Michael Skibbe Galatasaray'a geldiği günden beri sistem odaklı eleştiriler dışında onun hakkında negatif bir şey yazmadım.. Yeterli materyal elimizde, oynanan kötü futbol bu materyalin içine girdiği anda Skibbe'nin ağır eleştirilmesi için bütün ortam da oluşmuş oluyordu ama her şeyin bir aması olduğu gibi benim için de bu konuda 'ama'lar çoğunluktaydı..
Bir takımın başına gelmiş yeni bir hocadan ne beklersiniz? Herkesin cevabı farklıdır buna elbet.. Biri ben 2-3 haftada iyi ve güzel futbol isterim, takım çok iyi çalışmalı sezon öncesi der, başkası sonuç ister kısa vadede.. Kimi iyi kondüsyon görmek ister ligin başında, bir diğeri minimalist bir başlangıç sonrasında form düzeyinin yavaş yavaş artmasını bekler.. Örnekler çoğalır, muhabbet bitmez.. Bunlardan hangisinin genel geçer doğru olduğuna dair de tek bir ölçüt yoktur.. Ligin yapısı, takımdaki oyuncuların durumu, Avrupa'ya katılım, takımın hedefi gibi sınırsız sayıda veriler ışığında bir plan yapılır, yola ona göre devam edilir.. Buna rağmen de her akl-ı selimin farklı çözüm yolları olabilir..
Ben ne beklerim yeni işe başlamış bir hocadan? İlk baktığım şey ne oynanan top, ne fizik kalite, ne de başka bir şeydir.. Yeni bir hocanın ilk bakılması gereken özelliği sahaya hangi sistemi koyduğudur bana göre.. Geçen sene Kalli zamanından beri söylediğim bir şey var.. Günün, çağın futboluna uygun bir sistem ilk, en büyük öncelik.. Bunun farkına varamayan bir teknik direktöre istediğiniz zamanı verin, size istediğinizi veremeyecektir uzun vadede.. Nereye geldik? İstikrar.. Önemli bir şey midir futbolda? Kimi 10 haftada biletini keser hocanın, kimi 3 yıl takımın başında tutar, sabreder.. İstikrarın genelde yarar getirdiği futbolun doğrularından biri, ama bu tersinin yapılamayacağı anlamına da gelmiyor.. Buradan nereye geleceğiz? Geçen sene Kalli'nin Galatasaray'ı 7 galibiyet 4 beraberlikle puan farkı atarak lider olduğunda burada bunları dile getirdim.. 10 haftada Galatasaray'ın Kalli'yle hiçbir yere gidemeyeceği belliydi bence ve biletinin kesilmesinin en kısa zamanda takıma fayda getireceğini savundum.. İstikrar nerede? Futbolun şartlarına uygun bir sistemi sahaya koymayan ve koymayacağını her fırsatta dile getiren bir adamla istikrar yakalanmaz, seneleri boşa geçirmekten başka da bir işe yaramaz o istikrar çabaları.. Nitekim Galatasaray ligde bir şekilde yoluna devam etmesine rağmen Avrupa'da hiçbir maçta başarılı olamayarak berbat bir futbolla önce evine döndü, sonra da Kalli'nin gidişi sonrasında şartlara uygun bir yapıyla şampiyonluğu kazandı.. Kalli gitmeseydi şampiyon olur muydu takım? Bence olamazdı ama Kalli gitti şampiyon oldu Galatasaray basitçiliğine de indirgeyecek değilim durumu.. Kalli gidene kadar 28 haftada takımı şampiyonluk yarışında tuttu, daha sonra gelen Cevat Güler de uygun yapıyla 18 puanı alıp şampiyonluğu imzaladı..
