Tomas Brolin - Faustino Asprilla ikilisi her Parma taraftarının kalbinde çok özel bir yere sahiptir, kişisel Parma ilgimin de temelinde yatan oyunculardır.. Fakat bir de futbol konjonktürü içinde değerlendirilmesi gereken ölçütler var.. Brolin de, Asprilla da dönemleri için son derece fantastik ve üst kalite oyunculardı fakat Parma forması altındaki Hernan Crespo - Enrico Chiesa ortaklığı farklı bir boyuttu.. Dönemin çift forvet yapısı içinde hız ve fizik gibi konularda birbirini bu kadar iyi tamamlayan, üst düzey futbola bu kadar iyi oturan forvet ikilisi az görülmüştür, bu nedenle sadece döneminin değil tarihin en iyi forvet çiftlerinden biri olarak görürüm ikisini..
Crespo'nun River Plate'ten sonraki Avrupa macerası Parma'da başlar ve kariyerinin en iyi yıllarını da Ennio Tardini'de geçirir Arjantinli.. Geldiği sezon (1996/1997) kulübün başında Carlo Ancelotti vardır ve Parma, Juventus'la büyük bir şampiyonluk yarışına girer.. 20. haftaya kadar 6. sırada bulunan takım sonrasında büyük bir çıkış yaşar ve Juventus'u sezon sonuna kadar takip eder.. Crespo 22. haftadan sonra attığı 11 golle takımın çıkışında en büyük paya sahip oyunculardan biridir.. İlk 21 haftada sadece 1 gol atan Arjantinli Parma'yı tek başına şampiyonluk yarışı içine sokar.. İçeride kaybedilen Udinese maçı ve 32. haftada fark 6 puanken oynanıp iyi oyuna rağmen gelen 1-1'lik Juventus deplasmanı takımın şampiyonluğu kaybetmesinde önemli etken olur.. Sezonun ilk yarısında Enrico Chiesa, ikinci yarısında da Hernan Crespo vardır Parma adına ve iki oyuncu bu şekilde takım içinde rolleri paylaşır.. Her ne kadar lig 2 puan farkla bitse de son 2 haftaya 6 puan farkla önde giren Juventus 33. haftada şampiyonluğunu ilan eder ve üst üste aldığı 2 beraberlikle 65 puanla zirvede yer alır.. Parma'nın çok iyi mücadele etmesine rağmen üst düzey takımıyla oynadığı katı savunma futbolu Ancelotti'nin tarihteki tek Parma ikinciliğine rağmen eleştiri konusu olur, Chiesa ve Crespo'lu takımın daha farklı değerlendirilebileceği iddia edilir.. Belki de muhabbetlerden etkilenen Ancelotti, Parma'daki ikinci sezonunda dizginleri biraz da olsa elinden bırakır.. Sonuç olarak daha çok atsa da çok daha kolay gol yiyen bir Parma ortaya çıkar ve gelen 6.lık Ancelotti'nin sonuna neden olur.. İtalyan hoca ilk sezonunda yaşadığı ikinciliğe rağmen en büyük hatasının kurmak istediği 4-4-2'de sağa yerleştirmeyi düşündüğü Gianfranco Zola'nın forvette oynamak istemesi nedeniyle anlaşamayıp gitmek istemesini engellememesi olduğunu söyler.. Ancelotti Juventus'la çok daha farklı bir yola girer o sezon sonrasında ve şu anda geldiği saygın noktada Parma dönemi de çok önemli yer teşkil eder bence..
