İlk yarıdaki futbolun karşılığı en temizinden 6'ydı.. Ama Galatasaray için bu en fazla 2 gol demek.. Bugün 1 çıktı.. Sivaslı topçuların bütün umutları kırılmış, bugün ilk 45 dakikada Galatasaray'a verdikleri pozisyonu ligin tamamında vermediler.. Bülent Uygun kenarda delirdi, muhtemelen devre arasında topçular fırçalandı.. Denizli'den gelen kötü habere rağmen daha derli topluydular ikinci yarıda.. Beraberliği sağladılar, Galatasaray atılamayan gollerden sonra UEFA'yı riske atmaya başlar gibi oldu.. Ama hem Arda'nın golü, hem Trabzon'dan gelen goller takımı rahatlattı.. Kesin şampiyonluk hedefiyle girilen lig, son haftada alınan UEFA vizesiyle kapatıldı.. Yönetim oturup muhasebesini yapar nasılsa.. Yeni hoca seçimi ve transferlerle birlikte bizim de sıramız gelecek.. Bülent Korkmaz iyi bir maçla uğurlanıyor Galatasaray'dan.. Tugay için yapılanlarsa hem Galatasaray, hem de Sivasspor açısından hiçbir etki yaratmadı bende, popülizm kokuları yükseldi buram buram.. Taraftarı ve güzel pankartını ayrı tutarım tabii bundan.. Karşılıksız iş yapanlar daima onlardır zira..
Trabzonspor Sivasspor'un mağlup olduğu akşam Fenerbahçe'ye içeride yenilerek bir kez daha takdir topladı.. Kazanılan bütün maçlar son 90 dakikada çöpe atıldı..
Şampiyon Beşiktaş.. Geç kalmış bir özür var burada.. Mustafa Denizli'nin gelişi bana göre yanlıştı ki dile getirdim.. Alınan sonuçlar fikirleri değiştirmez tabii, işin bu yönü ayrı bir şekilde kenarda dursun.. Ama Denizli'den şampiyonluk kazanmasını da beklemiyordum.. Kötü başlangıç, benzer sistemin farklı uygulanışı başta taraftarın da tepkisini çekti ama sonrası güzeldi Beşiktaş için.. Galatasaray ve Fenerbahçe'nin yarıştan erken kopmaları kim ne derse desin bu şampiyonlukta önemli etkendir.. Fakat Denizli'nin kurtluğu da biraz burada zaten.. Daha önce de yazdığım gibi devre arasında prensiplerini bozarak bu işe girmesi rakiplerinin zayıflığını fark etmesinden ve bunu başarıya çevirebilme hissiyatından kaynaklanıyordu.. Hem bu bağlamda, hem de 26. hafta geyiklerinde düşünceleri doğru çıktı.. Piyasasını yaptı Mustafa Denizli.. Ertuğrul Sağlam'ın gidişi hala yanlış benim düşünceme göre Beşiktaş'ta.. Taraftarın büyük çoğunluğu Ertuğrul'la bu şampiyonluğun gelmeyeceği düşüncesinde.. Denizli'nin Beşiktaş serüveninde maç başına aldığı puan, Ertuğrul'un bu seneki Beşiktaş+Bursaspor serüveninde aldığı maç başına puandan daha az.. Bir şeyi kanıtlar mı? Kanıtlamaz.. Bursaspor'un en iyi oyuncusunu kaybederek bunları yapması, Beşiktaş'ın da belki de en iyi ve en kilit oyuncusunu (Ernst) Denizli'den sonra transferi de öyle.. Yine de Ertuğrul bence kendini kanıtlamıştır.. Seneye de devamını getirecek sanıyorum.. Denizli'yle Beşiktaş'ın seneye ne olacağıysa şimdiden merak konusudur.. Ernst'ten bahsetmişken bir özür de Demirören ve Yusuf Şimşek ikilisine borçluyum.. Sezon ortasında bir büyüğün Yusuf Şimşek'ten medet umması bana göre vizyonsuzluktu ve Demirören'in buradaki başkanlık profiline oldukça uygun bir seçimdi.. Fakat her şey kağıt üstünde durduğu gibi gelişmiyor tabii ki yeşil sahalarda.. Yusuf'un da şampiyonluk yolundaki kritik istatistik katkıları büyük yardımcı oldu Beşiktaş'a..
Tebrik ediyoruz Beşiktaş'ı..
6 YORUM:
aslan, yorumunun yeri bu post değil..
