Önce skordan bağımsız olan konuyla başlamakta fayda var.. Galatasaray Spor Kulübü'nün disiplin yönetimi konusunda büyük sıkıntıları mevcuttur.. Bu geceki Trabzonspor maçıyla birlikte tescillendi bu.. Bugün Lincoln'e verilen cezanın ne olduğunu birinin bana açıklaması gerekiyor.. Para cezası basılmış zaten.. Üzerine eklenen yedek bırakma cezası kimedir? Cassio Lincoln'e mi, yoksa Galatasaray Futbol Takımı'na mı? Bunun da cevabının verilmesi gerekiyor.. Lincoln'ü yedek bırakma kararının Kaptan'ın tek başına tasarrufu olduğunu sanmıyorum.. Aynı yönetim Kalli'nin uyduruktan disiplinine karışamamıştı ama bugünkü işin iç yüzünü bilmeden duyduğum hissiyat bu işte Kaptan'dan çok yönetimin parmağının olduğudur.. Bu da ileride ortaya çıkar zaten.. Oyuncuyu yedek bırakma hiçbir zaman, hiçbir yerde oyuncu cezalandırma olmaz.. Bunun altını kalın bir şekilde çiziyorum.. Aynı hadise en son 2006 Dünya Kupası'nda Hollanda'nın başına gelmişti.. Ruud Van Nistelrooy, Marco Van Basten'i medyanın önünde eleştirdi, Van Basten en önemli Portekiz maçında Ruud'u yedek bıraktı.. Diğer forvetlerin kifayetsizliği sonucunda elendiler ve Van Basten Ruud'a ceza kestiğini zannedip Hollanda'yı cezalandırdı.. Elendikleriyle kaldılar.. Başka bir mecrada o maçta konuyla ilgili yazdığım paragrafı alıyorum buraya, başka bir şey söylememe gerek kalmayacak konuyla ilgili..
"Bizim Rıdvan Nistelrooy olayına gelince.. Ben Van Basten'in Rıdvan hakkındaki açıklamalarını duymuştum ama Van Nistelrooy'unkileri bilmiyordum.. O işin içine girince muhakkak değişir bazı şeyler ama anlamadığım bir şey var.. Kendisi Ruud'u ne zaman oynatacaktı? Verdiği ceza neydi yani? 90 dakikalık mıydı sadece? Diğer maçlarda oynatacak mıydı? Eğer öyleyse o cezayı sadece 11 başlatmama olarak indirip takımının fayda elde etmesini sağlayamaz mıydı bu maçtaki spesifik durumlar üzerine? Yoksa diğer maçlarda da mı oynatmayacaktı? E peki o zaman o kulübede Ruud'un işi nedir, uçak biletini eline verip hadi uza bakalım demek daha mantıklı değil midir? karakterse karakter, ilkeyse ilke.. Öyle yaparsan en azından kimse yedek kulübesinde ruud'u görüp seni onu oynatmadığın için suçlamaz.. Kusura bakmasın kimse ben ancak öyle bir davranışa ilkeli derim.. Sadece 90 dakikalıksa bu ceza benim nazarımda kaybedilen bu dünya kupası turu inatçılıktan başka bir neden teşkil etmez.."
Olaydaki kısmi farklılıklar nedeniyle üzerinden bir kez daha geçeceğim.. İlk 11 başlatmayıp takım sahada oyuncuya ölümüne ihtiyaç duyuyorken oyuncu almamak takıma ceza vermekten farksız.. Lincoln bugün Ümit Karan'ın yerine 15 defa girerdi sahaya, Yaser'den önce de sahaya girmesi gereken oyuncuydu.. Eğer alınmayacaksa hiçbir şekilde Lincoln'ün o kulübede işi yok.. Disiplin için oyuncuyu kadro dışı bırakabilirsiniz süresiz, 3 maç kadroya almayıp oynatmayabilirsiniz.. Kimsenin böyle konularda yorum yapabileceğini sanmıyorum.. Ama kesilen oyuncu kafileye girip kulübeye oturuyorsa sizin disiplin gösterinizde sorun var demektir.. İlke, disiplin, karakter bu şekilde gösterilir.. Öbür türlüsünün de takımı cezalandırmaktan farkı olmaz.. Lincoln oynasa 3 puan garanti miydi? Belki de yenilirdi Galatasaray.. Ama takım böylesine ihtiyaç duyarken o adamın yedekte bekleyip sahaya girmemesi dünyanın hiçbir yerinde disiplin olarak sayılmaz, sayılmamalı..
