Bu geceki maçta her şey aynı, hoca da Skibbe olsa yarın yazılacak şeyleri tahmin etmek zor olmazdı.. "Baros devrede çıkar mı?", "2-0'dan 2-1 olmuşken Galatasaray gibi bir takım Sami Yen'de hücum özellikli oyuncu çıkarıp defansif orta saha, hele de Mehmet Güven'i sokar mı?", "Mehmet Güven Skibbe'nin manevi evladı mıdır?", "İçeride Bursaspor karşısında 2-0'lık avantajdan sonra son dakikalardaki takım takım mıdır?".. Uzatmak istesem 10 tane daha cümle gelir böyle.. Yarın yazılanlar ne olacak? Bordeaux maçından sonra, sanki Galatasaray bu sene Avrupa'daki her maçında çok iyi oynamamış gibi işte Bülent Korkmaz farkı diye yedikleri adamın arkasından mecburi yüceltmede bulundukları Kaptan'ın bu geceki Skibbe benzeri maç içi hamleleri sonrasında yazılacaklar yine çok farklı olmayacak.. "Sonuca gitme" başlığı altından yola çıkıp benzerler devam edecek..
Bordeaux maçındaki tam bir Skibbe ardılı oyunda motivasyon dışındaki tüm tebrikler selefindi.. Es geçildi.. Konya deplasmanındaki berbat oyunun hiçbir çözümü, yorumu, değerlendirmesi yapılamazdı.. O maçı da es geçtik.. Bursaspor maçı Kaptan'ın aklındakilerin ilk anlamda sahaya yansıması olacağı için önemliydi.. Ne çıkartabilirsiniz 2 haftalık sezon ortası hocasının hamlelerinden? Risklidir bir kere, özellikle değerlendirilecek ilk maçsa.. Yapacağınız bütün öngörüler ve değerlendirmeler o 90 dakika içinde kalıp hocanın düşündükleriyle tamamen alakasız olabilir.. Veyahut alakayı kurarsınız fakat yanlış yerlere çıkarsınız.. Bunlar olabilecek şeyler.. Benim de şimdi yazacaklarım bu bağlamda şüpheyle yaklaşılması gereken şeyler olacak.. Ama futbolun, futbolu konuşmanın güzelliği de buradadır zaten.. Bir şeyi görürsünüz ve söylersiniz.. Ondan sonraki 2-3 ay içinde ortaya çıkanlar da kendinizi test etmenizi sağlar bu bağlamda.. Hoca değişimleri istikrar diye sayıklayan biri olarak doğal bir şekilde desteklediğim şeyler değil ama yeninin getirip götüreceklerine ilk andan itibaren tanık olmak, artıların getirdiği heyecan, eksilerin yarattığı üzüntü, toplamdaki heyecan güzeldir.. Sevdiğiniz biri gidip yerine bu kulüpte gördüğünüz şeyler arasında en çok sevdiğiniz, saydığınız 2-3 kişiden biri geliyorsa hele, daha da güzeldir..
Eleştiriyle başlayalım, bu eleştiri için ilk maç, beşinci maç, onuncu maç önemi yok.. Fransa'daki Bordeaux maçından sonra söylediğim gibi Milan Baros eğer bir sakatlığı ya da hastalığı yoksa devrede çıkmaz.. Çıkarsa, yerine giren oyuncu ceza sahası dolaylarında ortaya hiçbir fizik güç koyamayan ve bundan sıkılıp pas alış verişi yapmaya orta sahaya gelen Shabani Nonda olursa rakip defansın üzerindeki tehdidi tamamen yok edersin ve rakibin üzerine gelmesi için ilk fitili kendin ateşlemiş olursun.. Baros'un ayağındaki dikişleri biliyorum ama ondan sonra bir 45 dakika oynadı ve toplamda da üzerinden yaklaşık 10 gün geçti.. 2-0'ın rahatlığıyla keyfi bir değişiklik gibi geldi bana, yanlıştı..
Oyunu yavaş yavaş rakibe vermeye başlamışken ve skor avantajı da tek haneye düşmüşken hücumdan oyuncu çıkarıp orta sahaya diğer görevi ifa edecek oyuncular sokabilirsiniz.. Bunun korkaklıkla, futbol ayıbıyla, büyük takıma yakışmamakla zerre alakası yoktur.. Bunu burada sık sık tekrarladım ama bu yüzden saçma eleştiriler alan adamdan sonra herkesin desteğiyle göreve gelen hocanın da benzerini yapmasından sonra tekrarlamakta fayda var.. Kaptan doğruyu yapmıştır.. Soktuğu oyuncu Mehmet Güven olsa bile.. Elde Güven'den başka ortayı dolduracak oyuncun yoksa sokacağın oyuncu Güven'dir, başkası değil.. 2 tane defansif orta saha varken, içeride galip olduğun maçta, rakip kendi gücündeki bir takım olmasa da ortayı üçüncüyle destekleyen adamlara anlamsız eleştiriler getirmemek gerek.. Futbolun son 10-15 yıldaki gelişimi ve değişimiyle oluşan gerçeklerden biridir zira bu.. Yarın Kaptan gidip başka bir hoca geldiği zaman da farklısını yapmayacak.. Bunun tersini yapanlarsa büyük düşünen biri değil, günün futbol şartları içinde "futbol ahmağı" olarak değerlendirilecek.. Büyük takımız açılımlarını buna göre yapmakta fayda var..