Sonrasında göreve gelen Alberto Malesani ise hücum futbolunu Nevio Scala'dan sonra Parma'da layıkıyla uygulayacak güzel isimlerden biridir.. Ligde daha etkili bir performansla şampiyonluk bileti alınır ve bir önceki sezonki altıncılıkla gelen UEFA bileti mükemmel bir hücum performansıyla ikinci UEFA Kupası olarak taçlanır ve Hernan Crespo bu serüvende yine başrol oyuncusudur.. Parma'daki en iyi sezonuna imza atar.. Hem ligde, hem kupada, hem de Avrupa'da çok etkili performanslar sergileyip takımının başarılarında golleriyle büyük pay sahibidir.. O sezon Malesani kendisi için dünyanın en iyi forveti tanımlamasını yapar.. Kuşkusuz her hocanın kendi futbolcusunu daha fazla kayırmasının bir sonucudur bu övgü ama çok da haksız bir yaklaşım değildir.. UEFA Kupasında 11 maçta atılan 25 gol, kupanın finaline yaklaştıkça gelen muhteşem futbol, çeyrek finalde 2-1'lik Bordeaux mağlubiyeti sonrasında 2. maçta alınan 6-0'lık sonuç ve Chiesa - Crespo ikilisinin dubleleriyle Parma'nın verdiği futbol dersi, yarı finalde iki maçta da mağlup edilen Atletico Madrid ve en sonunda final maçında Marseille karşısında alınan çok net ve rahat bir galibiyet.. 1994/1995 sezonundaki UEFA Kupası yine Parma taraftarının kalbinde özel bir yeri olan, Serie A'ya yükseldikten sadece 3 sezon sonra gelmesiyle dünya futbol tarihinde de farklı bir anlama sahip çok özel bir başarıdır ama 1999'ta gelen kupa ve oynanan futbolun yeri apayrıdır.. Hernan Crespo final maçında da duble yaparak kalitesini konuşturur ve maç sonrasında coşkuyla fotoğraftaki pozu verir.. Crespo'nun gollerinin hazırlanmasında ise o sezon oynadığı muhteşem futbolla sadece 2 sezon Parma forması giymesine rağmen kulüp tarihine özel bir iz bırakan kaliteli sol bek Paolo Vanoli vardır.. Ki aynı Vanoli 3-0'lık Marseille finalinde atılan diğer golün de sahibidir..
Bir sonraki sezon ise Malesani'nin hücum futbolu bu anlamda zirve yapar fakat o zevke ulaşan birçok takımda olduğu gibi savunmadaki arızalar daha fazla ortaya çıkar.. Enrico Chiesa Fioertina'ya transfer olmuştur ve Crespo'nun partnerliğini daha sonra kulüpte önemli işler yapacak olan Marco Di Vaio ve Marcio Amoroso alır.. Mario Stanic ise bu yıllarda arkadan forvete önemli destek vererek arka planda sessiz ama muazzam performanslar gösteren bir oyuncudur.. Serie A sezonu zar zor 5.lik ve ucundan kapılan CL biletiyle tamamlanır.. Şampiyonlar Ligi'nde ise takım son eleme turunda Glasgow Rangers'a 2-0 ve 0-1'lik skorlarla elenerek tekrar UEFA kupasının yolunu tutar.. Ligde iyice artan gol sayısı Avrupa'da da benzer sonuçlar verir.. İlk turda Ukraynalı Kryvbas 3-2 ve 3-0, ikinci turda Helsingborgs 1-0 ve 3-1, üçüncü turda ise Sturm Graz 2-1 ve 3-3'lük skorlarla geçilir fakat Buffon-Canna-Thuram üçgenine rağmen Parma defansı alarm verir.. Gollerine devam eden Crespo da durumun farkındadır ve forvette işlerini yapmaya devam ettiklerini ama takım savunmasında arızalar olduğunu sıklıkla söyler.. 4. turda Werder Bremen önünde 1-0'lık maç sonrası gelen 3-1'lik deplasman mağlubiyeti ise sezonu Parma adına bitirir.. Bir sezon önce biri Fenerbahçe, biri Bordeaux olmak üzere sadece iki yenilgiyle UEFA Kupası'nı kazanan Parma 2000 yılında ünvanı tarihte bir ilki başararak yenilgisiz UEFA Şampiyonu olan Galatasaray'a bırakır..
