1 Mar 2009

,

Fenerbahçe 4-2 Sivasspor


Sivasspor Yunanistan gibi oynuyor.. Futbolumuzun yeni geyiği bu.. Oyununu defans üzerine kuran, ilk olarak defans güvenliğini sağlayan takımları nitelemenin en kolay yolu.. Bu ülkede ya Yunanistan gibi savunma yaparsın, ya da hücum edersin, adın Rinus Michels'le birlikte anılır.. Onu da 2-3 kişi biliyor.. Gerisi Fatih Terim der.. Ortası yoktur bu ikisinin.. Bir kişi Yunanistan'ın hangi maçı önde böylesine basarak aldığını anlatsın mesela, olmaz ama.. Maç öncesi NTVSPOR'da Rıdvan Dilmen'den duydum tekrar Bülent Uygun Yunanistan gibi oynatıyor diye, çok sevdiğim Dilmen'i dinleyemedim programın geri kalanında.. Öylesine bıkkınlık getirdi artık bu..

Sivasspor takım olarak iyi savunma yapan, kadro yapısı ve kendi saha şartları gereği hücum edebileceği yolları çok iyi belirlemiş, ligin en az gol yiyen 2., en çok galibiyet alan, en yüksek averaja sahip, Fenerbahçe ve Galatasaray'dan sonra en çok gol atan takımı.. Galatasaray, Beşiktaş ve Fenerbahçe'ye karşı oynadığı maçları ve İstanbul takımlarının daha baskılı göründüğü maçları izleyince Sivasspor sıradan bir savunma takımı gibi görünebilir.. Aslı ise bundan çok daha fazlasıdır.. Bugün asıl karakterlerinden, önde basmaktan vazgeçmedikleri için Fenerbahçe'nin ender gösterebildiği kalitesini sahaya yansıtıp Sivas'ın çoğu maçta yaptığı gibi rakibini faka bastırmasıyla kaybettiler.. Maçtan sonra da "Sivas düşüşte mi?" "Neden önceki 21 maçtan farklı (!) oynadılar" gibi anlamsız sorular duydum çeşitli kanallarda.. Ezberlenmiş çünkü bunlar.. Önemli bir maçı kaybettiğin anda takım düşüşe geçer, 4 gol yediğin anda eski sistemden çıkmış olursun, farklı karaktere geçersin vs.

Sivasspor'un futbolunda ana elemen kimsenin beğenmediği Mehmet Yıldız.. Bu sene geçen seneden bir adım ileriye geçmelerini sağlayan ise, benzer özelliklere sahip olan, güçlü, rakip defansı yıpratan, ama bunun yanında savunma bilgisi ve pas alış verişini iyi yapabilen Herve Tum'un Yıldız'ın yanına monte edilmesi.. Sivasspor bütün savunma prensibini önde basmak üzerine kurmuş, bazen sırf bu nedenle arka tarafı fazla boşaltan, ama orta sahadaki 4'lünün de tamamen buna uygun oyunculardan seçilmesiyle ortadaki koordinasyonu sağlamaya çalışan bir takım.. Savunması Mehmet Yıldız'dan başladığı gibi kazanılan toplar da Yıldız'ın top tutma özelliğiyle orta saha kullanılmadan ilk olarak ön alana doğru kullanılıyor.. Farklısını yapabilirler mi? Orta sahasındaki en iyi hücumcu, tekniğinin vasat üstü olmasından başka oyuncu profilinde hiçbir şey gösteremeyen, yaratıcılıktan da zerre nasibini alamamış Musa Aydın olan bir takımdan çok daha fazlasını beklememek lazım.. Bu takımda iyi açıklar yok, Kamanan transferiyle oyuncunun driplingçi yapısının forvet hattında kanatlara açılım yapan profilinin hücuma yaptığı katma değer ve fark bu kadar ortadayken, Sivasspor'un hücum felsefesiyle ilgili yapılan eleştiriler bir kulaktan girip, ötekinden çıkmalıdır..