Michael Skibbe'nin yaptığı nedir? Evet, en başta güne, takıma uygun bir yapıyı sahaya koyup oyuncuları mümkün olduğunca bu yapı üzerinde doğru değerlendirmek.. Bunu yapan bir hoca benden en az sezonun yarısının kredisini alır, hatta sezon sonuna kadar da gider bu.. İlk iş doğru yapılmalı.. Bundan sonrasıysa çok daha kolay, zamanla çok daha kolay giderebilecek sorunların çözümü şeklinde geçer.. İyi futbol, kaliteli organizasyon, defansı ve hücumu bir arada yapabilen sağlam bir yapı zaman ister, fazla sayıda maç ister.. Birlikte uzun süre oynamanın bir sonucudur sahada gördüğünüz kalite.. Galatasaray geçen sene şampiyon olmuş, o şampiyon takımın üzerine çok mantıklı bir şekilde direk ilk 11'de oynayacak 4 oyuncu ilave etmiş.. Üzerine geçen sene oynamamış Lincoln'ü ve kalede, defansta, orta sahada, forvette o bölgenin yapı taşları olacak yepyeni oyuncuları düşünün.. Bunları sahada bir bütün olarak oynatmak 5 maçla olacak bir şey değil.. Bu bağlamda burdaki Skibbe eleştirilerimin tamamı kısmen medyadan etkilenip, kısmen de mecburiyetten orta sahayı boşaltıp forveti çiftleme üzerine kuruldu sadece.. Orta sahada adam kalmayınca bunu yapmak çok abuk değildi ama çözüm vardı.. Balta sol açıktan defansif orta saha çiftleyicisi olarak düşünüldü, tutmadı.. Meira'yı öne çıkarıp defansa Emre Aşık eklemesiyle bunun çözümünü yapmaya çalıştı Skibbe.. 2 maçta ne kadar akıllı bir hamle olduğu ortaya çıktı bunun, peki Steaua maçında yaptığı bu hadiseyle bu problemin çözülebileceğini kaç kişi düşünmüştür Türkiye'de.. Çok azdır muhakkak.. Steaua'da yaptığının yanlış olduğu gerçeğini değiştirmiyor bu ama bu problem çözümü iyi çözümdür..
Tekrar doğru sisteme girelim.. 4-4-1-1 deyip duruyoruz, Skibbe de bunda diretiyor.. 4-4-1-1 tek doğru değil.. Doğru sistem, şartlara uygun olarak elindeki oyuncularla şekillenir.. Galatasaray'da Kewell, Lincoln ve Arda'dan oluşan üçlü ofansif bir orta saha hattı olduğu için bu sistem uygun.. Skibbe eldeki oyunculara göre mi yapıyor bu şekillendirmeyi açıkçası bilmiyorum.. Leverkusen'de de hep bunun üzerinden gitmiş bir adamın favori sisteminin bu olması da bir olasılık.. Ama bu gerçek Galatasaray'ın şartlarıyla örtüştü.. Benzerini şu anda Fenerbahçe de oynuyor.. Uygun mu? Bence çok uygun değil, idare ediyor sadece eski alışkanlıktan.. Fenerbahçe'nin orta saha oyuncularının görünümü şu anda tamamen özelliksiz.. Colin Kazım'ı, Uğur Boral'ı ve kötü defansif orta sahaları dahil buna.. Elde 3 tane iyi hücumcu var.. Güiza, Semih ve Alex.. O zaman bu 3 oyuncunun maksimum verim vereceği bir sistemi oluşturmak zorundasınız siz.. Galatasaray için şu an doğru olan Fenerbahçe için doğru olmayabiliyor yani.. Önemli olan bunun farkında olmak, gerisi sistem puristliği olur, futbol adına da hiçbir şey vermez insana..
Skibbe korkak mı? Eldeki veriler öyle olmadığı yönünde.. Leverkusen'de hep hücumcu kimliğiyle öne çıkmış, takımını ligin en iyi top oynayan takımlarının başına getirmiş bir adamın korkak olduğu sadece Türkiye'de dile getirilir.. Deplasmanlarda takımı geriye çekmesi eleştiriliyor, risk almaması eleştiriliyor.. Bana göre geçiş aşamasında doğru işleri yapıyor.. Galatasaray Terim ve Lucescu zamanından sonra ilk defa Avrupa şartlarına uygun bir sistemle sahaya çıkmanın peşinde.. Orta alanın boş kaldığı, 5 oyuncunun ileride, 5 oyuncunun geride birbirinden tamamen kopuk hatlar şeklinde uzun süre oynadığı bir dönemden sonra geldi Skibbe.. Galatasaray'da son 5 yılda paçavra sistemler gelenek halini aldı.. Bu gelenekleri yıkmak, çağa ayak uydurmak da kolay değil.. Bu gözler Fatih Terim'in kusursuz hücum futbolunu oluştururken ilk iş olarak defansa önem verip maç içinde Sukur'u alıp Feti'yi soktuğunu da gördü.. Terim de korkaktı o zaman Türkiye'de.. 2 yıl sonra Avrupa Fatih'i oldu, İmparator dendi.. Skibbe'nin de ilk etapta, özellikle deplasmanlarda savunmaya önem vermesi çok garip gelmiyor bana..
