28 Mar 2010

,

Galatasaray 0-1 Fenerbahçe


Dün gece sabaha karşı yazdığım preview'ı kafamda buruşturup beynimin çöp kutusuna gönderdiğimde dakikalar sadece 10'u gösteriyordu.. Çok uzun zamandır bu kadar kötü kurgulanmış, bu kadar kötü yönetilmiş ve toplamda bu kadar kötü hazırlanılmış bir maç, bir Fenerbahçe derbisi izlememiştim.. Rijkaard ilk çok büyük eksisini almıştır, maç da oyunculara zerre paye çıkarmadan belki de ilk defa açık bir şekilde teknik kadronun hataları nedeniyle bu hale gelmiştir benim düşünceme göre.. Toplamda maç tarifsiz bir hayal kırıklığı..

Öncelikle Frank Rijkaard'ın maça Elano'yu sola atıp Keita'yı forvete Jo'nun yanına çeken bir 4-4-2'yle başlayacağı haberleri basına bu sabah düştü ve duyduğumda hiçbir anlam veremedim.. Sezon başından itibaren maçların belirli bölümleri dışında denenmemiş bir sistemi sezonun en kritik maçına solda çok az oynamış bir Elano, forvet partnerliğini çok az yapmış bir Keita ve orta sahanın bütün mesuliyetini Sarp ve Topal'a veren bir yapıyla neden çıktı Rijkaard, ne maç öncesinde, ne de şimdi mantıklı bir cevap veremediğim bir konu.. Preview'da merkezdeki sorunlar nedeniyle 2 tane ön liberoyu ileri hattan biraz ayırıp 4-4-1-1 gibi bir sistemde hücumcuların arkasını süpürme amaçlı kullanmanın daha iyi olacağını düşünüyordum.. Bu bakımdan 4-4-2 ve Sarp-Topal rolleri buna uygundu.. Merkezde olmayan Elano'yu sola çekmesi de bir yere kadar kabullenilebilir, sadece sağda oynayabilen iki oyuncu Gio ve Keita'dan birinin sağa atılmasında da çok problem yok.. Ama yine de çok büyük ve gereksiz bir kumar sezonun final maçlarından biri için.. Şimdi sene başından beri bütün Galatasaray maçlarında deneyimlediğimiz argümanları sırasıyla bu maç özelinde 90 dakikalık akış boyunca hatırlamaya çalışalım.. Topal ve Sarp'ın beraber sahaya çıkarılmasındaki ana etkenin takımın sistemini 4-3-3'ten çıkarma olduğunu düşünüyorum.. Zira sene boyunca tutmayan merkezde tutmama nedenlerini veren oyuncu yapısı bozukluğuna dair veriler var elimizde.. Bunlardan biri sistem 4-3-3 ise Topal ve Sarp'ın aynı anda sahada olmaması gerektiği.. Takım 3 bütünleşik merkez oyuncuyla oynadığı zaman Sarp ve Topal arkada birbirlerinin alternatifi, sağ içte Ayhan ve Barış yine birbirlerini yedekleyen oyuncular ve sol içte Elano planlama hatası yüzünden hem alternatifsiz, hem de yanlış seçim.. Topal ve Sarp'ın beraber oynadığı 4-3-3'le bu sene Galatasaray birkaç maç geçirdi ama her seferinde Rijkaard Barış Özbek'e döndü.. 4-4-2'yle başlanan maçta Fenerbahçe'nin de gayet açık başlayan oyunu sonrasında ilk dakikadaki şok pozisyona rağmen çok çabuk bir Fenerbahçe hakimiyeti görüldü.. Yanlış sistemle oyuna başlamanın karşılığı sadece tutmayan oyun değil, böyle derbilerde çok önemli olan ilk baskıdan da takımı mahrum bırakmasıdır ki Galatasaray için üzücü olan tarafı buydu 4-4-2'nin.. Mustafa Sarp ve Mehmet Topal ileri dörtlüden tamamen uzaklaştı, Elano içe kaçarak desteklemeye çalıştı fakat merkezdeyken bile bu konuda takıma çok şey katmayan biri olarak fazla yeterli olmadı ve ilk 10-15 dakikada takım sahaya hiçbir şey koyamadı..