Galatasaray'ın değişik bir misyonu vardır.. Gelip de bekleneni veremeyen futbolcular Galatasaray'a karşı coşar genelde.. Yattara'nın oynamadığını duyunca Alanzinho'dan böyle bir şey beklediğim için pek sevinmedim.. Yattara'dan daha yararlı oldu sanırım bugün Brezilyalı.. Bugüne kadar gösteremediği bütün maharetleri sahada gösterdi.. Aldığı her topta geçti rakiplerini.. 1 gol, 1 asisti de ekledi istatistiğe.. Daha da bir şey beklenmez.. Elbette oyuncuların zamana ihtiyacı var ama önceki maçlarını izledikten sonra Galatasaray maçındaki bu inanılmaz futbol, fark olarak pes dedirtiyor adama.. Galatasaray şanssızlığıdır bu tipik..
İki tane sağlamcı hocanın (Ersun Yanal için bu nitelemeyi kullandığıma hala inanamıyorum..) maçında böyle kısır, pozisyonsuz bir futbol beklenen bir şeydi.. Çıkan 4 gol fazlaydı bu maça.. Galatasaray yine ağır bir savunma futbolu oynadı.. Ama eldeki 11'le farklısını oynaması Avni Aker'de mümkün değildi.. Skoru da aldı ama orada da başka bir şanssızlık girdi devreye.. Yaser Yıldız oyuna girdi ve 2 dakika geçmeden atıldı.. O sırada Arda'nın bacak pert olmuş, sekiyordu sahada.. Oyuncu değiştiremeden, 9 kişilik takımla sahada golü yedi Galatasaray.. 15 dakika varken Yaser Yıldız oyuna girerken çıkan oyuncu neden Milan Baros'tu anlayamadım.. Bu Ümit Karan 90 dakika nasıl sahada kaldı onu da anlayamadım zaten.. Trabzon Galatasaray'ın sol çizgisini maç boyunca inanılmaz kapattı.. Sabri ve Volkan'lı Galatasaray kenarları o kadar bencil değildi tabii bu konuda.. Alanzinho Sabri'nin bölgeyi maç boyunca oydu.. Yapacak bir şey yok tabii böyle beklerle.. Trabzon'un düzenli olarak kendi solunu kullanması mıydı Volkan'ı bu maçta hatasız gösteren bilmiyorum.. Ama eğer Yattara ve Alanzinho bugün beraber oynasaymış çok fena şeyler olabilirmiş..
Hakan Balta yine inanılmazdı savunmada.. Net bir şekilde ortadadır bence Balta'nın son iki 90 dakikasından sonra.. Bu adam sağlam bir stoperdir.. Sol bek tercihi teknik adamın oyun yapısına göre kabul edilebilir bir durumdur ama.. Amadan sonrakini daha önceki yazılardan biliyorsunuz.. Fakat şu net bir gerçek, Balta ikili oynayan ve ikisinde de belli bir seviyenin üzerini sürekli tutturan yapısıyla bu takımda her zaman bulunması gereken bir oyuncudur.. Sahada ya da yedekte.. Yokluk içinde çok daha net anlaşılıyor bazı oyuncuların değeri, takım içindeki önemi..
