14 Eyl 2008

Yok mudur bir ortası?


Skibbe'nin sene başından beri yaptığı tek doğruydu kurduğu sistem.. El birliğiyle onu da yok ettiler ama.. Taraftar, basın, eleştirmenler, belki de yönetim.. Kalli'nin mirası sahadaydı bugün, Antalya'nın kazanmadığına dua etmeli taraftar.. Son 5 dakikadaki yalan baskı dışında hiçbir şey yoktu çünkü sahada.. Kayseri deplasmanında güçlü bir takıma pozisyon vermeden 1 puan kazanınca eleştiriler çok artmıştı.. Ki haklılık payı vardı, en azından maç içinde müdahale kaynaklı.. Bugün tutturulan çift forvet geri geldi.. Geçen seneki kepazelik kaldığı yerden devam etti.. 4-4-1-1 çıkılsa galibiyet garanti miydi? Değildi tabii.. Ama Antalya bu pozisyonları bulamayacaktı o bir.. İki, böyle elini kolunu sallaya sallaya geçemeyecekti Galatasaray orta sahasını.. Üç, büyük takım demek, hücum futbolu demek forvet sayısıyla, hücuma yönelik orta saha sayısıyla bağlantılı bir şey değildir.. Bunu Pool-United maçında da gördük öğlen.. Akşam tekrar hatırlattı.. Dört, bugün Galatasaray çok rahat da kazanabilirdi (Gerçi pozisyon yoktu ya doğru düzgün ilk 80 dakika) ama kazansa ne olacaktı? Ne getirecekti geçen senenin köhne sistemi? UEFA'da, sert deplasmanlarda, derby'lerde kullanamayacağın bu garabetle bugün kazanılsa ne fark edecekti? UEFA Kupası kapıda bekliyor.. Bir an önce orada kullanılacak sistemin oturması gerek.. Ama taraftar ve basın baskısıyla bugün Avrupa'da hiçbir şekilde kullanamayacağın, kullanırsan da 3'ü yedikten sonra eve döneceğin sistem sahaya çıkıyor.. Yensen de yok ki faydası? 2 puan kaybetmişsin önemli değil yoksa..

Bugün aynı United'ın Pool kadrosu gibi Nonda, Karan, Arda, Kewell, Aydın, Ayhan dörtlü defans dışında bütün hücum hattını oluşturuyor.. Sonra aynen ikinci yarıda Carrick'in yerine Giggs'in girmesi gibi tek defansif orta saha çıkıp üstüne bir de Lincoln giriyor.. 5-10 dakika öyle oynuyor takım.. Pozisyon zenginliği var mı? Sahaya oturan bir futbol felsefesi var mı? Olması mümkün değil.. Mustafa Denizli sahada 2.5 defans var dedi, pek de haksız değildi.. Geçen haftaki takım da bunun tam tersi.. Yok mu kardeşim bunun bir ortası.. Yok mu dengesi? Sadece sistemdeki doğrusu nedeniyle kendi içimden sabrettiğim Skibbe buna devam edecekse gönderilmesi gerçekten faydalı olacak, bunu net bir şekilde yazabiliyorum bugün.. Ya tek ve belki de en önemli doğrusuna geri dönecek bu adam, ya da bugünden yollar ayrılacak hakikaten.. Şu geceki futboldan ve bunun olası bir devamından sonra söyleyebileceğim başka bir şey yok benim..

7 YORUM:

aşkın dedi ki...

Olan oldu maalesef.Şişkin kadro ve düşüncesiz transferlerin ceremesi.
Enteresandır renkdaşlar Feneri Guiza - Semih olayında eleştirirken kendi takımındaki devasa şişkinliği göremiyor.
Onlara göre Lincoln gitmemeli, Kewell büyücü, Aydın Yılmaz geleceğin değeri, eldeki forvetlerin ikisi muhakkak kullanılmalı, Arda zaten vazgeçilmez eee? Bunların hepsi altı etti.Ortasahaya adam kalmadı?
Chelsea değilsin Barcelona değilsin bu kadroyu ne yapacaksın?
Kim yedek kalmayı kabullenir?
Kim yedek kalınca tartışılmaz?
Kim yedek kaldı diye aldığı para konuşulmaz?
Bütün bunlara rağmen umuda devam, ama kimse de genelgeçer bir sistem beklemesin.

FandR dedi ki...

Skibbe'nin sezon başından beri takıma oturtmaya çalıştığı sistemde en kilit nokta dörtlü orta sahanın göbeğindeki ikilinin hücuma sürekli destek verebilmesi. Bu mevkiide oynayan oyuncular sadece görev bölgelerini süpürmekle kalınca göbekten hücum yapılamadığı gibi kanattan getirilen toplar ceza sahasında ikili, üçlü markajın altında ezilen tek forvete ulaşamıyor. Gerideki ikiliden destek alamayan forvet arkasındaki oyuncu da isterse Messi olsun bir yere kadar katkı sağlayabiliyor. Galatasaray'ın en büyük sorunu Mehmet Topal - Ayhan ikilisinin ayaklarına pranga vurulmus gibi ileri gidememeleri. Arkalarında boşluk bırakıp takıma gol yedirme korkusundan mı böyle yapıyorlar yoksa Skibbe kendilerinden böyle bir istekte mi bulunuyor (ki oturtmaya çalıştığı sisteme en büyük ihanet) bilemedim. Ama bu ikili (yada göbeğe gelecek diğer oyuncular) bu mentaliteyi sürdürdüğü müddetçe Galatasaray, kazanması gereken maçlarda, "SS" kuralı neticesinde ikili forvete dönmek zorunda kalacak. Aksi takdirde 4-4-1-1 gibi çağdaş sayılabilecek bir taktik ortaya sürüp, rakibe pozisyon vermediği maçları kendisi de pozisyon bulamadan bitirecek.