Genel mantaliteye gelelim.. İlk maçtan bu konuda bir saptama yapmak çok zor.. Ama bu geceki futbol, Kaptan'ın özellikle Erciyes ve Gençler'de oluşturmaya çalıştığı futbol yapıları ve açıklamaları sonrasında Galatasaray'ın bundan sonra ilk aşamada bol pası ve kaleye inmeyi değil de, savunmayı sağlam tutarak önceliği buraya veren, sahada olabildiğince savaşmaya çalışan ve zor gol yiyen bir takım olarak sahada şekilleneceğini düşünüyorum.. Kaptan'ın toplu defans, toplu ofans açıklaması zaten sadece günün şartlarındaki futbolun değil, futbolda her çağın, her dönemin ulaşılmak istenen zirve noktası.. Daha önce, Türkiye'den Terim'in başta olmak üzere defalarca başarıldığı için ütopya demek doğru değil ama ulaşılması çok kolay olmayan bir olgunluk olduğunu kabul etmek gerek.. Kaptan'ın bu zaten olması gereken açıklamasından çok geçmişte sahaya koyduklarına ve geçmişteki açıklamalarına bakıyorum ben.. Bülent Korkmaz önceki hocalarıyla ilgili açıklamalarında her zaman Mircea Lucescu'yu öne çıkarmış bir futbol adamı.. Bu belki de en önemli ve birinci donedir onun kafa yapısıyla ilgili.. Fatih Terim'in zamanında kendisini silip, daha sonra tekrar takıma koymasının getirdiği bir burukluk var mıdır Terim'i daha arka plana atmasında bilmiyorum ama hocalık kariyerinin başlangıcında yaptıklarıyla Mircea Lucescu'nun açıklamalarda öne çıkarılması şu ana kadar örtüşüyor.. Galatasaray bu akşam 90 dakika boyunca hücum anlamında çok kötü bir futbol sergiledi.. Defans organizasyonunu devreden çıkarıp, bu sezon boyunca çok kötü maçlar çıkaran Galatasaray'ın Sami Yen'de oynadığı en kötü, en koordinasyonsuz, oluşmaya başlayan pasa dayalı futboldan sonra "pas"ın bu kadar devreden çıktığı ilk maçtı sanırım bu.. Kaptan'la ilgili bir eleştiri asla olamaz bu.. 90 dakikanın tamamen özelinin bir yansıması da olabilir sahaya.. Doğru olsa bile bu teknik adam tercihidir ve sonuçlarıyla beraber değerlendirilir.. Onun için de Eylül-Ekim'den önceye randevu veremem ben..
Galatasaray 90 dakika boyunca kötü oynadı.. Bunda sorunları olan bir takıma gelen yeni hocanın verdiği ilk gazın etkisinin geçmesi de etkili olmuştur muhakkak.. Keza Sabri'nin yokluğunda sağ bekte oynayan Serkan Kurtuluş'un doğal olarak çekingen bir oyun anlayışıyla savunmaya önem vererek Hakan Balta'yla 3 stoper olan savunmayı 4 stoperli bir yapıya çevirmesi de anormal derecede etkiliydi.. Üretken olamayan Sabri'nin Galatasaray içindeki değerini ortaya çıkaran nokta da burasıdır zaten.. Sonuca ulaşmasa da 90 dakika boyunca süren o denemeler Galatasaray için önemli.. Sabri'nin yerine gelecek bir başka Hakan Balta (Ki asla Serkan Kurtuluş böyle bir oyuncu demiyorum bu maçın özeli nedeniyle) üçlü defanstan daha köhne bir yapıyı çıkarır ortaya..
Kaptan'ın böyle maçları 3 puanla geçmesi büyük şans.. Şu anda Skibbe ardılı olduğu için bazı futbol kemirgenlerinin de desteğini arkasına almış durumda.. Bülent Korkmaz zeki bir adam.. Skibbe etkisi geçer geçmez, bu kemirgenlerin karşısına geçeceğini de bildiğinden eminim ben.. Asla gereksiz gaza gelip aklındaki futbol doğrularından vazgeçmemeli Kaptan, ki yıllarca sahaya yansıyan futbol karakterinin ilk maddesidir bu kararlılık.. Michael Skibbe önemli arızalara rağmen doğru kullanıldığı takdirde güzel bir yapı bıraktı Kaptan'a.. Skibbe'nin hücumdaki doğrularını alarak, savunmadaki arızalarını yavaş yavaş onarması benim kendi adıma Kaptan'dan istediğim Galatasaray reçetesidir.. Önünde yeterli zaman var.. Selefin yapısını tamamen bozup yepyeni bir şey kurmak da isteyebilir Bülent Korkmaz.. Her şey için zamanı var normal şartlar altında.. Ama Türkiye'de bazı şeyler için zaman o kadar bol değil.. Yeni bir serüven bu akşam, Bursaspor maçıyla başladı.. Yansımalarını merakla, heyecanla, Kaptan'a güvenle, umutla bekleyeceğiz.. Futbol kemirgenlerinin baskısı altında..