Sene başından beri Galatasaray maçlarının yazıları arşivde duruyor.. Aslında her vasat maç bir tekrar, bozuk bir merkezin en önemli takım olgusu olarak sistemi de paramparça ettiği bir hadiseler zinciri.. Daha önce blogda orta saha oyuncusunun önemi konusunda geçmiştir zira gerçekten bu oyunun en önemli mevkiidir.. Kötü bir defansla ortaya çok iyi bir hücum takımı çıkarabilirsiniz ya da oldukça vasat forvetlerle muazzam bir savunma futbolunu oluşturabilirsiniz.. Ama ikisi için de gerekli olan kötü bir merkezle bazı mantaliteleri oturtmak, bunlara işlerlik kazandırmak kolay değildir.. İç oyuncuları bu oyunda çok önemlidir çünkü iletişime geçtiği oyuncu sayısı ve etkilediği çevre bir forvete ya da bir defans oyuncusuna göre çok fazladır.. Forvetin kaçırdığı goller takımı yakar, yenilirsin.. Defansın yaptığı hatalar gol yedirir (Bugün Emre Güngör'de olduğu gibi), çıkartamayıp mağlup olursun.. Ama takımdaki hemen hemen bütün oyuncularla birebir iletişimi olan merkez oyuncuların ısrarla kötü oynadığı vakit etkilediği alan ve birey fazla olduğu için sistemine daha büyük zarar verir.. Çift yönlü oyuncuların son yıllarda bu kadar önemli hale gelmesinin ve 6 yaşındaki çocukların bile futbol lugatına girmesinin altında yatan gerçek bence budur.. Topal, Sarp, Barış ve Ayhan gibi oyunculara bu ortamda ne söyleyebilirsiniz? 3'ü uzun süredir takımın elinde ve sene başından beri 2 tanesinin ilk 11'de oynayacağı kesin.. Sezon başında Rijkaard oraya oyuncu ekleme tasarrufunda bulunmadı ve Elano transfer edilerek bu oyuncuların yanına kondu.. İyi başlangıç yapılan düzen bozuldu ve geçmişte bunun üzerine çok şey yazıp çizildi blogda.. Daha sonra devre ortasına doğru merkez kesiciyle önlerinde sol ve sağ içlerden oluşan 4-3-3'ün klasik hali ilk defa ortaya çıktı.. Sol iç mevkiinde Elano'dan bir kıpırdanma görüldü, devre arasından sonra biraz daha toparlanmış bir şekilde ortaya çıktı ve umutlandırdı.. Ama geldiğinden beri gösterdiği performans toplam 1 aylık bir dilimin dışına çıkmadı.. Son 4-5 maçtır ısrarla izliyorum, merkeze lider olması beklenen oyuncunun bu kadar silik ve anlamsız top oynaması kapasiteleri belli olan ve üzerlerine transfer yapılmayan oyunculardan daha çok çileden çıkartıyor beni.. Elano bu yapısıyla bonservisine 1 milyon euro verilen ve yıllık kazancı da bu civarda olan bir oyuncu olsaydı başımın üstünde taşıyabilirdim.. 8 milyon euro + senelik 3+ milyon euro'nun varlığı ise Türkiye Liglerinde ondan beklenen şeyi çok farklı boyutlara getirir.. Bu sene Sarp, Topal ve Barış gibi oyuncular taraftardan ilk defa bu kadar fazla tepki görüyor.. Geçen sene Lincoln'un arkasında oynayanlar da bu oyunculardı, hücuma fazla destek verememeleri dışında bir eleştiri yapılmadı zira orada oynadığı müddetçe kendisinden beklenenleri fazlasıyla yerine getiren Lincoln'ün arkasını toplama ve süpürme işini gayet iyi yapıyorlardı.. Bu sene oynadığımız sistem ve mantalite her zaman söylediğim gibi asla Skibbe döneminden çok farklı değil ve geçen sene bu takım, yine bu oyunculardan ikisini oynatarak çok daha iyi pas yapan bir hüviyete bürünebiliyordu.. Lincoln'le Elano farklı tip oyuncular savı da City'de kendisini 4-4-1-1'in supporter'ında ve hatta sağ açığında harikalar yaratırken izlemiş biri olarak asla katılmadığım bir konu.. Yaptığınız 8 milyon euro'luk transferin, özellikle o bölgedeki yokluğu ve arızaları gidersin diye aldığınız önemli oyuncunun bu kadar kötü oynadığı bir ortamda hiç kimsenin diğer Türk oyunculara sarmaya hakkının olmadığını düşünüyorum.. Bugüne kadar Elano bu takıma ne vermiştir? Bunun çok net bir cevabını bulamıyorum.. Bu kadar kaliteli oyuncuların arasında asla ilk 11 çıkmaması gerektiğine inandığım Mehmet Topal, Mustafa Sarp ve Barış Özbek gibi oyuncuların Elano bu oyunu oynayıp, pas yapan yapıya hiçbir şekilde hizmet etmeyen uzun toplarıyla oyun kurtarmaya çalışırken bu kadar hor görülmelerini ise kabullenemiyorum.. Elano'nun pozisyonunu kaybetmemeye ve defansif oyununun üzerine koymaya çalışan, mücadele gücünü artıran yapısına büyük saygı duyuyorum ama 4-3-3'ün merkezi içinde bence diğer merkez oyuncularından daha yararlı değildir takıma.. City'de 4-3-3'ün orta üçlüsünde oynayamadığı için gönderilen Elano'nun bu sistemde bu kadar diretilmesini de Rijkaard'ın hanesine bir hata olarak yazıyorum..
