. Yücedağ yarın çıksın bunu da ben yanlış çevirdim desin, bekleriz.. Net bir şekilde istedikleri yapılmıyor hocanın.. Bu, geçen sene de böyleydi, bu sene de böyle olmaya devam ediyor.. Geçen seneki başarısızlık oyuncuların çoğunu kendi getiren Üstünel'e patladı.. Bu sene de başkasına patlar.. Orası sorun değil.. Ama Rijkaard diyor ki ben istifa etmeyeceğim.. Ben de diyorum ki sonuna kadar seninleyim.. Skibbe'yle de oldum, Rijkaard'la da olurum.. Varsın bazı terbiyesizler çıkıp bu açıklama ben paramı istiyorum demektir desin, değişir mi? Skibbe'nin yardımcıları kovulduğunda istifa etmeyince de dediler bunu.. Küçük adamlar, o paranın 5 katını cebinden çıkarıp masaya koyabilecek adamların para için yaşadığını, onursuz davrandıklarını söyleyebilir.. Hayat böyle.. Ama biz bir basın toplantısı bilgisi için ekranı açtığımızda bunlarla karşılaşıyoruz.. Bu da ülkenin futbol açılımı, bozdur bozdur harca gönül rahatlığıyla.. Ama benim Rijkaard'ıma, bu kötü futbolda büyük payı olan adamıma karışma.. Hadi karış da sen, bu benim ve benim gibi düşünenlerin umrunda değil ve hiçbir zaman da olmayacak.. Sen onu bil ve sabahtan akşama tatava yapmaya devam et.. Ben Skibbe ve Rijkaard'ımla, başarısız bir Galatasaray'la beraber mutlu olmaya devam edeceğim..

Hadi eyvallah..

22 YORUM:

onur dedi ki...

"Mutlu" bir taraftara göre ağır dille yazılmış bir yazı olmuş bence; en azından ben öyle hissettim. Ne demişler: Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol...

Adsız dedi ki...

ilk olarak harika olmuş elinize sağlık.

ek olarak; kulübün içinde olmadığımız için kesin olarak bilemeyeceğimiz şeyler var elbette, ama artık iyice gözümüze batan bir husus daha var. bu takımda bir insan yönetiminden söz etmek mümkün değil. profesyonel olan ve kendi kendini yönetebilen oyuncular (bunlar da yabancılar çoğunlukla) haricinde, takımda herkes; özellikle de geçen sene adı anılan çete tamamen ipsiz sapsız, kendi kendilerini yönetme oyunu oynar vaziyette. bence bu bilerek istenerek, rijkaard'ın başarısız olması için izin verilen bir durum da değil, sadece yönetim acziyeti, kavrayış eksikliği.
galatasaray'ın bütün teknik aksaklıkları (sakatlıklar, eksikler, kötü oyuncular vs.) giderilse bile bu sorun baki kalacak. o yüzden her şey bir yana rijkaard'ın önündeki en büyük engelin bu olduğunu düşünüyorum.

Adsız dedi ki...

nefretim aşkımı aştı bu gece!

Genel Sekreter Vak dedi ki...

Fazla birşey yazacak gücüm yok.

Sadece şunu söyleyebilirim: +1

Eline sağlık. Hepimize bol bol sabır diliyorum ayrıca.

Parma Maniac dedi ki...

Onur, ben mutluyum ama zaman zaman sinirlenebiliyorum.. Mutluyken sinirlenilmez diye bir kaide varsa ve senin yaşam çizgin hep böyle düz bir şekilde ilerliyorsa bilemiyorum ama benim öyle ilerlemiyor..

Adsız doğru söylüyorsunuz.. İnsan yönetimi de ayrı bir hadisedir ve teknik kadrodan da beklenebilir.. Ama her şey bir yere kadar.. Son şampiyonluk sonrasında bunların olması zaten bekleniyordu.. Böyle sorunları da yabancı bir teknik heyetin gelip çözmesini beklemek insafsızlık olur zaten.. Haklısınız, ipin ucu çoktan kaçtı..

berserk dedi ki...

iyi oynadığı maçta evinde bursa'ya gücü yetemeyen takımı galatasaray'a layık görenler galatasaray'ı terkedin.

karpaty'e 2 dk direnemeyenler
formanızı çıkartın ve galatasaray'ı terkedin.

Burak Kereci dedi ki...

Rijkaard'ın hataları konusunda katılıyorum.Rijkaard'ın devrim yapması falan bi tarafa,eğer bunu yapacaksa oyunculara bunu anlatmalı ve elinde ne varsa onunla yemeği ocağa koymalı.Türkiye liginde bu kadroya ragmen şampiyon olabilirsiniz.Derwall ve Terim de devrimlerini yaparken kadro sıkıntılıydı.Rijkaard'ın hatası elindeki kadroya göre bir sistem belirlememesi.