Avni Aker'i hiç görmedim.. Hayatımda o statta hiç maç seyretmedim.. Tamamen televizyondan yansıyan bir saptamada bulunacağım.. Sayısız maç izlemiş biri olarak, hayatımda takımını bu kadar olumsuz etkileyen bir taraftara ben şahit olmadım.. Bu söylediğimin tamamen yanlış olma ihtimali de var ama ekrandan bana gelen budur.. Eğer Avni Aker tribünlerinden blogu okuyan biri varsa yorum bölümüne bu konuda bir açıklama yapmasını ve geçmiş senelerle bu seneyi karşılaştırmasını kişisel olarak isterim.. Trabzonlular gücenmesin ama bence zarar veriyorlar takımlarına..
Bu kadar kısır futbolda bu kadar eksikle ve özellikle eksik bırakılmayla Galatasaray'ın bu geceki etkisiz futboluna bir şey diyemem ama sene başından beri Ersun Yanal'la ligin en sistemli topunu oynayan, 4-3-3 gibi bir üst sistemi net bir şekilde sahaya oya gibi koyan Trabzonspor'un etkisiz futbolu eleştirilebilir.. Umut Bulut ve Gökhan Ünal ikilisinin sene başından beri devam eden yetersizlikleri mutlaka böyle maçlarda daha çok göze çarpıyor.. Mesela şu Milan Baros Ersun Yanal'ın elinde olsaydı sezon başından beri iyi bekler, müthiş tandem, Selçuk-Colman-Hüseyin'in ortada oluşturduğu iyi yapı ve açık/forvetlerle Trabzon neler koyardı ortaya onu düşünüyorum.. Lig çoktan bitmişti bence.. O yüzden sene başında kimsenin hayal edemeyeceği pozisyonlara gelen Trabzonspor'un yaşadığı form kayıplarında Ersun Yanal'ı ortaya atıp gidişini falan konuşmaya başlamak inanılmaz bir komedi olarak Türkiye kayıtlarına geçmek üzere.. Trabzonspor Yönetimi'nin bunun ayırdını iyi yapması gerekiyor.. Tamamen kişisel yapısı nedeniyle teknik yönünü artık görmezden geldiğim Bülent Uygun'un yanında Ersun Yanal değişen yapısıyla bu senenin en değerli teknik adam performansını gösteriyor.. Ligi 3. ya da 4. bitirmeleri de bunu değiştirmeyecek ligin geri kalan döneminde..
19 YORUM:
Trabzonspor 3 puanı hakeden taraftı, her hafta gol kaçırma şampiyonluğunu elinden bırakmayan gokhan unal, umut ve isaac gerçekten çok yetersiz.bence şampiyonluğu isteyen takımda gokhan ile umut 2. ve 3. forvet tercihleri olması lazım.yokluk içerisinde bu başarı ersun yanalındır bence de. saygılar.
alnından öpüyorum bülent hoca'yı.
kısmen de olsa doğrusunu yaptı. kısmen diyorum çünkü esame listesinde dahi olmamalıylı bu hadsiz brezilyalı.
ersun da gitsin önündeki sezonun transfer çalışmalarını yapsın.
sever zaten.
çok eleştirileek bir şey göremiyorum şahsen. 1 puan, iyi puan.
bulent korkmaz lincolnu oynatmayarak sadece kulubu de degil, kendini de cezalandırıyor. yarın obur gun oynattıgın zaman lincoln satısın kralını yapıcak sahada. kaptan ne dusunuyor bilmiyorum ama uefadan elenir, ligi de 4. falan bitirirse seneye devam etme ihtimali yok.
trabzonspor'dan nefret ediiyorum. bugün her türlü çirkefliğe başvurdular. bu arada lincoln olayındaki tutumuna hak veriyorum tardini. neye ceza? kime ceza?
bu maç göstermiştir ki 2008-2009 sezonunun şampiyonu beşiktaştır.hakediyorlardı zaten.iyi oldu.