Bugün klasik bir maç yazısı gelmeyecek.. Trabzonspor'un iyi futboluna da bu bağlamda haksızlık yapmak istemem.. Caner'in sol bek oynayamayan yapısıyla o bölgeye Burak Yılmaz'ı gönderip Galatasaray'da yine bir sol kenar otobanı oluşmasını sağladı Şenol Güneş.. Soldan Colman, forvetin arkasında serbest Alanzinho'yla merkeze yardım ederek sorunlu Galatasaray bölgesinde çokluk yaratarak etkin olmayı ve düzenli bir şekilde açıklardan oluşan beklere oynayarak sonuca gitmeye çalıştılar.. Galatasaray solu maç boyunca, sağı da özellikle risk almaya başladıktan sonra merkezle beraber yumuşak karnı oluşturdu takımda.. Muntemelen Keita'nın solda, Gio'nun sağda başlamasıyla şaşıran ve ne yapacağını bilemeyen Trabzon'a karşı ilk 10 dakikada yeterli pozisyonlara girildi ama sonuç gelmedi.. Gio'nun vuruşu gol olsa Galatasaray maçı çok farklı bir noktaya taşıyabilirdi ama futbolun değişik yapısı yine devreye girdi.. 15'ten sonra dengeyi kuran Trabzon, Galatasaray'ın maç boyunca bulduğu fırsatlara göre hem nicelik, hem de nitelik yönünden daha net pozisyonlarla cevap verdi.. Elano'nun çıkışı bu kadar kötü oynarken Baros riski bakımından bence doğru karardı.. Zira Baros riski Keita ve Elano dışında bir oyuncuyla kullanılacak gibi değildi.. Keita'yı doğru zamanda çıkardığınız zaman bile Keita 90 dakika sahada durur kardeşçiler türüyor futbolda.. Keza bugün Emre Güngör'ün yaptığı hatadan sonra da Servet Çetin oynamazsa olacağı bu abiciler ortaya çıkacak yarın.. Aynı adamlar Servet Çetin'in hatalarında bir Emre Güngör vardı, noldu ona demekten de kendilerini alamazlar ama.. Bu iş her zaman böyleydi, her zaman da böyle olmaya devam edecek..
Geçen seneki Baros, Kewell, Arda ve Lincoln'lü günlerden beri Galatasaray'ın hücumda ürettiği her şeye bireysel yetenek ürünü diyenler de vardır bu oyunun içinde.. Skibbe'yi eleştirmek için de söylenirdi bu, bu seneki Galatasaray'da Rijkaard'a vurmak için de sıklıkla kullanılan bir argümandır.. Bugünkü Galatasaray'ın Gio'yla gelmeye çalıştığı bütün pozisyonlar bu vasatlıktan rahatlıkla nemalanabilir, haklı da olunur.. Hiçbir sisteme bağlı olmadan Giovani'nin hem sağda, hem de beklemediğim sol açıkta Trabzon defanslarını tarumar eden yardırmalarından bir sonuç gelmedi.. Gelseydi gerçekten bireysel yetenek puanı alabilirdi Galatasaray.. Geldiği gün yeteneğine inanmıyorum dediğim Giovani Dos Santos'un şu anda direkt bir şekilde bonservisinin alınması gerektiğini düşünüyorum.. Kesinlikle yerine bir iç oyuncusu gelmesi gerekiyordu sistem yönünden ama oluşan ortam buysa, sonuçlarını da değerlendirmek gerekiyor..
Caner bir daha sol bek oynamasın, seneye biri Türk direkt oynayacak iki merkez oyuncusu alınsın ve duruma göre eldeki değerler korunsun ya da değiştirilsin.. Bir de tandem eklemesiyle kafamızdaki ideale gidecek yola girebilir.. Neden 1 yıl gecikiyoruzun cevabı muhtemelen yönetim ve Rijkaard'ın transfer konuşmalarında gizlidir.. Biten bir şey yok, yarın Bursaspor kazanırsa (ki çok büyük ihtimal) iş artık onların yapacağı büyük hatalara kalacak.. Rijkaard geldiği günden beri ikincilik bu sezon için yeterlidir diyen biri olarak durumdan çok hoşnutsuz değilim fakat sistemde bir yıllık gecikmeye neden olan gelişmelerden memnun olamıyorum.. Teknik ekip de kesinlikle pay sahibidir bunlarda.. Bu bakımdan Kasımpaşa'nın cuma günü aldığı puanlar gelecek adına önemli olabilir bizim için.. Şampiyonluk ihtimali zayıf ama haftaya Fenerbahçe maçını alarak CL biletini cebe koyma konusunda önemli bir yol alınabilir.. Bir Sami Yen'deki Fenerbahçe maçının daha şampiyonluk havasından biraz uzak bir şekilde geçecek olmasıysa bizim yaka için büyük şanssızlık..
36 YORUM:
eleştirilecek bu kadar şey varken. yazının yarısından fazlasını elanoya laf atmaya ayırmışsın pes yani. daha ne diyeyim. 4-3-3 oyanayacaksa galatasaray ortaya iç olarak koyacağın tek iyi adam elano dur. ve elano lincolnden çok farklı bir adamdır.
gördüğüm en kötü yazın. tek kelimeyle 0...
elano'nun city den ayrılma sebebi birsürü transfer yapan takımda fazla forma bulamama ihtimali olmasın. yada sürekli oynayabileceği bir takım araması olmasın ?. nedir bu elano düşmanlığın. sabit fikirli seni.
Takımın geçen yıldan farkı...
Elano dışında topun arkasına geçmeyen iki kanat adamına da sahip olması.
Yani geçen seneki Arda sürekli savunma yardımı da yaparken, sonra sağ açık oyuncumuz Kewell veya yine Arda sürekli geri dönerken 4-4-1-1 e dönülürken.
Bu sene sadece 7 kişi ile savunma yapıyoruz.
Elano'nun elbetteki bir pres gücü, mücadele gücü yok ve adam sırf pozisyon alma bilgisi ile savunmayı kotarmaya çalışıyor.