15 civarı Rijkaard gayet normal bir şekilde sistemin tutmadığını gördü ve takımı normal dizilişine çevirdi.. Topal arkada kaldı, Sarp sağ içe çıktı bu dakikadan sonra Topal'la Sarp'ın 4-3-3'te neden olmadığı üzerinden dezavantajlar yaşamaya başladı takım.. Maça kötü başlangıç sonrasında Fenerbahçe'ye güven verildi ve takım oyunun kontrolünü ele almakta güçlük çekti.. İlk 20 dakika sonrasında oyunun dengeli gittiğini söylemek mümkün ama ilk yarı boyunca çok daha bilinçli oynayan takım Fenerbahçe'ydi.. Rijkaard Topal ve Sarp'ı 4-4-2 için kurgulamıştı ve Topal/Sarp - Barış/Ayhan ve Elano'yla bile işlemeyen 4-3-3'e Topal-Sarp-Elano mecburiyeti gelince zaten sene boyunca devam eden bozuk 4-3-3 merkezi bu maç özelinde daha bozuk bir şekilde oyunu devam ettirdi.. İlk yarıda bir Barış - Sarp değişikliği gelebilirdi ama belki hakkını erken kullanmak istemedi Rijkaard, belki kafasında başka bir şey vardı.. Fenerbahçe bu dönemde Selçuk - Topuz merkezine kenardan destek veren Özer ve supporter'dan geriye gelen Alex'le birlikte Galatasaray'ın üçlüsüne bariz bir üstünlük kurdu ve boştayken alınan topların hepsinde Güiza'yı arkaya kaçırmaya çalıştı.. İlk 45 dakikada Fenerbahçe'nin bütün kurgusu bunun üzerineydi ve bu işi kötü yaptıklarını söylemek zor.. Güiza'nın yanlış bayrakla kesilen bir pozisyonunda bunu gole çevirmek için şans da yakaladılar ama olmadı.. İlk 45 dakikada Giovani'nin sağdan iki defa kopması dışında ortaya konan hiçbir şey olmadı.. 15 civarı Keita sağa geçti ve Gio sola doğru yöneldi.. Fenerbahçe devamlı arkaya doğru oynamaya çalışırken Galatasaray'ın şok tutmayan sistemi sonrasında oyuna entegre olmakta zorlanan oyuncularıyla ne yaptığını anlamak ise fazla mümkün olmadı.. Sarp ve Topal yine pas yetersizlikleriyle oyunu bir türlü kenarlara yayamadılar, Elano ise ortaya geçtikten sonra yaratıcılık adına yine ortaya fazla şey koyamadı.. Tamamen bireysel yeteneğe dayalı kanat deliciliği dışında bir şey üretemeyen Galatasaray devreye kuşkulu gitti, inanılmaz kötü başlangıç sonrasında bu kuşkular ve endişeler 20. dakika civarında tribünde de hissedilmeye başlamıştı bence..