Beşiktaş'ın şampiyonluğu sezon başına hatta ilk yarının sonuna bakılınca bile büyük bir sürpriz gerçekten. Fenerbahçe ve Galatasaray'ın rakiplere göre dengesiz performanslarıyla yarışta devre dışı kalmaları en büyük etkenlerden biri ama ilk yarıyı 6. sırada bitiren bir takımın 18 maçlık bir seriden sonra şampiyon olması büyük bir başarı ve sanırım lig tarihinde bir benzeri yok. Ancak şampiyonluğun iyi analiz edilmesi lazım. Mustafa Denizli Türkiye'de tarihe geçecek başarılara imza attıysa da hiçbir zaman devamlılık sağlayabilecek iyi bir sistem hocası izlenimi vermedi bana. Çalıştırdığı takımlara ileriye dönük hiçbir katkı verdiğini görmedim. Bu yüzden Beşiktaş'ın önümüzdeki sezon işinin zor olduğunu düşünüyorum. Ne Fener ne Galatasaray meydanı bu kadar boş bırakır seneye. Ancak Beşiktaş'ın en büyük sorunu seneye direkt katılacağı Şampiyonlar Ligi olacak. Bu yüzden çok dikkatli bir analiz yapmaları gerekiyor. Denizli'nin oyun kurgusu ve Beşiktaş'ın mevcut kadrosundaki zaaflar için İnönü'deki Fenerbahçe ve Galatasaray maçları iyi bir örnek. Süper ligdeki hiçbir ekip bu iki takım kadar iyi ayağa pas yapıp oyunu kontrol edemediği için Beşiktaş'ın büyük zaafları çok fazla sırıtmadı bu yarışta. Lakin CL arenası bu tip takımlarla hatta çok daha fazlasını yapanlarla dolu. Bu nedenle önümüzdeki sezonun yatırımları yapılırken şampiyonluğun getirdiği gazla değil bu tarz maçlarda takımın verdiği S.O.S. sinyallerine göre hareket ederek gerekli tedbirleri almaları gerek aksi takdirde sonuç büyük hüsran olur. Denizli'nin de Fenerbahçe'yle yaşadığı CL faciasından dersler çıkarıp çıkarmadığını da göreceğiz ama bana pek ders almış gibi gelmiyor.
Sivasspor'un ligi buraya kadar getirebilmesi bile büyük başarı onlar için. İki senedir ligde tepeye oynayan tek takım olmak hem de bu bütçeyle gerçekten takdir edilecek bir olay. CL elemelerini geçmeleri zor görünüyor o yüzden onların da seneye Avrupa Ligi'nde olacağını tahmin ediyorum. Zaten Avrupa arenasında bu kadar tecrübesiz bir takımın CL'ye bodoslama girmesi büyük bir handikap olur. Avrupa Ligi'ndeki takımlar en azından tecrübe kazanmak için daha yakın sınıftalar.
Trabzonspor için söylenecek bir şey yok doğrusu. Ersun Yanal'la az buçuk bir kişilik kazanmışlardı adamın tüm yaptıklarını bir çırpıda silip attılar. Şimdi de 4-5 maç kazandı diye kral ilan ettikleri Ahmet Hoca'yı bir maçla yerin dibine sokuverdiler. Bence Trabzonspor'da teknik-taktik analizlerden önce camianın bir elden geçmesi lazım. O basın ve o tribün olduğu sürece Trabzonspor'un şampiyonluk kazanabilmesi ancak 3 İstanbullunun çok kötü olup Anadolu'dan da Sivas tarzı bir takım çıkmaması halinde mümkün olabilir. Yani yüzyılda bir olabilecek tesadüfler bir araya gelirse o da belki diyorum.