Ama yetmiyor. Kaleci hariç 6 kişi savunma yapıyoruz. Bu demek oluyor ki rakip bekler de çıktığında sürekli bire iki kanat hücumu yiyebiliyoruz.
Bence Galatasaray'ın çözmesi gereken kısa vadede ki ilk sorun bu.
En az 9 kişiyle savunma yapabilmeli Galatasaray ki. Elano sadece pozisyon alma bilgisini kullanıp topun arkasına geçse, oyunu takip etse bile yeterlidir.
Geçen yıl Lincoln'ün de yaptığı buydu zaten. Takım 10 kişi ile topun arkasına geçiyor. Topun arkasına geçen son adam Lincoln. Press yapmıyor, oyunu takip ediyor. Topun olduğu yere yöneliyor.
Kazanılan top ilk onunla buluşuyor. Ve topun arkasına geçmeyen tek oyuncu olan Baroş tam bu sırada bir savunma arkası koşusuna hazırlanmış oluyor.
Lincoln'de ya ona uzun oynardı. Ya da tekrar kanatlarla al ver yapıp oyunu sete döndürüp, onlarla yakınlaşıp bir büyü çıkarmaya çalışırdı.
Şimdi geçen seneki Lincoln pozisyonunda oynasa Elano'nun da o pasları atabileceği hatta Lincoln'den daha milimetrik daha iyi atabileceği kuşkusuz.
Kendisi Lincoln değil de bir Alex pozisyonunda oynasa dahi çok iyi işler yapabileceği belli.
Ama ondan savunmadaki sertliği arttırmasını, press gücünü katılmasını bekleyince en fazla bu kadar oluyor.
Tekrar edeyim... Kanatlar savunma yardım etmeli lig bitene kadar.
Süper bir yazı olmuş tebrik ediyorum
Adsız ne Elano o City'de forma giyemeyecek bir oyuncu, ne de o takımdaki geçmişi o sonucu getirdi.. Ayrılmasındaki en önemli neden 4-3-3'ün orta üçlüsünde Hughes tarafından denenip yeterli verimin alınamaması.. City'de daha önce yaptıkları ve taraftar tepkisi de zaten başka bir nedenle orada oynayamama gibi bir durumumun mevcut olmadığını doğruluyor.. Hughes'ün planlarına uymadığı halde gidişi taraftarın elimizdeki tek yaratıcı oyuncuyu kaybediyoruz söylemlerine de neden oldu zamanında.. Hughes'un oyuncu gruplarıyla ilgili diğer sorunlarıysa spekülasyona açık konulardır, sistemden daha büyük yer tutmuyorlar ama bana göre..
extensor, söylediğin durum 4-4-1-1'in 4-3-3'ten farkını oluşturur zaten, konu üzerinde çok anlamlı değil.. Orta üçlünün merkez kesici ve önlerindeki sol-sağ içlerle beraber daha geniş bir hatta oynaması sol ve sağ açıkların yarım kademe daha öne giderek forvete daha yakın olmasını sağlıyor doğrudur.. Ama bunlar sistemler dengesi ışığında gerçekleşmiştir.. Geçen sene çok yardım ediyordu Arda, bu sene elleri bellerinde arkayı bekliyorlar gibi bir durum yok, iki sistemin dengeli farklılığı sonrasında gerçekleşen bir fark var sadece ve orta üçlünün beraberliği zaten o açıklara o tolerans noktasını verir 4-3-3'te.. Sistem üzerinde açıkları daha defansif oynatarak düzenleme yapılabilir tabii bu oyunda ama bu da hücumdan verir dolaylı olarak..
Burada yorum yazmaktan ziyade yazıda katılmadığım kısımları yazsam daha faydalı olur heralde. Yazının üzerine yapacak bir yorum yok çünkü.
Ara transferde ortasaha oyuncusu almamanın bir hata olduğuna katılmıyorum. Mutlaka oyuncu alınması gereken mevkiler defans ve forvetti. İkisine de birer zaruri oyuncu alındı, karşılığında Linderoth gitti.
Gio transferi tamamen "fırsat" meselesi. Bu kalibrede bir adamı, bu yaşta, bu şartlar altında alma şansınız varsa mutlaka almalısınız. Kötü ihtimalde 5 ay sonra geri döner, iyi ihtimalde elinizde bir Ronaldinho olur. Bu fırsat geri çevrilmemeli, Ribery'de denk geldi bugüne kadar sadece, Ribery'nin kariyeri ortada.
Devre arasından sonraki ilk Antep maçında Elano mükemmel seviyede oynamıştı. Cidden ümitlenmiştim ama, devamı olamadı malesef. Bu zamandan sonra ne oynar, ne kadar oynar bilinmez. Her oyuncu değişikliğinde endişeli gözlerle tabeladaki numaraya bakması ise üzüyor beni açıkçası, kim olsa üzülürdüm.
Orta sahaya Musa Çağıran geliyor yaz mevsiminde. 20 yaşında bir orta saha oyuncumuz olacak. Ben pek ümitli değilim kendisinden. Mehmet Topal, Barış Özbek, Mustafa Sarp toplamından daha fazla olacağına inanmıyorum. "Bir deneyelim bakalım" mantığıyla alınmış bir oyuncu. Memleketteki orta saha oyuncularının (olmayan) yeteneklerine bakıldığında görülüyor ki ara sıra bu tarz transferler yapıp orayı doldurmayı denemek gerek. Belki iyi çıkar bir tanesi.