Devrede ne konuşulduğunu bilmek imkansız.. İkinci yarıya başlangıçta da zaten kısa dönemde ne farklılıklar yapıldığını anlamak oyun üzerinden mümkün değildi.. Beklenen baskı ikinci devrede de gelmedi ve Rijkaard riski 10 dakika içinde Topal'ın yerine Arda'yı alarak yaptı.. Şimdi Topal - Sarp 4-3-3'te nasıl beraber olmuyorsa yine deneyimlediğimiz bir başka olmayana geliyoruz.. Elano City'den transfer olduğu gün beklenti Arda'yla beraber ortada oynamasıydı ama buna hiçbir zaman katılmadığımı en başta belirttim.. Ki Rijkaard da farklı düşünmediğini sezon boyunca seçimleriyle gösterdi.. Sadece ikinci devrenin başında 2 maçta Galatasaray böyle oynadı ve net bir şekilde sahaya yansıyan bozukluklar Rijkaard'ı bundan da döndürdü.. Bu yapısal bozukluğa neden olan oyuncu birliktelikleri maçların başında olmasa da oyun içinde hamle değişiklikleri esasına dayanarak alınabilecek risklerdir.. Rijkaard'ın yaptığı da budur.. Hiçbir Fenerbahçe maçına Arda-Elano-Sarp merkeziyle başlamaz Hollandalı, başlayamaz.. Ama bazı maçlarda çaresizlikle buna dönebilir.. Bugün yaptığı oydu fakat bence hem erkendi, hem de ilk yarıdaki merkezle bile Fenerbahçe'nin oldukça eksik orta sahasına üstünlük kuramayan takımı kötüye götüreceğini düşünmek çok zor değildi.. Nitekim bu değişiklik ve alınan risk toplu oyunu değiştirmediği gibi iyice defansif rol üstlenen Elano'nun defolarını tamamen ortaya çıkardı ve Fenerbahçe daha rahat top kazanmaya başladı.. Değişiklikten hemen sonra Gio'nun yakaladığı pozisyon maçın kader anı, Galatasaray bir Fenerbahçe maçında daha net bir fırsatı değerlendiremedi.. Sami Yen'de çıkaramadığı tulum ve Kadıköy'deki mahkumiyetin nedenlerinden biri de bu önemli pozisyonların gole çevrilme yüzdeleridir zaten ve Galatasaray bu konuda rakibine göre çok geridedir.. Ondan sonra Fenerbahçe'nin en riskli bölgesinin iyice rahatlaması geldi ve merkezden gelinen bir pozisyonda Galatasaray maçlarının değişilmez yıldızı Selçuk Şahin yağışlı havada şansını denedi, Leo Franco hatasını yaptı ve Fenerbahçe öne geçti..

Baros - Jo değişikliği yerindeydi ama golün hemen öncesinde gerçekleştiği için şanssız bir hamle oldu.. Gol 1 dakika önce olsa çıkan oyuncu Jo yerine başkası olabilirdi.. Fakat golden sonra iyice geriye yaslanan Fenerbahçe'ye karşı Baros da fazla bir şey yapamadı.. 70'ten sonrasını açıklamak için büyük kelime topluluklarına gerek yok.. Galatasaray moral yönünden tamamen bitti ve maç boyunca bilinçli, sakin oynayan Fenerbahçe iyice rahatladı.. Arda'nın kenarda ısınırken ilk görüntülerinde bazı hareketlerde çektiği acı çok net belli oluyordu ve fizyoterapist bundan mutlaka haberdardı.. Ben Arda'nın yüz ifadesini gördüğümde kesinlikle oyuna girmeyeceğini düşünmüştüm ama çaresizlik teknik ekibe bu riski de aldırdı.. Maçtan sonra Rijkaard sanıyorum yapmamam gereken bir değişiklikti demiş ama kenarda oyunu çevirebilecek başka bir oyuncu olmadığı için bir şey demek zor.. Arda'nin girişinden çok çıkan oyuncunun yanlışlığı beraberliğin mağlubiyete dönmesinde yan etkenlerden biriydi bence.. Giovani, Arda'nın girişinden sonra tamamen pasifize oldu, Keita'nın asi ruhu ve dayanıklı yapısı el verdiği sürece bir şeyler yapmaya çalıştı.. 90 civarı çıkardığı muhteşem voleyi inanılmaz çıkaran Volkan da maçın kaderini çizen oyunculardan biri oldu..