Son 15 yıl Galatasaray ve Türk Futbolu'na damga vuran bir adam var Hakan Sukur adında.. Galatasaray 15 yıl boyunca onunla ve onsuz şişirme futbolu oynadı.. Bilinçsiz bir işlem olarak kullanmıyorum top şişirmeyi ama Sukur Galatasaray'dan ayrıldığında bile bu bazen hastalık olarak devam etti.. Sukur'lu Galatasaray da maçların belirli bölümlerinde oyuncular zorda kaldığı için ileriye top şişirdiği için hep eleştirildi bu dönemde.. Galatasaray yıllar sonra ilk defa bu kadar yerden ve pasa dayalı oynuyor bilinçli bir şekilde.. Sezonun ilk maçından beri net bir şekilde ortada olan bu değişim nasıl görülemiyor ben anlamıyorum.. Sukur'un takımdan ayrılması bunun için yeterli midir tek başına? Daha önce yeterli olmadı.. O zaman bir beyinin bunu gerçekleştirdiğinin farkına varmak gerekiyor.. Arda-Kewell-Lincoln-Baros dörtlüsünün başarılı olabileceği tek stil bu.. Sahada bunun yansımalarını Olympiakos ve Benfica gibi kuvvetli takımlar karşısında görmek de mutluluk verici..
Skibbe bir şeyleri değiştirmenin peşinde.. Gelenekler yıkılıyor Galatasaray'da.. Kabuk değiştirmeye çalışan bir takım var karşımızda.. Bunu da doğru bir sistem, sağlam bir yapı ve iyi seçimlerle yapmaya çalışan bir hoca var.. Yanlış yapmadı mı bugüne kadar.. Şu anki kondüsyonu görüp sezon öncesinin çok iyi geçirilmediğini görmek, Steaua maçlarında ödenen bazı bedeller yazıldı Skibbe'nin eksi hanesine.. Bunun dışında çıkarılan kötü lig maçlarıysa umrumda değil..
Olympiakos maçı benim için ilk zirveydi.. Bu takım 2 ayda böyle bir Avrupa maçı oynayabiliyorsa buna süreklilik de kazandırabilir.. Benfica maçıysa imzadır gözümde.. Galatasaray doğru yolda olduğunu ligde içerde dışarıda 5 atarak değil, kaliteli kadrolar önünde iyi futbol ve iyi skor alarak gösterebilir.. Olympiakos maçında coştuk, Eskişehir maçında berbat futbola hazır olun dedik.. Bu yazıyı Fenerbahçe maçından önce yazmamın nedeni de budur.. Burdaki övgülerimin bu maçlarla bağlantısı yok.. Bugün Galatasaray'ın çok kötü bir top oynayıp iyi motive olmuş bir Fenerbahçe karşısında ağır bir mağlubiyet alması gayet olası.. Galatasaray-Fenerbahçe derbileri futbolla açıklanamayacak müsabakalar.. Ama Galatasaray bugün 5 yese de Skibbe'nin doğru bir seçim olduğu gerçeği değişmeyecek benim için.. Galatasaray sezon sonuna kadar kesinlikle Skibbe'yle devam etmelidir.. Şampiyon olamasa da Skibbe'yle devam, istikrar şarttır.. İstikrar kavramının şu andaki Galatasaray'da geçerlilik kazanabileceğini gösterdi Skibbe.. Tekrar ediyorum, son 5 yılın Avrupa'daki Galatasaray'ını, vasıfsız rakipler karşısında sistem bozukluklarıyla yaşanan hüsranları, kimlere karşı hangi sonuçları aldığını düşünün bu takımın ve sonra Olympiakos, Benfica maçlarını gözlerinizin önüne getirin.. Bir Baros, bir Kewell, bir Meira değildir bu farkı yaratan.. Futbol tarihi iyi kadroların sayısız hüsranlarını yazmıştır.. Bu anlayış farkı da salt iyi transferlerle açıklanmamalı, haksızlık olur..