Neill, Keita, Baros/Jo, Gio/Kewell, Elano. Benim düşüncem gelecek sene bu 5 pozisyonun kesin olduğudur. Franco gider, Ufuk kaleye geçer. Elano kötü oynasa bile ısrar edecek üzerinde Rijkaard, Barcelona zamanında Deco ve Ronaldinho üzerinde ısrar etmişti, bu düşüncem oradan geliyor. Tek bir yabancı hakkımız kalıyor, çok iyi bir oyuncu gelmeli orta sahanın ortasına. Orta sahanın diğer pozisyonuna yine bir Türk oyuncu koyma mecburiyeti var, sonumuz hayrolur inşallah.
messi'ye ne diyorsun? bir haftada 8 gol.
galatasaray bu haliyle 3. olsun öpsün de başına koysun. 2 aydır deplasmanda kazanamıoyr. en son kazandığı denizli deplasmanı o da ligin en zayıf takımı zaten. bu sene gs nin kötü oynayıp ta kazandığı maç var mı?. beşiktaşın bir çok var. fenerbahçe 1-0 a yata yata potaya girdi yeniden.
öyle görünüyor ki bursanın samiyende gs yi yenmesi gerekmeyecek. beraberlik yeterli olabilir :)
bursaspor yarın denizliyi %99 ihtimalle yenecek. ve fark 5 puana çıkacak. 3 puan da ankaradan geliyor. yani yarın ki galibiyet 8 puan fark demek. galatasaay ise o havadan 3 puanını aldı. yani 31. haftaki bursa - gs maçını galatasaray kazansa bile yetmeyebilir. fenerbahçe nin de ankaradan alacağı 3 puan var.
özet olarak. haftaya fenerbahçeyi yendi yendi. yenemedi berabere kalsa bile o iş bitmiştir. kalan maçlar kolay ama deplasmanda kazanamıyorsunuz.
ferrari-sivok ikilisi kalan 8 hafta her maç oynarsa beşiktaşın şansı fb ve gs den çok fazla.
bir rüya takımın daha sonu gözüktü sanırım.
elano çıkarken yerine ayhan düşünülemez miydi ya da baros girdikten sonra en azından orta sahadan bir oyuncu çıkarılıp ayhan alınamaz mıydı? beğenmeyenler olabilir ayhan'ı ama söz ettiğin bağlantıların kurulması adına bir adım olurdu?
Sene başından beri 60 metrede oynuyor takım. 1 metre kısaltamadı oyunu. O zaman kanatlar yardım etmiyor olur sorun ama sorun oyunun boyunda. Baskıyı yedimi takım sıkışamıyor bir türlü. 8 ay oldu, gram ilerleme yok. Sene başındaki problemleri neyse takımın hala aynı.
Haftaya da aynı senaryo olacak. Önde basacak rakip uzun oynayacak Galatasaray. Süpürebilirse üretecek. Yoksa kendi yarı sahasında kontra bekleyecek. Dediğin gibi bende heba edilmiş bir ilk yılı problem etmezdim ama sorunlar için çözüm üretme, sistemi oturtma gayretinde olsaydı teknik ekip. Resmen günü kurtarma işine girilmiş durumda; eh onu da pek beceremiyor bu takım. Kendi ipini çekti Galatasaray gerçek anlamda.
Kim gelecek kim gidecek derken elde kalan ligide heba etmek üzere Galatasaray. Haftaya Sami Yen'de kazanamazsa yüksek ihtimal biter bu iş. Transferde duygusal davranmanın faturasıdır bu. Takımın en zayıf bölgesini o halde bırakmanın cezasıdır. Neyse; mevcutların yanına gelebilecek 2-3 orta saha takviyesi gelecek yıla sağlam bir kadro oluşturur ama... Ama işte...
@cüneyt
haklı olduun yerler var ama çok karamsar tablo çizmişsin. haftaya fenerbahçe karşısında kesin favori biziz. o maçı aldıktan sonraki fikstür çok kolay.
gerçi diyarbakırı istanbulda yeneceğimiz de kesin değil. deplasmanda trabzonu yenip fener ve beşiktaşla berabere kaldılar. son olaylardan ve aldıkları cezalardan sonra kümede kalmak için köpek gibi oynayacaklardır her maç..
galatasaray galatasary gibi olduğu sürece her zaman şampiyonluğun tek adayıdır. bunu da taraflı tarafsız herkes bellesin.
adsız
yazdıklarından anladığım kadarıyla aynı karamsarlık sende ve diğer gsli arkadaşlarda da var. diyarbakır maçı hakkında dediklerin de doğru. zaten fb maçı bir yana geriye kalan sonraki 7 maçta en az 2 maçta puan kaybınız garanti.
haftaya da olacağı şu. tam anlamıyla sinir harbi. kavga dövüş. berbat bir futbol. hele bir de fenerbahçe, her gs maçında olduğu gibi abuk sabuk bir gol bulursa sizin taraftarlar yıkar o tribünü. zaten son yıllarda samiyendeki her gs-fb maçında olaylar çıkıyor. geçen hafta tribünden adam atma mevzuundan para cezasıyla yırttınız. bir ufak olay da saha kapama cezası gelir. zaten samiyen dışında ne oynadığınız var ne kazandığınız.
haftaya yenemezseniz seneye temmuz ayında uefa ön eleme için kazakistan israil azerbaycan pakistan dolaşır durursunuz.
son dediğine gelince. bu gereksiz özgüveninizin kaynağını bir anlayabilsem :) valla saha orda buyrun yenin. şu an ligin en kötü oynayan ekibi fenerbahçe. bu halde de yenemezseniz onları zaten bırakın gidin. zaten yenerseniz ortada fener diye birşey kalmaz. yarış 3 takıma düşer.
parma bilir buraya yazdığım yorumlarda en çok ağladığım nokta varsa yoksa aurelio transferiydi, statüsü türk olan bu adamın ölüsü bile büyük tranferdir gözümde. bi de keşke tobias sağlam dönüp istikrar tutturabilseydi diye ağlamışımdır hep. olmadı olamadı bu iki dediğimde ve sonuçları ortada. elano tespitlerin oldukça yerinde. lüks bi oyuncuyu merkeze koymak üründül tabiriyle harakiri. elano sadece sağ kanatta oynar onu ancak bu şekilde idare ederiz ki brezilyada dunga böyle yapıyor. ama gio, keita gibi adamlar varken kim sağ kanada elanoyu alır ki.
bence kesin ve kesin caner ortasahada olmalılar fener maçında ve sadece üç lüks oyuncuyla oynamalı gs.
leo
sabri-güngör(servet)-neill-balta
gio-sarp-ayhan(barış)-caner
keita-arda
alın size fener maçını kazanacak 11 :)
http://plaseyihanrigibivuruyorum.blogspot.com/2010/03/bireysel-hata-trabzonspor-1-0.html
Nacizane maç analizim var burada. Ekstra söylemek istediğim Trabzonspor öyle dediğiniz gibi pek iyi oynamadı bana göre. Öndeyken forvet ile defans arasında çok acayip bir kopukluk vardı.