Bundan sonrası Crespo adına Lazio'daki ilk sezonundan sonra yokuş aşağı bir iniştir.. 20 milyon dolar, Matias Jesus Almeyda ve Sergio Conceiçao karşılığında Lazio yolunu tutan Arjantinli burada da yavaş bir başlangıç yapar.. İlk 13 haftada sadece 4 gol atar Crespo ve bu sırada İtalya'da verilen para sorgulanmaya başlamıştır bile.. Sonrası ise bildiğimiz Crespo'dur.. Kalan 25 haftada 22 gol ve Hernan yeniden iş başında.. Lazio yine ligin en skorer takımlarından biridir ve 3.lükle gayet iyi bir iş çıkarılmıştır.. Sonrasında ikinci Lazio sezonu, 25 milyon dolar ve Bernardo Corradi karşılığında Inter'e transfer oluşu, burada dengesiz performanslar ve Chelsea macerası derken iniş hızlanır.. Mourinho'nun hiçbir zaman en favori adamı olamadı ve İtalya'da ilk parlayışını sağlayan Ancelotti'nin özel isteğiyle Milan'a kiralandı.. Eski hocasının yönetimi altında yine performans gösterdi fakat.. Hem ligde, hem de Avrupa'da önemli goller attı.. CL finalinde ilk yarıda attığı 2 golle Milan adına skorun 3-0'a gelmesinde çok önemli rol oynadı.. O finalde Pool ikinci yarıdaki geri dönüşü yapamasa belki Crespo düşüşteki kariyerinde tekrar bir sıçrama yapacaktı fakat olmadı.. Milan'daki iyi performanstan sonra Chelsea tarafından geri çağrıldı ve tekrar Premier League'de forma giydi Crespo.. Hiçbir zaman belli bir standardın altına düşmedi ve kendisine kötü topçu dedirtmedi ki önemli çıkışlardan sonra düşüş yaşayan ve dibe vuran çoğu oyuncunun başaramadığı bir özelliktir bu.. Yaşadığı sakatlıklar da standardının düşüşünde önemli etken oldu..
Milano kulüpleri ve Chelsea dolaylarında hep vasat ve vasatın üstü performanslar gösterdi.. Yaş olarak en verimli olacağı dönemlerde zirvesinin yanına yaklaşamaması kendisiyle ilgili çok büyük hayal kırıklıklarımdan biridir.. Parma ve Lazio'daki ilk sezonundan sonra üstüne koyarak gitse, peak age'i olan 28-29 civarında tecrübenin de katkısıyla dünya tarihine iz bırakacak bir forvet profiline ulaşabilirdi ama olmadı.. Sezon başında Diego Milito'yu parlatarak Inter'e satan Genoa'nın onun yerini doldurmak için transfer ettiği oyuncuydu Crespo.. Genoa'nın sağlam transfer stratejisinin övgü almasına neden olmuştu tekrar ama orada da bir türlü dikiş tutturamadı ve rotasyon forveti oldu.. Bu hafta içinde Parma'ya transfer haberleri ilk çıktığında başkan Tommaso Ghirardi ve genel menajer Pietro Leonardi transferi şiddetle yalanlamışlardı.. Zira Biabiany, Paloschi, Lanzafame, Bojinov ve Amoruso'dan oluşan gayet yeterli bir forvet rotasyonuna sahipti takım.. Panucci olayında Genoa başkanı Enrico Preziosi'yle şiddetli bir tartışmaya giren Ghirardi'nin böyle bir transfere kalkışmasını da bu bağlamda imkansız görüyordum ben.. Fakat dün gece NBA takaslarına benzer bir şekilde üç kulüp arasında ilginç bir antlaşmanın yapıldığı haberleri geldi.. Crespo Avrupa'da forma giymeye başladığı ilk yuvasına geri döndü.. Parma'nın Nicola Amoruso'su Atalanta yolunu tuttu ve Atalanta'dan Robert AcQuafresca da Genoa'ya geldi..