Ne yazık ki bu anlamsız disiplin gösterisi 3 puandan etti bizi. Bir de maç sonrası Hamburg'a sakladım açıklaması tek kelimeyle skandal...
yazi bomba olmus her bakimdan. bunun yanindan trabzonspor'a taraftar zarar veriyor saptamasi sonuna kadar dogru. zaten detayli analize gerek yok acik ara deplasmanda en fazla puan kazanan takim olmalari bunu gosteriyordur. bunun yaninda kaybedilen ilk mactan sonra en akli selim kombine sahiplerinin bile takimi yerin dibine sokmasina sahit olmus biri olarak bu taraftar oldugu muddetce sampiyonluk zor diyorum. hatta daha net bir saptama yapayim ibb ile trabzonspor kadro ve teknik kadro degisse acik ara sampiyon olur trabzon
duzeltme yapayim yani ibb spor :)
bülent korkmaz hakkında düşüncelerim iyiden iyiye olumsuza dönüyor.şu ana kadar çıktığı tüm maçlarda yaptığı değişiklikler tam anlamıyla fiyasko.konya-bursa-hamburg-trabzon maçlarının toplamında 10 şu attı mı acaba galatasaray?çok önemli 2 puan bülent korkmaz'ın egosu yüzünden kaybedilmiştir bugün.lincoln'den de artık performans göstermesi beklenmez.
http://flamboyantforward.blogspot.com/
şu apaç sabri'sini de alıp gitse keşke çoook uzaklara.. galatasaray olarak kurtulsak şunlardan, eminim çok mutlu olucaz.. ya bu sabri bi maçı da vukuatsız tamamlayamayacak mı, nedir ya bu çektiğimiz? ilk golde her zamanki salaklığıyla önündeki topa vurmayıp alanzinho'ya vurma şansı vermesi klasik sabri vakası neyse de, kendi oyuncusunun kaderiyle bile oynayan bir adam bu ya, ne denebilir ki başka.. adamın her tacı kullanması resmen dakikalar sürüyo ve bunun sonucunda yok yere oyuncumuz atılıyor.. yaser'in kırmızı kartı öncesi insan gibi zamanında kullansa tacı, hiç o ikili mücadeleye ve gerginliğe yol açılmamış olucak.. sokakta görsem allah yarattı demem tekme tokat girerim kendisine, o derece kinliyim bu adama.. sene sonunda şu yaratığı takımdan atmazlarsa taraftarın seneye linci yakındır bu adamı.. o çektirdiği üçlüyü alsın bi tarafına..
kusura bakma tardini, ama dayanamıyorum artık..
Alessandro, istediğin topçuyu eleştir ama başka kullanıcıları katma işin içine.. Yayınlıyorum postun geneli Sabri'yle ilgili olduğu için ama şurasının cevap-cevap yerine dönmesine neden olacak yorumlardan kaçının lütfen..
dikkat ederseniz, colman'ın attığı golde de sabri'nin hatası var.
attığı uzun topu ümit karan kaybetmese, egemen kaptığı topu yerden selçuk'a oynamasa, selçuk sola doğru alanzinho'ya paralel pas vermese, alanzinho taç çizgisini sınırlayan çizgilerin içinde topla buluşmasa, buluştuğu topu colman'a vermese, colman kalçaden süper bir vuruş çıkarmasa, morgan bir tane gollük vuruşu bertaraf etse olmazdı o gol.
allah belanı versin sabri! git artık şu takımdan. bırak artık serkan kurtuluş'a yerini.
galatasaray kültürüne uymuyorsun, geçen baktım baklava dilimli kazak giyinmişsin. saçların da kötü zaten.
serkan'ın saçları öyle mi!? tam bek saçı. hücuma katılınca ahenkle dans ediyor.
gelen her hoca direkt seni oynatıyormuş, gs alt yapısından gelmişsin filan hiç umrumda değil.
orkun'u da al derhal defol bu kulüpten.
terbiyesiz, holigan ruhlu, pespaye, vandal herif seni!!