Neyse ben pek umutsuz değilim. Şampiyonluk konusunda da ümitsiz değilim.
@tardini
1 trabzonsporun şampiyonlar ligi şansı hakkında ne düşünüyorsun.
not: 2010 da 0 yenilgi.
gs ortasahasında colman olsa ne olurdu ?
Elinize sağlık, yine güzel bir yazı çıkarmışsınız bu keyifsiz akşamdan. Eklemek istediklerim ile katılmadıklarımı kısa kısa yazayım ben de.
Elano konusunda aynen katılıyorum. 8+3m eu maliyetli bir adam için tartışmasız olarak çok kötü. Daha hala nesini beğenip olumlu bir şeyler yazılıyor, onu da anlamıyorum. Sisteme uyup uymaması konusu ise bence tartışmaya değer değil, zira bu gamsız Brezilyalılar'dan Galatasaray'a hayır gelmiyor ki hiç. Taffarel hariç uzun vadede yarar sağlayan bir Brezilyalı olmadı sanırım. -o da bizden biriydi zaten bu gamsızlardan değildi- Elano, Dünya Kupası'nda olacak gözüken kadarıyla, sezon başı kampı falan da yalan olacak. O yüzden gelecek sezon planlarında olmaması daha hayırlı olur. Bundan sonra da şu Brezilya'dan uzak durursa Haldun Bey çok iyi olur.
İkincisi, Emre'nin kaptırdığı top, defansın hatası sonucu yenilen gol kategorisine sokulmuş. Bence, teknik direktör hatası sonucu yenen goldür bu. Hatta, golü de Rijkaard'a yazsalar olur bence, o derece. Eskişehir'de yenen ilk golü hatırlıyoruz hepimiz. Servet'in yallah bismillah deyip alıp topla yardırıp kaptırmalarını da. Son dönemin modası Lucas Neill'ın anlamsız riskli hareketlerini de. Ne zaman patlayacak diye onu beklerken Emre Güngör sahneye çıktı. Galatasay denince, eskiden Hakan Şükür, Hasan Şaş diyorlardı, şimdi topla çıkarken pres yerse zorlanır deniyor. Ne zaman bulunacak buna çözüm, kim bulacak, daha kaç gol yenecek böyle, ne yapıyorsunuz hafta içi antrenmanda Allah aşkına? Adamlar FM'ye bile koydu "limited defender" diye. Terry yapmıyor, Puyol yapmıyor, Ferdinand yapmıyor; bizde de topu ayağına alanı tutabilene aşk olsun. Oynamayın şu bölgede topla diyemiyorsa Rijkaard eğer, durum kötü, yok orada pas/çalım yapın diyorsa daha da kötü. Hiç bir şey beceremiyorsan vur gitsin. En kötü iki maçtan da berabere dönersin.
Rijkaard'a bir eksi puan da duran toplardan yazalım. Arif'le Hasan Şaş'ın topun gerisine geçip ne yapsak nasıl etsek te taraftarı komaya soksak diye kullandıkları topları özledim ben. Ne zaman diyecek Rijkaard şu topu ön direğe atmayın diye. Bu kadar verimsiz mi kullanılır kornerler frikikler? Golden falan vazgeçtik, kontradan yemesek bari diye maç mı izlenir ya?
Keita'nın solda ve ortada iken attığı golü, yaptığı asisti hatırlayan var mı ya da etkili olduğu maçı? -(Kasımpaşa maçındaki volesi hariç) Sabri-Keita ikilisi kadar etkili ve savunulması zor olan bir ikili var mı bu ligde? Keita'yı sağ kanat dışında denemeye ihtiyaç duyacağınız yetersiz performansları mı oldu son dönemde? Nedir peki bu maçta, Keita'nın pozisyonu? Madem, Keita başka pozisyonlarda da denenecek ise, neden Roberto Carlos ve İbrahim Üzülmez gibi karşında zorlanabileceği oyunculara karşı denenmezde bu maçta denenir? Galatasaray'ın her sorunu çözülmüştür de sıra Keita'ya mı gelmiştir? Katılır mısınız bilmem ama bence Keita'yı alışık olduğu pozisyonun dışında oynatmak büyük hatadır bence ve bir eksi puan daha demektir Rijkaard'a.
-devam
Katılmadığım iki nokta var. İlki, ikinciliğe razı olunması. Eğer ligi domine eden, sezon sonunda 80 puan barajını rahat aşan bir rakip olsaydı karşınızda kabul. Hatta duruma göre, 3.lük 4.lük bile olabilirdi. Ama, Trabzon'un olmadığı, Beşiktaş ve Fenerbahçe'nin döküldüğü, 1-0lar 2-1lerle kör topal gittiği bir ligde Bursaspor'un arkasında kalmaksa konu o zaman hayır. Hani, Lucescu dönemi gibi toplama kadronuz olsa yarısı kiralık yarısı bedelsiz gelmiş, o zaman belki. Bursaspor'dan bir adam söyler misiniz tartışmasız Galatasaray'da oynar bu adam banko diyebileceğiniz? Peki ya tam tersini düşünsek? Bu sezon bu kadro ile şampiyon olamamak büyük bir başarısızlıktır.