Crespo durumu kelimeleri kifayetsiz kılan muazzam bir mutluluk olarak açıklıyor ki Ennio Tardini'ye ilk çıkışında Ultras Boys tarafından nasıl karşılanacağını deliler gibi merak ediyorum şu anda.. Crespo o formayla Tardini'ye çıkarken orada olmak muazzam futbol olaylarından biridir heralde.. En büyük başarılarını bu forma altında yaşayan oyuncu daima Parma'yı destekliyordum derken yanardönerlik yapmıyordur sanırım.. Böyle bir kariyerin böyle bir sallamaya ihtiyacı da pek yok zaten.. Hem muazzam target striker özellikleriyle döneminin havaya en hakim oyuncularından biri olup hem de çizgi defansın arkasına bu kadar iyi oynayabilen ve sürati de yanında getirebilen Crespo çok özel bir oyuncuydu ve yaptığı sansasyonel transferlerde bu özellikleri büyük pay sahibiydi.. Çok temiz ve klas gol vuruşunu zaten tekrarlamaya gerek duymuyorum.. Nicola Amoruso Serie A'da yıllardır görev alan vasat ama çok tecrübeli bir oyuncu olarak Parma'nın aşırı genç forvet rotasyonunun dengeliyicisi konumundaydı.. Onun gidişi ve Crespo'nun gelişi bu anlamda bir takım upgrade'i aslında.. Son 4 maçtan sadece 1 puan alındı ve 12.liğe kadar geriledi takım.. Francesco Guidolin'in 3'lü defansında kanat oyuncularının da oldukça defansif bir yapıda, özellikle merkezdeki Blerim Dzemaili ve Daniele Galloppa üzerinden çıkarak arkaya atılan toplar ve uçtaki açığa kaçabilen yetenekli forvetler üzerinden hücum eden Parma'da 35 yaşındaki Crespo eğer karakteristiğini sergileyebilirse çok önemli iş yapar.. Muhtemelen 1-2 sezonu kaldı profesyonel futbolda ve onu en başarılı olduğu ve kendi deyimiyle en çok aidiyet hissettiği kulüpte yapacak olması gerçekten muazzam bir olay, harika bir heyecan.. Paloschi, Bojinov ve Biabiany şanslı çocuklar.. Yanlarına kendilerine çok şey ekleyebilecek bir efsane geliyor.. Ennio Tardini ise yeni oluşturulan jenerasyona ve kurulan güzel yapıya öncülük edecek bir lidere kavuşuyor..
Futbol bu geri dönüşlerle güzel..
9 YORUM:
Hikayenin başına dönüş...
epik bir yazi olmus.
10 numara yazı olmuş. Parma yazılarını özlemiştik :)
harika yazi, dileyelim bundan sonrasi da guzel olsun her taraf icin.
Yeri gelir endüstriyel futbolu savunuruz,yeri gelir böyle romantik oluruz.Bizler böyleyiz.
parma şahane kadrosuna rağmen 2 kere elendi yanlış hatırlamıyosam.(biri rangers diğerini unuttum, fransız takımı mıydı) ve cl ye kalamadı. başta baba thuram o güzel takımı cl de göremediğime çok üzülmüştüm.
bir de terim in fiorentina yerine parma nın başına geçmesi halinde her şeyin çok farklı olabileceğine dair bir yazısı vardı zamanında ogan tarhan ın.. müneccimlik olacak ama bu konuda senin düşünceni de merak ederim parma :) 2000 yazındaki kadro ışığında.
80 ile 84 arasında doğmuş olmak Brolin'i,Aspirillayı izleme şansına sahip olmak demek..:))yüreğine sağlık..
Joker 2001/2002 sezonunda Lille'e elendi Parma 0-2 ve 1-0'lık sonuçlarla, post Crespo dönemi tabii..
Terim olayına gelince Ogan Tarhan'ın o yazısını bilmiyorum.. Çok sevdiğim bi adamdır, kaçırmışım heralde.. Eğer 2000/2001 sezonu için dediyse olabilir zira o sezon Buffon - Thuram - Canna üçgeni daha bozulmamıştı ama orta sahada ve forvet hattında bir erozyon başlamıştı yavaş yavaş.. İyi kadroydu ama Terim hazır kadroları kullanan hocadan ziyade kendi sistemini oturtmaya çalışan bir adam olduğundan neler yapabilirdi bilinmez.. Ondan sonraki sezon Thuram ve Buffon gitti ve hızlı bir çözülme başladı.. Yani uzun vadede Terim de pek bir şey yapamazdı sanırım Parma'da..
goal dergisindeki köşesinde okumuştum iyi hatırlıyorum. evet süper üçgene sahip takımı onun dışında hücum açısından da övmüştü.. micoud, milosevic, amoroso filan.. başkan tanzi belki de şampiyonluğu kutluyordu gibi bi ifade de vardı eheh keşke atmasaydım dergileri açar bakardım şimdi hangi sayı :)
Yorum Gönder