BENVEO dedi ki...

Maçta gözden kaçan bir kural hatası var ve bana göre maç tekrar edilmelidir. Galatasaray'ın golünden sonra, Karpaty başlama vuruşunu yaparken Hakem, Milan Baros'un kendi yarı alanına geçmesini beklemeden (Rakip takıma avantaj sağlamak için) oyunu başlatmıştır ve devamında Karpaty'nin golü gelmiştir. Böyle bişeyin olması futbol oyun kurallarına aykırıdır.
Hoş maç tekrar edilse değişen bişey mi olacak sanki de, işte...

Parma Maniac dedi ki...

Burak Kereci, Rijkaard bunu takımdaki oyuncu topluluğuna mutlaka elinden geldiğince açıklamıştır.. Çıkarcı davranıp takıma uygun bir yapı kurmaktan bahsedilebilir ama bunun için Rijkaard'a gerek yoktur ki fazla.. Ben sadece kendi idealindeki küçük farklılıklarla daha iyiye gitmekten bahsediyorum ama eğer bu ligin yapısına uygun bir sistem kur denecekse Rijkaard'a, onu buraya getirmenin anlamı yoktur ki..

metin tapiroğlu dedi ki...

sezon başında da söylediğim gibi benim otuz küsur yıllık hayatımda izlediğim en kalitesiz galatasaray kadrosu. hiper yıldızı(!) arda turan olan, normal şartlarda birinci lig'deki çoğu takımda oynayacak kapasitede olmayan oyunculardan kurulu bir tuhaf futbolcu topluluğu. Rijkaard olsa ne olur mesut bakkal olsa ne olur lucescu olsa ne olur bu kadronun başında? ha birde yok "perezler fleurqinler çok mu iyiydi, cl'de çeyrek final oynamıştık zamanında" geyikleri dönüyor birkaç gündür. bu yorumu yapanlar ya bu oyuncuları izlememişler ya dayak yememişler zira bugün flerquin ve perez bu takıma gelse ikisi de kewell ve baroşla beraber takımın en klas adamları olur.

Burak Kereci dedi ki...

Doğru söylüyorsun.Bu dediğimi Yılmaz Vural'la da yaparız.Ancak şu var ki Rijkaard'la gelen vizyona yönelik bir yatırım yapılmadı diye istifa etmesini bekleyemeyiz.Rijkaard aldığı taahhütleri göremiyorsa kalması da anlamsız.

Unknown dedi ki...

Yazıp yazıp siliyorum, ne desek boş.Yazı özetliyor düşüncelerimi.

Benzer bir tabloyu tahmin ediyordum, ama bu kepazeliği beklemiyordum. Gördüğüm en kötü galatasaray.


Neyse ki transfer çalışmaları devam ediyor, daha upuzun 4 gün var(!)

Adsız dedi ki...

Bu takım son 10 yıldır bir kaos içerisinde her anlamda.Fatih Terim'in ikinci döneminden beri bir türlü toparlanamıyor ve bu durum artık bir alışkanlık,karakter gibi olmaya başladı takımda.Ben saha içindeki durumun , esas problemin görünen küçük kısmı olduğuna inanıyorum. Durum çok daha vahim.2008'deki şampiyonluk bizden çok şeyler alıp götürdü kim ne derse desin.Ben bu takımın Adnan Sezgin ve birkaç yeniçeri ile başarılı olmasındansa, Rijkaard ile daha kötüye gitmesine razıyım.Yeter ki bu klüpte bazı şeyler değişsin.Ama Rijkaard'ın işi çok zor. Dediğin gibi ister basındaki akbabalar isterse ağzından köpükler saçarak sadlıran taraftar kesimi kim ne diyorsa önemli değil. Rijkaard istifa etmesin ben sonun kadar arkasındayım onun.

Unknown dedi ki...

Biz "Başarılar gelir geçer, asaletin bize yeter." diyorsak, bu ne Arda'nın hakeme çılgınlar gibi çemkirmesindeki, ne Adnan Sezgin'in sinsi hesaplarındaki "asalet"tir. Bizim bağırdığımız,
Galatasaray'ın Rijkaard'ın aklıselimliğinde ve karizmasında vücuda gelmiş asaletidir.

Biz "Ölümününe oyna, forman için oyna, arman için oyna" diyorsak, bu hırsımız ne Barış'ın rakibine utanmadan attığı kasti tekmedir, ne de Baroş'un ceza sahasına girerken kendini bırakması. Bu haykırışımızdaki hırs, koca Johan Neeskens'in her maçta kenarda deliye dönerek bizlere hissettirdiği istekliliğidir.