İkincisi, bence şampiyonluk konusunda kaybedilen avantajdan söz edilebilir ancak bitmiş gitmiş bir şey yoktur. Şampiyon olacak takım sezonu muhtemelen 5 ya da 6 yenilgi ile bitirecek, dolayısıyla 75 puanı bile bulamayacak. Bursaspor ve Fenerbahçe maçlarını kazanırsa G.Saray bence şampiyon olur. Son hafta Bursa-Beşiktaş maçı olduğunu da dikkate almak gerekir. Bursaspor, henüz bir şanssızlık yaşamadı, tam aksine havadan 3 puan bile aldı. Bundan sonra işlerin aynı şekilde gideceğini düşünmüyorum. Buralara gelen G.Birliği, G.Antep, Sivas hep buralarda takıldı, Bursa'nın da sonu farklı olmaz bence.
colman 61 orta sahadaki Türk dörtlüyü düşününce elbet şu ankinden iyi olurdu.. Trabzon'un CL şansı içinse benim bir şey dememe gerek yok, puan durumuna bakmak yeterli.. Bir takım 7 puan, iki takım 6 puan önünde.. Büyük bir mucize olmazsa imkanı yok..
kewell19 şampiyonluk şansı tamamen bitti demedim zaten ama çok zayıflamıştır.. Hiçbir deplasmanı net geçemeyen bir takımın içeride de Bursa ve Fenerbahçe maçları duruyorken fark da 5 puana yükselirse o şansın yüksekliğinden bahsedilemez.. Ama 4 sene öncesini yaşamış insanlarız, can çıkmadan umut çıkmıyor tabii..
@parma maniac
fenerbahçe maçını berabere bitersek yada yenilirse şampiyonluk kesinlikle gider mi ?
@kewell19
Rijkaard'ın Eskişehir maçı sonrası açıklaması;
"Maçın başında çok basit top kayıpları yaptık. Baktığımız zaman ilk golü, sadece bizim hatamızdan dolayı buldular. Futbolcularımı bu konuda ciddi şekilde uyarmıştım. Tehlikeli bölgede basit top kayıpları yapmamamız gerekiyor."
Bunun üzerine hala defans oyuncusunun riskli hareketler yapmasını Rijkaard'a bağlamak yanlış olur.
Gayin-Sin'le birlikte takip ettiğim tek blog. Yine yazdıklarının büyük çoğunluğuna katılıyorum. Tebrikler.
Bense şunlar yazdım;
Bu sabah kalktım ki, dudağımda uçuk çıkmış. Dün maçı sinir, stres içinde izlediğimi söylememe gerek yok sanırım.
Bir pazar keyfimiz vardı, onu da aldı götürdü Galatasaray. Yerine uçuklu, baş ağrılı, sancılı pazarlar bıraktı.
Trabzon deplasmanı, eski zor deplasman değil. Trabzonspor anadolu takımlarıyla yenişemeyen, istediğimiz gibi açık oynayan sıradan bir takım. Seyirci baskısı yok. Zemin güzel. Daha ne gibi koşullar oluşması lazım Galatasaray’ın futbol oynaması için ?
Pas, futbolu, pas futbolu, pas futbolu, pas futbolu… Sene başından beri bizler bu tamlamayı kullandıkça, takım bu futboldan uzaklaşır oldu. Yazık ki, artık sadece Jo’ya şişirerek atağa çıkabiliyoruz. Öncesinde yalandan ısınma pasları, sonra ya Neill, ya Caner, ya Sabri, ya Emre, ya Leo ile topu bir güzel ileri dikiyoruz! Çoğu Galatasaray’lı tarafından kaos futbolu diye adlandırılan dönemlerde bile Galatasaray orta alanda paslaşabiliyordu. Terim’li dönemde, Luce’li dönemde, Skibbe’li dönemde orta sahada (2. ve 3. bölgede) gayet güzel paslaşıyordu takım. Ne oldu bu takıma? Biz “pas” dedikçe, “total” dedikçe, “Rijkaard” dedikçe, ilkel futbola yelken açtık!
SamiYen’de bireysel ayaklar ön plana çıkar, kazanırız. Deplasman fobisiyle bireysel ayaklar susar, yeniliriz. Bu mudur koskoca Galatasaray!
Adnan Polat’a yazık değil mi… Haldun Üstünel’e yazık değil mi… Bizlere yazık değil mi…
Elano. Geldiğinden beri ne yaptın güzel kardeşim? Çoğu kez ‘vasatı aşamadı’ diyordum ama artık vasatın da altında. Yok. Herkesin yüzünü görüyoruz, 15 dakika Elano yok. Toplu alanda yok, topsuz alanda yok… Umudum Dünya Kupasında kendini göstermesi. Zarar etmeden yollanmalı. Kesin ve net. Lincoln’ün ölüsü bu takıma fayda sağladı. Elano’nun dirisinden birşey göremedik, şampiyonlukta gitti böylece…
Sarp. İlk geldiğinde “Çok düz, Galatasaray orta sahasında oynar mı?” diye sormuştum. Topla zaten yetenekleri sınırlı. Peki topsuz alanda ne yapar bu adam! Bir pozisyonda Caner sanırım baskı yedi, pas verecek birini arıyor, Sarp Beyefendi boşa kaçıp arkadaşına seçenek yaratacağına eliyle kaleciyi işaret ediyor! Ulan sen polis memurumusun millete el, kolla topu nereye atacaklarını gösteriyorsun! Boşa kaçsana bilader! Sana, o durumda boşa kaçıp, top isteyesin diye bu forma veriliyor, polis memuru olsaydın mavi üniforma verirdik!