peralta dedi ki...

kesinlikle skibbe'nin getirdiği en doğru şey sistemiydi. çift önlibero ile de tempolu oynamak mümkün. millet hikaye anlatıyor resmen. fenerbahçe gibi ofansif beklentinin ayyuka çıktığı bir camia bile tek forvete bu kadar ses çıkarmamıştı geçen sene. Kezman mı Semih mi ekseninde döndü muhabbet, ikisi birden çıksın diyenlerin sayısı azdı. Galatadsarayda neden böyle, anlamış diilim.

ynwa dedi ki...

aynı sıkıntı beşiktaş'ta da var maalesef. basına kalsa bobo, nobre, holosko hepsi bir arada oynasın ama aynı zamanda da holosko sağ kanada mahkum kalmasın(!) vay anam vay..

büyük takım olmayı forvet adediyle ölçen bu örümcek kafalılar oldugu sürece teknik adamlar napsa eleştirilir şaşırmamak lazım.

demiyorum ki illa tek forvet oynansın ama eğer senin elinde yok alex yok delgado yok lincoln varken böyle oynamaya mecbursun. ha çok mu istiyorsun çift forvet oynamak, o zaman ortasaha adamların maldonado josico m.topal ayhan cisse falan olmayacak. aurelio appiah giunti vs olacak.

Adsız dedi ki...

baş cümlem oldu ama gene söyliyeyim:

kewell zarar veriyor bu takıma. zamanında iyi futbolcuydu evet. biz aynada kendimizi öpüyorduk o zamanlar; ama yok işte şimdi, olmayacak da. arda'dan götürdükleri dışında yok bu adamın herhangi bir girişimi.

bırakılmalı yıldız/vizyon mastürbasyonu. kezman olur bu adam başımıza, fazlası değil.

ya arda'yı yedeklesin, fortis türkiye kupası futbolcusu olarak hayatına devam etsin ya da verilsin eline bonservisi bellinzona maçı öncesinde. sıkıntı olacak biliyorum, biliyorsunuz, biliyorlar.

apaç

prometheus dedi ki...

parma öncelike yazına katılıyorum, yazacaklarım meclisten dışarı...

bu ülkede en kolay işlerden biri teknik direktörü eleştirmek, üstüne maaş alanlar bile var bu iş için, görüyoruz paçavra köşelerinde...

hoca 7 gün 24 saat bu iş için kafa yorar, maçı öncesinde yaşar, kurgular, oyuncuları antrenmanlarda izler onlarla konuşur yani birebir sadece o görebilir doğruyu...
ama hooopp bizim doğuştan hocalar her puan kaybından sonra ortaya çıkıp sallamaya başlar o oynar mı bu burada olur mu 442 4411 4321'den birini seçip kendi düşüncelerini tek doğruymuş gibi dayattırır... ne antrenman bilir ne hocanın yapmak istediklerini...

avrupada bakıyorsun adam ne yaparsa yapsın saygı duyuluyor eleştirilse bile işine karışılmıyor ama bizde yaşına bakıp hiç utanmadan çapsız çapsız değerlendiriyoruz (buna bizim takımdaki bazı futbolcular da dahil, örnek; kaleci Aykut) geçen sene ki Kalli olayı ise tamamen yöneticilerin hatası, yıllardır tvden takip eden futbol emeklisini getirip saçma sapan işler yaptılar... ama Skibbe genç olmasına rağmen yıllardır futbolun içinde, 2002 dünya kupasında (hani 3. olduğumuz) finalist Almanya'nın yardımcı hocası...

hocanın doğru yaptıkları da var yanlışları da var ancak iyi niyetli olduğunu kim inkar edebilir? adamın bir doğrusu var ve elindeki bu kadroyu en uygun biçimde sisteminde kullanmak istiyor; bunu çift forvetle de yapar tek forvetle de... ama ne oluyor? o oynamaz mı bu yedek kalır mı? ee kaç kişi çıkacak sahaya?

skibbe'yi gözü kapalı savunmuyorum steaua maçındaki tercihleri yanlıştı ama ondan önce kaç kez ciddi bir maça çıktı bu takım, bırakın maçı kaç kez birlikte antrenman yaptı? yazılanları çizilenleri okurken, için için "ah ulan..." derken ülkedeki bu anlayışı da unutmayalım, boyalı basının gazına gelmek kolay... doğruyu-yanlışı görüp iyi niyetli eleştirmek başka birşey saygısız, çapsız, fütursüz bir halde klavyeye kaleme dalıp ahkam kesmek ayrı birşey!

Lucescu'nun, Gerets'in (hatta İliç'in, Mondi'nin) nasıl gönderildiğinden ders almayan varsa tekrar gözden geçirsin bazı şeyleri... herşey hocayı asıp kesmekle göndermekle bitmiyor. aşalım bu kısır döngüyü artık, bir adamın da işine karışmayalım, kayıplarımız bu kadar fazla olmasına rağmen hala umut varken bu saatten sonra ne kaybederiz, takımın küme düşecek hali yok ya???

not: uzun oldu ama çok doluyum bu konuda kusura bakmayın artık...

Adsız dedi ki...

kewell, lincoln gider; dertler biter.

orta saha aydın-topal-ayhan-arda dizilişi ile kurgulanır, şampiyonluk 5 hafta evvelinden gelir.

seneye bir mehmet yıldız takviyesi ile şampiyonlar liginde üst turlara uzanılır.

budur denklem.

apaç

hit counter
Blogger tarafından desteklenmektedir.