Rijkaard'ın, en önemsiz hazırlık maçında attığımız en dandik bir gole bile olan gerçek heyecanı, bizim Galatasaraylılık heyecanımızdır.

Başarısızlıkta suçu, "işini bilenlere" değil de, işini yapmaya çalışanlara keseceklerse ben taraftar olarak bu hokkabazlığın içerisinde daha fazla olmayacağım. Rijkaard'ı kurtlara teslim etmeyeceğiz.

Rijkaard'dan taraf olmamızdaki sebep herkesin ağzında sakız olduğundaki gibi "Ne yani, biz biliyoruz da, 4 sene Barça'nın başında kalmış adam mı bilmiyor. tabi biliyor." sığlığında bir sebep değildir. Çok daha derindir.

Herkes gider biz kalırız, ve Rijkaard da bizden biridir. Bunu kimse unutmasın.

serdar dedi ki...

Trömsö maçının şartları bundan daha farklıydı. O gün bir şeyler yapmayı aklından geçirmeyen, bu maç cepte yaklaşımında bir takım izlemiştik. Karpaty, standart bir üçüncü sınıf Avrupa takımı, ortalamanın altında bir yeteneğe sahip, kapanan, disiplinli, diri ve fizik olarak güçlü. Bu maçta Galatasaray bir şeyler yapmaya çalışan ama beceremeyen takımdı. Mental olarak bitmiş, fizik olarak da inanılmaz zayıflar. 3 metre ötedeki topa hamle yapamıyorlar.

Kadronun darlığı bu derece zayıf bir takıma karşı bahane olmamalı. Eğer eldeki kadronun kalitesi 4-3-3'e uymuyorsa bu sistemi oynamayacaklardı. Bu bir B planıdır işte.

Balta'nın formsuzluğu ve Çağlar'ın sakatlığı bu hafta olmuş bir olay değil. Bu nasıl bir takımdır ki A2 takımdan bu tür zamanlarda nispeten hazır bir solbek çıkartamıyor? Kadro derinliği böyle bir şey aslında.

Gole ihtiyaç duyulan maçta son beş dakikada yaptığı gibi Arda'yı orta sahanın önüne alıp Emre Çolak'ı sol kanada koymak varken gene üç savunmacı ortasahayla oynuyoruz. Oysa bu maçta orta sahada iyi pozisyon alan birinin kontrataklara karşı durmasından başka bir ihtiyaç yok. Bu da taktik hata idi.

Yönetim kötüdür, ama bu genel gidişattır. Bu maç özelinde tüm sorumluluk Rijkaard'ındır. Maç sonunda bunu açıklamasını beklerdim. Öte yandan şu an dibe vurduk. Yapacağınız herhangi bir teknik direktör değişikliği daha iyiye gitmeyecek. Bu takım taktik ve mental olarak tedavi edilecek. Tugay gibi birinin takımda daha çok sorumluluk alması gerekecek. O yüzden Rijkaard'la devam edilmesi gerekiyor.

Ama bilmemkaç senedir olduğu gibi Polat bu krizi de yönetemeyecek ve elini yüzüne bulaştıracak.

Schumy dedi ki...

Çok güzel yazı, ellerine sağlık...

serdar dedi ki...

Şunu da yazmadan geçemeyeceğim, maçın yıldızları Ayhan ve Servet'ti. Bu yeterli bir maç yorumuydu...

zachpaulsen dedi ki...

galtasaray'ın 4-4-1-1 pragmatizmi veya 10 numara tarzı oyun için Rijkaard'ı getirmesine gerek yoktu. Adam buraya 4-3-3 oynatılsın, pasa dayalı oyun oynatsın diye getirildi. ama geldiğimiz hale bak.

olağanüstü kongre ve yeni bir seçim. adnan polat ve şurekası artık yötemez haldedir. kime, neye hizmet ettikleri belli olmayan bir grup insan kulübün 5 yılını çaldılar!!! bu saatten sonra yapılacak hiçbir hamle veya çaba sonuç getirmez. yazıklar olsun... gerçekten içim parçalanıyor

E dedi ki...

Yav arkadaşlar ne devrimi? Ne güzel futbolu? Ne total'i, ne 4-3-3'ü, ne Rijkaard'ı...?

Neden bahsediyorsunuz siz?

Günümüz futbolunda EN ÖNEMLİ HAT HANGİSİDİR ? Ön sıra oturan 5 yaşındaki çocuğun "Ortasaha" dediğini duyar gibiyim.

Galatasaray'ın ortasahası KİME EMANETTİR? Ayhan Akman, Barış Özbek, Mustafa Sarp isim ve soyadlı anti-futbolculara, öyle değil mi?