Fenerbahçe'nin bugün yaptığı geriden Emre'yle iyi top çıkarıp Sivasspor'un bu baskısını ve geride oluşturdukları kısmi boşlukları değerlendirmek oldu.. Deniz Barış'la bunu kötü yaptıklarında kalelerinde tehlikeler gördüler.. Emre'yle avantaj sağladılar.. Şans da bu akşam yanlarındaydı ama alınan 4-2'lik galibiyetin net bir ev sahibi hakkı olduğunun altını çizmek gerek.. Yedikleri goller Sivasspor'un ligin tamamında bulduğu gollerin benzerleriydi.. Fark ise daha zayıf Anadolu takımlarının yapamadığını Fenerbahçe'nin Alex, Emre, Semih ve Gökhan Gönül gibi oyuncularla yapabilmesi oldu.. İki takım birbirinin zayıflıklarını öyle üzerinde çok düşünmeden, fazlasıyla değerlendirdiler.. Bu akşamki maçın tek açıklaması bu.. Fenerbahçe ev sahibi olması ve Sivasspor'un genel tertibiyle, orta sahayı da maç boyunca elinde tutunca 2 defa geriye düştüğü maçı çok kolay kazandı..

Gökhan Gönül gecenin yıldızlarından.. İyi organizasyonlarla 2 tane harika asist.. Gerçek bir bekin modern futbolda yaratabileceği fark bu işte.. Maç için Fenerbahçe'den iki isim sayacak olan Gönül'ü dahil eder mutlaka.. Peki savunmada neredeydi aynı Gökhan? Sivasspor'un attığı 2 gol kimin kademesinden geldi? Önemli midir bu? Önemlidir elbet ama risk alan bekin her zaman yaşayacakları gecelerdendir bunlar.. Atılan 2 golde direkt katkı yaptı Gökhan.. Yenilen iki golde de aynı şekilde katkı yapıp bunların önüne geçebilirdi.. Ama olmadı.. Bu yüzden bu geceki performansının üzerini çizecek miyiz Gökhan Gönül'ün? Risk almayarak savunmada hata yapmayan, ama takımına da hücum anlamında bir şey katamayan oyunculardansa Gökhan Gönül gibi oyuncuların teşvik edilmesi, yaptıkları hatalara da bu bağlamda daha yapıcı yaklaşmak gerekir.. Eğer bugün herkesin diline pelesenk olan "3'lü defans çok demode canım, 4'lü gibisi yok" kelamları gerçekten bir futbol argümanı haline geldiyse, bunu sağlayan oyuncular tandemdekiler değil, hücumda orta saha görevi üstlenerek düzenli olarak takımına yeni açılımlar sağlayan bekler.. 3'lü defansa artık dünyada kalmadı ki diyenlerin, sağ bekte Gökhan Gönül gibilerinin yerine Önder Turacı'yı tercih etmeleri ancak ve ancak bir futbol paradoksudur.. Fenerbahçe Gökhan Gönül'den delinirken Sivasspor'u savunmada yıkan isim de ters kanattaki bek Murat Sözgelmez'di.. O da hücuma çıkıp golünü atarak aslında görevini yerine getirdi ama kendi tarafından delikler verirken karşısında sık sık gördüğü oyuncu Gökhan Gönül'dü.. Murat attığı gol dışında Sivas hücumlarına ne kadar boyut katabildi? İşte farklı yapıdaki iki bekin birbirine yakın iki takım arasında yarattığı fark bu.. Gökhan Gönül bu ülkenin Arda Turan'la beraber dışarıdaki büyük takımlara pazarlayabileceği iki büyük genç yetenekten biri.. Onu bu şekilde daha alt klasmandaki oyuncularla bire bir karşılaştırma niyetinde de değilim.. Ortaya koymak istediğim sadece oyuncu profillerinin takımlara kattığı artılar ve onlardan götürdükleri, başka bir şey değil..