Rijkaard, Ayhan-Topal ikilisini deniyor, rezillik… Barış-Sarp ikilisini deniyor, kepazelik. Üzüm üzüme baka baka karardı sanırım. Hepsi Ayhan Abi’lerine baka baka “odun” oldular. 4′ünü topla 1 adam etmez. Bu 4 ismi yererken, “Keşke hepsi Elano gibi olsa” deyip, Elano’yu kayırıyorduk. İsmine bakıp, aldanıyorduk. Bu 4′lünün yanına Elano’yu da ekleyip, fizana kalkan ilk uçağa bindirmek lazım. Bize adam gibi orta sahalar lazım! Yoksa seneye de halimiz, bu ve önceki seneden farklı olmaz. Yine Europa League’de gruptan çıktıktan sonra ortalama bir takıma tokatlanırız. Lig’de de bahar aylarına kadar bir şekilde gelir, sonra 2., 3. veya 4. oluruz.
Haldun şimdiden oyunu çift yönlü oynayabilen, siyahi adamlar baksın. Yabancı kısıtından dolayı bunlardan biri Hamit olabilir.
Jo ve Gio’ya teşekkür ediyorum. Sahadaki 10 yıllık Galatasaray’lılardan daha iyi bir görüntü çizdiler. Baros’un yanına, yedeğine forvet arayıp maceraya girmeye gerek yok, Jo Galatasaray’a yeterlidir hatta bu ilkel futbolumuza fazladır. (Gio’nun dün yaptığı 40 metre top sürüp kaleyi bombalamak hareketini Elano bilmem kaç maçta 1 kere yaptı mı? Hay Allah’ım çıldıracağım…)
Haftaya büyük ihtimalle kazanırız. Ama artık o maçın sonucuna kalmadı bu iş. Jo’ya şişirmeli orta sahasız futbol ve oluşan son puan durumuna bakınca, şampiyonluk yakınlarda değil.
Ben bu Elano konusuna bu kadar takılınmamalı diyorum. Bu futbolcu alındığında (Tardini okumuyordum o zaman, seni tenzih ediyorum :)) tüm blog camiası ortalığı gümletmişti. Müthiş bir futbolcu, harika transfer falan diye... Şimdi bir yoketme yarışı başladı. Spor basınından farkı kalmayacak bu gidişle blog basınının... Tamam maliyetli oyuncu olabilir ama Brezilya milli takımında oynayan bir futbolcuda ısrar eden Rijkaard mı eleştirilmeli? Oynatılmasaydı da neden oynamıyor diye konuşulacaktı, kim reddedebilir bu iddiamı?
Emre Güngör'e yüklenilmesi çok anlamlı değil. Elinizde bir iyi stoper ver, ve 4 adet patlamaya hazır bomba var yanına koyabileceğiniz. Herhangi birisi herhangi bir maçı mahvedebilir. Emre bunların arasında geriden top çıkarma ve maç süküneti konusunda diğerlerinden bir tık ileride.
Ben dün akşam en çok Caner ve Barış'a küfrettim. İkisi de o eleştirdiğimiz brezilyalı istikrarsızlığının 7 katını gösteriyor. Maçın son kornerinde Caner tüm takım arkadaşları penaltı noktasındayken ön direğe 4 trabzonluya top gönderiyor. Boş kaleye atılamayan goller, defanstan çıkarken inanılmaz top kayıpları vs...
Genel olarak becerikli forvetlerimiz becerikli Trabzon defansına takıldı. Beceriksiz Trabzon forvetleri de daha beceriksiz GS savunmasıyla karşılaştı. İşte bu yüzden orta saha belirleyici oldu. Trabzon deplasmanında tonla gol kaçırıldı ve üç puan bırakıldı, bu çok normal aslında.
Ben Bursa'nın bu kadar efsanevi bir şekilde gideceğini düşünmüyorum. Puan kaybedeceklerine eminim. Daha biz de kaybedeceğiz ama bu yıl şampiyonluk barajı 70'lere düşerse şaşırmayacağım.
İkinciliğe razı olma durumu da yok ama minimum ikinci olmak gerekiyor. Level atlamamız şart bu yıl. Üç yıldır ciddi bir düşüş yaşıyoruz ve artık şampiyonlar ligine ihtiyaç duyuyor bu takım.
Olası bir ikincilikte en önemli rakibimiz kim ne derse desin halen Fenerbahçe. Bu maçın yarattığı en büyük problem derbiyi kazanmak zorunda kalmamız oldu. 5 puan farkla derbiye girseydik stresimiz daha az olacaktı. Oysa şimde derbi stresine bir de bu stres eklendi. Olası bir fener galibiyeti onları tekrar gaza getirecektir.
Bir de ben çözemiyorum. Hadi Galatasaray'ın ciddi bir psikolojik dezavantajı var derbilerde. Peki Neill, Leo, Elano, Keita, Jo, Gio... Bunların neden psikolojileri bozuluyor? Neyse bu gelecek haftanın konusu...
tivibu bu sorudan yok sonucunu çıkartmak için bana sormana gerek var mı? :)
samiyen'deki atletico madrid macında elano yokken pas yüzdesinin ne kadar düştüğünün farkında değilsin heralde.elano konusunda katılmasam da yazı için teşekkürler.ben hakan balta sakat olmadığı sürece canerin oynamasına anlam veremiyorum,eğer ihtiyaç varsa da sol önde oynasın adam bek oynarken huzurlu değil herşeyden önce.burada sorgulanması gereken brezilya milli takımının tüm duran toplarını kullanan elanoya sahip takımın korner ve frikiklerini canerin kullanmasıdır.musa çağıran ise iyi bir transfer olduğunu gösterecektir,bizim yapmamız gereken yerli ya da yabancı 4-3-3 ün sağ iç pozisyonu için bir transfer,box to box mı olur artık nasıl olursa.barışın ve ayhanın oynadıkları zaman olumlu katkı yaptıgını söyleyemedigimiz icin elanoya laf etmek gercekten haksızlık,bonservisini tartısmaksa komik,tabatadan bahsetmiyoruz burada.