Biz neyi tartışıyoruz? Biz niye birbirimizi kırıyoruz? Onlarca fikir tartışmasının içine niye giriyoruz?

5 metre ötesine pas atamayan bir ortasahadan daha ne bekliyordunuz? Geri pas verirken bile topu rakibe nişanlayan bir ortasahadan daha ne bekliyordunuz? Defans ile forvet arasında köprü olması gerekirken, köprüyü uçuran bu 3 futbolcu ile EL'de hangi tura kadar çıkmayı hesaplıyordunuz?

***

Ayrıca, yazıda belirtildiği üzere, yıllardır sakatlıklardan bu derece muzdaripken, hala sakat futbolcuların peşinde koşulması ve hatta bu durumdan sabıkalı Pino'nun takıma katılması nasıl izah edilebilir? Hani nerede Pino? 90 dakika oynamadan, 6 hafta yok Pino! İyileşince annemizin liginde oynar artık bir kaç maç!?

***

Yıllardır transfer fakiri, transfer rezili, menajerlerin oyuncağı olmuş Galatasaray'ı bu anlamda düzlüğe çıkaran, ufkunu açan, yeni bir açılım ortaya koyarak Galatasaray'lıların yüreğine su serpen Haldun Üstünel'i hangi dangalak küstürüp, kaçırabilir?

Bunun 'excuse'u olamaz! Haldun bir gün gidecekse, emin olun ondan önce kulübü terk etmesi gereken bir başkan, bir başkan yardımcısı, bir Helvacı var bu camiada!

Şimdi yine Özhan Ağabey dönemindeki gibi kapılarda bekletilen, red edilen, menajerlerin maskarası olan, istediğini alamayan, rezil bir transfer sezonunu geride bırakmak üzereyiz!

***

Mert Çetin, Mustafa Yücedağ gibi iş bilmezlere Rijkaard teslim edilir mi ey Adnan Bolat! Çok mu zordu profesyonel bir Türkçe-Flemekçe çevirmen bulup oraya koymak? Çok mu zordu ULAN?!

Sırf bu amatörlük yüzünden bile o koltuğu terk etmelisiniz sayın Bolat!

***

Bir çırpıda aklıma gelenler bunlar... Tribün liderlerini satın alma ve yönetim alehine bağırtmama, çeşitli alicengiz oyunları vs. ise beni aşan konular.

gica dedi ki...

arda'nın şu takımdaki lakabı bariz bi şekilde yeniçeridir benim gözümde. istediğinde oynayıp istemdiğinde oynamıyor diye lincoln'e saydıranlar, soyunma odasında lincoln'e dayak atanlar hadi çıkın temizleyin pisliğinizi şimdi. arda rijkaard'ı yemeye çalışıyor artık bariz bi şekilde.

takım otobüsüne de binmeyip taksiyle ayırlmış. bu saatten sonra ikinci kaptanlığı da kabul etmezdi zamanında.

E dedi ki...

Ya bir de unutmadan;

"Takım olamıyoruz, ruh yok, düzen yok, nizam yok" diye bahsedilip durur.

Şimdiiii;

Barış Özbek Almanya 2. liginde, kıt kanaat geçinirken, otobüsle antrenmana gidip gelirken, Galatasaray'a gelince İstanbul'un kralı oluveriyor! sahibinden sitesinde 2 arabasını satılığa çıkarmış ikisi de 150.000 € civarı! Daha topa vurmasını bilmiyen adama 1.5 milyon € CASH para veriyorsun, sonra da soruyursun RUH NERDE, O NERDE, BU NERDE!!!!

Sadece Barış için geçerli değil bu gerçek. Takımın neredeyse tamamı hakettiğinin iki, üç, hatta dört mislini kazanıyor. Üstelik maç başı da değil, TRİNK PARA!

Her ay başı bankaya 1 ev alacak kadar paran yatıyorsa kim takar ruhu, Galatasaray'ı, Florya'yı, Rijkaard'ı!

Uzun lafın kısası, yıllardır süre gelen bu rezil futbolun bir ayağı da -belki en büyük etmen- yüksek ve cash ödenen ücretlerdir. Galatasaray futbolcu ücretlerinde yarı yarıya indirime gitmeli, bunların büyük çoğunluğunu da maç başına anlaşmalıdır! İşlerine geliyrsa!

Bu hezimetten sonra hepsinden 250'şer bin € kesin bakalım, bari biraz canları yansın!

E dedi ki...

Ayhan'ı tanıyalım:

http://video.milliyet.com.tr/Disarda-seyirci-var-mi_1_43044.htm

hit counter
Blogger tarafından desteklenmektedir.