Bir parantez de Uğur Boral için açmak gerek.. Sene başından beri, Aragones'li yeni Fenerbahçe'nin hücum hattındaki skora en çok katkı yapan oyunculardan biri Uğur.. Sabri Sarıoğlu gibi, o da kendi takımının en az sevilen, hataları en çok göze batan oyuncularından.. 90 dakika boyunca çabalar, Türkiye'de az görülen vasatın üstünde orta yapabilen oyuncularından biri olarak devamlı dener, sahaya elinden gelen fizik gücü koymaya çalışır.. 2 ortası dışarı gittiği anda kötü gidişin günah keçisi olur.. Bugün Gökhan'la birlikte takımının en iyisiydi.. Sabri gibi, takımının sezonun en önemli maçında büyük iş yaparak tribünde güven tazeleyen oyunculardan biri oldu.. Roberto Carlos kendisini taraftarın önüne atarken daha iyi düşünmeli.. Oyuncu yemeyi seven o tribünler de böyle zamanlarda vereceği tepkileri daha iyi ölçmeli.. Fenerbahçe'nin elinde Uğur Boral'dan daha iyi bir sol açık mevcut değil.. Hiçbir taraftar da 3 gün sonra oyuncusu sahada çıldırıp kendisine üçlüyü çektirirken, 72 saat önceki o kötü şeyleri hatırlamak istemez..

Bu galibiyet, eğer Galatasaray da yarın kazanırsa yukarıdaki 5'li arasındaki sıcaklığı tekrar yükseltmekten başka bir işe yaramayacak.. Fenerbahçe haftaya Kayserispor önünde yine muhtemel zorluklar çekecek.. İşin Sivasspor tarafınıysa şu anda kestirmek mümkün değil.. Böyle takımlar için böyle 4 gollü mağlubiyetler heves kırıcı olabilir.. Ankaraspor böyle bir maçın hemen arkası için pek hoş bir rakip değil..

7 YORUM:

Juan y Fer dedi ki...

Hello,
finally we could see a good Fenerbahçe during this season, specially if we talk about mentality.
Good games played by Boral, Alex, Gönül and Semih
Regards,
http://saqueneutral.blogspot.com/
(a blog about sport in English and Español)

apaç dedi ki...

dün rıdvan'ı dinlerken ben de aynı şeyleri düşündüm tardini.

aslında kendisi de biliyor bu işin ''su takima karsi boyle oynarsan bu sonuca razi olursun'' kadar kolay olmadığını. bildiği için de ekran başında, görüntülü analizler eşliğinde sallamaya devam ediyor.

inemiyor kulübeye. biliyor çünkü kulübeye indiği vakit hüseyin kalpar'dan, sakıp özberk'ten bir farkı kalmayacağını. takkenin düşüp kelinin görüleceğini.

bulmuş mis gibi ortamı, çevresinde de kendisine tapan binlerce futbol fukarası var; ne inecem lan kulübeye, sallarım ben ntv'de diyor.

iyi de sallıyor. deivid'i salt bir kenar gibi algılayıp, deivid'li alex'li, kezman'lı bir takımı tek forvet diye betimliyor.

zico'yu tsl'nde çift ön libero oynatmakla eleştiriyor; ama yeri geldiğinde aurelio'yu ortada tek bırakan daum'a da ''4-1-5 diye bir sistem olur mu güntekin, allah aşkına söyler misin bana'' diye sallamaktan geri kalmıyor.

bülent'in başarılarını kıskanan, lan adam futbolun içerisinde, biz burda hala sanal futbolla uğraşıyoruz diyen küf bir adamdır rıdvan.

normalde ''lan gubidik, kıytırık vanspor serüveninden başka, teknik anlamda hangi somut başarın var da 3 yıldır destan yazan bir adama bok atıyorsun'' denilmesi lazım gerekirken, bu ülkede tapıyorlar bu kumarbaza.

hakikaen şaka gibi.

Gürcan Ulusoy dedi ki...

helal apaç.

aksilaz dedi ki...

bülent uygun fenrbahce için elinden geleni yaptı dun aksam.en zoranında iyi destek oldu

Hüseyin A. dedi ki...

maç yorumu için çok teşekkür ederim,
seninle ve tardini bufe okuyucuları ile paylaşmak istediğim bir şey var Emre Abi,

http://anadoludanfutbol.blogspot.com/2009/03/tardini-bufe-four-four-twoda.html

:))))

muhder dedi ki...

"kıytırık vanspor serüveninden başka"
o serüven vanspor açısından pek kıytırık değildi, rıdvan açısından nedir bilemem.

jose dedi ki...

güzel özetlemişsin apaç.

hit counter
Blogger tarafından desteklenmektedir.