Bülent Hoca'nın tercihleri bir tarafa doğru-yanlış konulur da,ki ben de özellikle Mehmet-Hasan değişikliği esnasında "na noliyy" dedim,bir futbolcu,keyfi anlamda değil taktiksel bir süreç sebebi ile kenra alınınca hocasına el kol hareketi yapıyor,oynatılmayınca da kendisine kolaylıklar/tavizler sunan hoca değişimine değin bir daha da performans vermiyorsa,bir daha da vermesin lazım değil artık.Hani seveyim öyle aşkın ızdırabını durumu var bence.Lincoln hakkında oluşan genel kanı bile bu yönde ise,hocanın göreve gelmeden "bireyler değil takım daha önemli" tandanslı değerlendirmesine katılmamak elde değil.
imza:Lincoln'u çok seven/takdir eden ama "birader senin 8-10 maç keyfin gelecek diye sezonlar çarçur oldu" kanısındaki Galatasaray taraftarı.
İsimlere cisimlere öyle bir takılıyoruz ki, Bülent Korkmaz Sanctis'i forvete koysa forvete koysa ona bile uygun birşey bulup destekliyecez.
Benim tek tavsiyem, spor tarihinin en büyük egolarından Kobe Jordan gibi isimleri cezalandırmadan nasıl oyuna kanalize etmiş ve başarıyı yakalamış açsın kitaplarını okusun, röportajlarını falan incelesin.
Cezayı Lincoln'e değil takıma verdi. Şimdi Hamburg maçında da Arda olmazsa, bu sefer oğlum aslanım hadi Lincoln'um mu diceksin. Bu işler böyle olmuyor malesef...
Ne diyordum? Hoca değil...
sabri bazen yerini kaybediyor, bazen kademe hatasını yapıyor ama bizde başımıza taş düşse sabri den biliyoruz arkadaşlar. o bölgede elimizdeki en iyi adam sabri. gökhan gönül var da biz mi göremiyoruz yada teknik direktörler mi göremiyor.
futbol görüşlerimiz pek uyuşmasa da şahsen katılıyorum ben apaç ın ikinci yorumuna. kimi futbolculara fazla takıyoruz bazen.
uAkın
dünkü maçtan sonra aklımda kalan tek şey bülent hocanın gereksiz ego gösterisiydi, kaptan malesef geçen yüzyıldan kalma bu otorite gösterisiyle bizi üzdü.. çok doğru tespitler var yazıda, bu dakikadan sonra Lincoln'den verim almak hayal oldu çok gereksiz bir gövde gösterisini tekrarladık, geçen sezon gibi. Bu adamın böyle olduğu belliydi, madem oynatamayacaksınız o zaman almasaydınız. Hakan Balta'nın stoper mevkiinde çok başarılı oluşu da çok iyi analiz maçı seyrederken bizim de dikkatimizi çekmişti. Ümit Karan takıma zarar veriyor, insanlar hala bir ümitle oynar diye takıma alıyor bu adamı, futbolu bırakma zamanı gelmiş. Bir de Gökhan Ünal'ın sorunları artık kendisinde araması gerekiyor, tüm Türk futbolcuları gibi, hep hakemde aramakla ve maçı gerkmekle bu iş yürümez.
Umıt Karanın 90 dakıka sahada kaldıgı takımda Lıncoln 1 dakıka oynayamıyor ustelık rakıbın sampıyonluk/sampıyonlar lıgının kuvvetlı adaylarından bırıyken ve macı elınle 1puana teslım edıyorsun.Komedi cidden komedi.
2-1 den maçın 2-2 ye gelmesiymiş, değişiklikmiş bilmem. Bordeaux maçını çıkarın, attığımız 5 golün 4 ü balına...
Yorum Gönder