Fenerbahçe ve Galatasaray'a gelince. Bu iki takımın bu sezon yarışta pek gözükmemesi ligin gerilimini de aldı götürdü. Fenerbahçe'nin bu sene ligde şampiyonluğa oynayacağını beklemiyordum açıkçası ancak Galatasaray'ın elindeki kadroyla ligi 5. bitirmesi şaka gibi. Fenerbahçe'de yönetimin ne yapmaya çalıştığını anlamak zor. 3-4 senedir bu takımda iki ayrı teknik adamla genelde kontrollü oyun-bol pasa dayanan ve tempoyu sadece belli anlarda yüksek tutan bir mantalite izledik. Bu kurgu kör topal oturmuşken Fenerbahçe yönetimi sezona bambaşka bir teknik adamla başladı. Aragones'in oyun sisteminin kötü olduğunu savunmuyorum tam tersine şu an Türkiye'de en gelecek vaad eden oyun kurgusunun bu olduğunu da düşünüyorum ama yönetim Aragones'i getirirken Fenerbahçe'nin oyuncu ve genel olarak takım kapasitesini çok aşağılara çektiğini ya fark edemedi ya da sadece teknik adamla bu işin yürüyebileceğini sandı. Aragones de eldeki malzemeyle kafasındakileri uygulatmaya kalkınca senelerdir 2 farklı mağlubiyet aldığını bile nadir gördüğümüz bu takımı bu sene gelen 4'ledi giden 5'ledi. Yine de bu takımda yapılacak geniş çaplı bir operasyonla Aragones'in başarılı olacağını düşünüyorum. Zira bu takım eksik kadrolarla çıktığı maçlarda bu sene ligin tozunu atan Beşiktaş ve Trabzonspor'a hem de deplasmanlarda olmasına rağmen oyunun büyük bölümünde top yüzü göstermedi. Tabi Fenerbahçe yönetimi bu sene tamamen silbaştan yapacağı için bunların pek önemi yok. Ancak bu takımın kalibresinin 3 yıl öncekinden bile kötü olduğunu görüp ona göre ciddi ve kalıcı bir revizyon yapmaları şart.
Galatasaray açısından yukarıda dediğim gibi 5. lik büyük bir sürpriz olsa gerek. Ligin kadro olarak en iyi takımının sezon macerasını böyle bir yerde noktalaması sadece giden gelen teknik adamların değil yönetimin de kriz idaresi konusunda ciddi zaafları olduğunu gösteriyor. Bu konulardaki istikrarıyla bildiğimiz Galatasaray son iki yıldır sezonu başladığı teknik adamla bitiremiyor. Geçen sene düşeş atıldı ve şampiyonluk geldi ama plansız atılan adımlar eninde sonunda elde patlıyor. Galatasaray'ın bu konuda en azından Fener'den ders alması gerekir. O kadar kötü bir sezona rağmen Aragones'le devam edilirken, Galatasaray daha kaybedilmiş bir şey yokken Skibbe'ye yol gösterdi. Skibbe kalsaydı ne olurdu hiçbir zaman bilemeyeceğiz ama sezon sonunda bundan daha kötü bir yerde de olamazdı herhalde. Önümüzdeki sezon Galatasaray nasıl bir strateji izleyecek bilemiyorum çünkü çok içerisinde olduğum bir camia değil fakat tıpkı Fenerbahçe gibi her açıdan bu kadar dibe vurulmuş bir sezon her zaman için ciddi bir silkelenme için iyi bir fırsat oluşturur. Teknik adam konusunda basında adı geçenler marka olmuş isimler ancak kaçan CL treniyle birlikte uçan paraları düşünürsek transfer için geçen seneki gibi bir bütçe ayrılabilecek mi ondan kuşkuluyum. Yine de Galatasaray'ın kadro olarak Fenerbahçe'den çok daha az ufak rötüşlarla iddalı bir noktaya geleceğini düşünüyorum.
Son olarak seneye Avrupa'da mücadele edecek tüm takımlarımıza büyük bir sorumluluk düşüyor. Değişen puanlama kriterleri sonrası özellikle CL'de alınan puanların artan etkisi yüzünden burada alınan bir beraberlik bile çok önemli hale geldi. Bu sene hiçbir takımımız Avrupa'da 2010'u göremezse bir sonraki sezon şampiyonumuzun bile CL'de ön eleme oynaması garanti ve Avrupa'ya giden takım sayısı muhtemelen bir eksilecek. FB ve GS'den Avrupa Ligi'nde bir şeyler bekliyorum açıkçası. Umarım kendi ligimizin standartlarını biraz yukarıya çekecek planlamalar görürüz ama yine de çok fazla umutlu değilim.
hele şükür bitti lig. başka diceğim yok. bu arada derbi kralıyız gene. bir halta yaramasa da
F.Bahçe kendisine yakışmayan sezonu tamamlarken, lig için oynadığı tüm kritik maçlarda görevini yaptı. Tepedeki üç (Beşiktaş, Sivas, Trabzon), dipteki iki takımı (Denizli, Konya) yendi, Antalya'ya yenilmedi. Kimsenin hakkını diğerine geçirmeden, formasının ve tarihinin saygınlığına leke sürdürmedi.
beşiktaş ilk yarıyı ankaraspor'un 2 puan gerisinde altıncı bitirmişti.lig sonunda aralarındaki puan farkı 30 beşiktaş şampiyon ankara dokuzuncu oldu.ne olursa olsun yakalanan gelişim olağanüstü.
Yorum Gönder