uzun bir elano savunması oldu belki bu ama elano klasik bir brezilyalı degil;işin şov kısmına çok karışmıyor,10 numara da değil,lincoln hiç değil.lincoln üzerinden verdiginiz örnekler 4-2-3-1 e dayalıdır,o 2 oyuncuyu mustafa sarp-mehmet topal şeklinde izleme imkanımız oldu bu sene,bana pek ideal görünmedi açıkçası.elano'nun yanında koşan ve daha da önemlisi topla az oynayan bir arda turan kullanılabilir takım savunması konusunda ilerleme kaydedilirse,ama buna rijkaard cesaret eder mi bilmiyorum.yazı için teşekkürler tekrar,Özhan Canaydın'ın sağlık durumu ciddiyetini koruyor ben bu yorumu yazarken,umarım bir an önce sağlığına kavuşur kendisi.
silent lucidity ben Elano'nun yokluğunda ne olduğuyla değil, varlığında neler olduğundan bahsediyorum.. Elano oynamasın, yerine diğer Türklerden biri oynasın gibi bir düşüncem olmadığı için yorumunun girişi geçersiz.. Oyuncunun bonservisi ortada bir performans yoksa her zaman tartışılır.. Elano tabelayı değiştirmemiş geldiğinden beri, gol atmıyor, yaptığı asistler diğer Türklerden çok farklı değil.. Göbeği düzeltsin diye transfer edilmiş, sisteme hizmet eden bir tarafı da yok.. Galatasaray merkezindeki bütün sorunları diğer Türklere yüklemek bir oyuncuya 11 milyon euro verilen ortamda tamamen hedef saptırmadan ibarettir.. Elano'nun vasat performansını ama yanındakiler o kadar berbat ki şeklinde savunmaya çalışmaksa futbola ihanettir bana kalırsa..
Lincoln'ün arkasındaki iki oyuncuyla bu seneki Topal-Sarp birlikteliğini bir tutmamak gerekir çünkü iki sistem farklıdır.. Elano Lincoln'den çok farklı diyen bir oyuncu yorumu da Elano City'de 4-4-1-1 supporter'ında çılgın atıp her maç skora katkı yaparken anlamsızdır.. Elano'yu Galatasaray'daki gibi düz bir oyuncu sananlar City'deki ve hatta Shakhtar'daki Elano'yu fazla izlememiştir bence.. City'deki Elano'nun geçen seneki Lincoln'den fayda olarak belki fazlası yoktur ama oyunculuk yönünden çok fazlası vardır.. Böyle bir adamdan gelen bu performans da artık eleştiri konusu olmalıdır..
açık açık harika yazmışsın zevkle okudum.
lincoln > elano
olay çok net.
rijkaard artık farklı bir şeyler denemek zorunda. eğer bunu yapmayıp inatla 4-3-3 oynamaya devam ederse ligi 4. sırada bitiririz.
sarp- topal-ayhan-barış 4'lüsünden en fazla bir kişinin oynayabileceği bir sistem kurması gerek. bunlardan ikisi aynı anda oynamamalı.
benim düşüncem arda ve keita sol/sağ ileride baros ve jo, ortada elano ve topaldan oluşan bir kadro.
emre güngör ile oynamaya devam etmeli.
rijkaard artık skor alacak takımları ve stratejileri düşünmek zorunda. bursa maç kaybedecektir. bundan kimsenin şüphesi olmasın. en kötü içeride gs maçı var.
seneye ancak 2 iç orta saha alındığında kafasındaki sistemi oynatabilir
oyunun en kritik yeri olan orta göbekte sarp ve barış oynuyor. şaka gibi. geçen hafta ankaragücü top göstermedi bize, çoğu yorumcu "ilk golü galatasaray attı diye böyle oldu" dedi. iddia ediyorum sarp ve barış'tan oluşan bir orta göbek süper ligdeki en zayıf en beceriksiz orta ikilidir. elano'ya da kızamıyorum, maçın başında öldürücü iki arapası yapıyor adam ama gerisi gelmiyor yanında bu kadar yeteneksiz iki oyuncunun bulunduğu elano haliyle oyundan düşüyor. o pek de sevmediğimz ayhan'da ve ne kadar formsuz da olsa topal'da ısrar etmek lazım gibi geliyor en azından sezon bitene kadar. yoksa bir kazanıp bir kaybedeceğiz. bu açık. hafta sonu derbide fenerli oyuncular sakin olabilirlerse bizim orta saha yine perişan olur gibi geliyor. umarım keita falan yine insanüstü coşar da üzücü bir skorla karşılaşmayız.
abi tamam da senin fikrini sorayım dedik. hata mı ettik.
bir de konu dışında çok merak ettim. sen de ekşi yazarısın. şu an ekşi de dönen ronaldo messi tartışmaları için ne diyorsun? çok saçmalamıyorlar mı ?
Haklısın saçmalıyorlar..
Abi maç öncesi bir 28 Mart Preview yapsan ne güzel olur. Teşekkürler.
yazın ne yazacaksın çok merak ediyorum. gs maçından gs maçına post. arada 2 dünya kupası maçı yazarsın sonra 2 ay kapatırsın. ben blogçuyum diye gezersin.
Adsız yazacağım en geç yarın bir şeyler, ben teşekkür ederim..
Diğer adsız, blogçuluk üstün bir statüsel kurum mu? Bu statü içine girince bana yükümlülükler mi geliyor, zorunlu mu oluyorum bazı şeylere? İnsanların neler yaşadığını, nasıl dönemlerden geçtiğini bilmeden sallamak güzel tabii buralardan da hayat öyle değil.. Sen beni sayma blogçu, başka blogçulara doğru yol al..
Sevgiler..
yarın ki maç için bir skor tahmini alalım o zaman prewievde olur mu ? basit bir tahmin mesela gs 1 fb 2 gibi.
Yorum Gönder