Biraz işin duygusal boyutuna girelim.. Davala ve Boekamp'ın gönderilişinden sonra Skibbe'yi kenarda daha üzgün ama eskisinden çok daha hareketli, bir şeyleri ispat etmeye çalışırken görmek büyük mutluluk veriyor bana.. Yardımcıların gönderilmesi istifa et demek miydi, bilmiyorum.. Muhtemelen de öyleydi.. Bu yanlışlığa hayır diye karşı çıkmaksa asla onursuzluk değil, onu iyi biliyorum.. Skibbe'nin şu andaki görüntüsü bana bir onur mücadelesi olarak da yansıyor stattan.. Kenarda Skibbe'yi görünce mutlu oluyorum, sahadaki futbolcuların da öyle olduğunu düşünüyorum.. Ayhan'ın, Arda'nın, Lincoln'ün bu adama nasıl sarıldığını, nasıl benimsediklerini görmemek mümkün değil.. Daha 2 ayda 10 asist barajını geçen Lincoln'ün müthiş oyununun altında Skibbe'yle olan dostluğunun yattığını da görmek gerek.. Öğreneceği çok şey var Türkiye'de.. Evet, Türkiye'de Anadolu kulüpleri için deplasmanlarda alınan puanlarda mutluyum açıklamasını yapmayacaksın.. Rakiplere saygı dünya futbolunda genel bir doğru olabilir ama Türkiye'de güçsüzlük olarak görünür ki buna gösterilen tepkiye hak veririm ben de.. Ama bu saygının korkaklık olduğuna katılmam.. Bu öğrenilebilecek bir davranış biçimidir.. Sonradan öğrenilemeyecek futbol vasıflarıysa Skibbe'de olduğunu görmekten keyif duyduğum şeylerdir..
Derbi PreviewBu kadar yazdıktan sonra derbi için de ayrı bir yazı yazmayayım.. Zaten yazacak fazla bir şey yok.. Geçen seneki preview'da Kalli saçma sapan düşüncelerine bu maçta da devam edecekse hiç çıkmasın maça, 2-0'ı yazsınlar Fenerbahçe'ye yorulmasın çocuklar demiştim.. Maç da 2-0 bitmişti hakikaten.. Bu sene farklı konuşacağım.. Alex'in de olmadığı Fenerbahçe'nin Galatasaray karşısında futbolun gerçekleriyle galip gelebileceğini düşünmüyorum.. Alex'siz Fenerbahçe'nin Arsenal karşısında gösterdiği yapı doğru bir yapıdır.. Galatasaray karşısında da aynı mücadelecilikle ve geriye yaslanarak oynarlarsa şansları çoğalır bence.. Fakat futbol oynamaya çalışırlarsa takımdaki arızalar ortaya çıkar, Galatasaray'ın da bunları değerlendirme şansı yükselir.. İyi motive olmuş bir Fenerbahçe'nin iyi top oynayıp çok kötü oynayan bir Galatasaray'ı yenmesi de anormal karşılanmayacak benim için, çünkü bu maçların bir mantığı olmadığını iyi biliyoruz geçmişten.. Ama bu Galatasaray'ın normal şartlarda Alex'siz bir Fenerbahçe'ye yenilmemesi gerek.. Aragones'in bir sürpriz yapıp kanatsız bir yapıyla orta sahayı iyice güçlendirmesi ve farklı bir organizasyona gitmesi mümkün ama onun da öngörüsü şimdiden yapılamaz.. Galatasaray'ın Karan-Kewell seçimi çok ilginç olacak.. Kaldı 5 saat.. Maçtan sonra çok daha detaylı bir yazı yazarız tabii..