Bu sene deneyimlediğimiz başka bir konuya ve Elano'ya tekrar gelelim.. Rakip merkez kendi takımının 4. hatta 5. alternatif çiftlerinden biriyken yanındaki iki oyuncuyla birlikte hakimiyet kuramayan ve merkez liderliği yönünden sahaya hiçbir yaratıcılık getiremeyen Elano, yönetim ve teknik kadro oturup beraber ağlamalılar.. Elano'yu devre dışı bıraktığın anda bile ne olursa olsun, böyle bir Fenerbahçe orta sahasına karşı 10 dakikalık bir üstünlük kuramayan Galatasaray içleri umuyorum dünün seçim galibi Adnan Polat'a populist transfer yapmama ve teknik kadroyla birlikte yanlışların nerde olduğunu tespit etme yönünden bir uyarı olmuştur.. Elano Blumer konusunda eleştiri yaparken Brezilyalı'nın oyunculuk yetenekleri işin tamamen dışındadır ama taraftarın gözündeki bu net "Elano, Lincoln tarzı topçu değildir." yanlışının değişmesi gerektiğini düşünüyorum.. Daha önce de dediğim gibi ne Shakhtar'da, ne City'de, ne de Brezilya milli takımında bu kadar defansif yük verilmedi Elano'ya ve Premier League'den ayrılışının temelinde de aslında tamamen hücuma yönelik bir oyuncu olarak merkezde bu rollerde oynayamaması yatar.. Frank Rijkaard bunun illa ki farkındadır ama sistemi 4-3-3 olacaksa elde daha iyisi olmadığı için bir mecburiyet içinde.. Sene başında transfer edilirken düşünce neydi bunu bilmiyorum.. Fakat Adnan Polat'ın seçimden önceki konuşmalarında dillendirdiği gibi Elano'dan Galatasaray beklediği verimin yarısını alamamıştır ve yapı bu olduğu sürece de alacağına inanmıyorum.. Başkanın bu açıklamayı yaparken de mutlaka teknik kadroyla görüş alışverişi yaptığını düşünüyorum.. Diğer oyuncular kötü olduğu gibi Galatasaray merkezi en pahalı transferinin kötü oyunu nedeniyle de şu anda bu durumun içindedir ve Rijkaard belki de bunları öngöremeyerek plan hataları da yaptığını kabul ediyordur şu anda.. Her şey kabul edilebilir ama bu kadar eksik ve arızalı gelen rakip merkeze üstünlük kuramayan ve fark yaratamayan oyuncular konusunda geliştirilebilecek savunmalar bitti.. Galatasaray'ın bir senesi, belki CL biletinin kaçmasıyla iki senesi maalesef yapılan planlama hataları nedeniyle heba olma tehlikesiyle karşı karşıya geldi.. Rijkaard özelinde bu maçta yapılan hatalardan çok sezon genelinde yaşadığım hayal kırıklığı bu konu üzerinden daha çok ortaya çıkıyor fakat farklı lig yapıları ve bazı şeylerin yaşayarak öğrenilmesiyle açıklayıp bu güzel adama daha çeyreğini harcamadığı kredesinden biraz daha keserek destek vermeye devam edeceğiz..

Son olarak Rijkaard üzerinden taraftara gelelim.. Hollandalı geldiği günden beri taraftarını övüyor ve yanlarında olduğu için mutlu olduğunu dile getiriyor.. Leo Franco'nun hatasıyla ortaya çıkan profil sonrasında bir gerçekle daha bugün tanışmış olabilir Frank.. Türk seyircilerinin oyuna bakışı işte tam da bu şekildedir ve bir sonraki ıslığı kendisinin yememesi için fazla da sebep yoktur.. Maçın bitimine 25 dakika kala oyuncu ıslıklamaya başlayıp takımı bozmanın mantıksızlığını geçiyorum, uzaktan vuran oyuncusunu yuhlayıp, uzaktan yiyen kalecisini ıslıklayarak müthiş bir performans çiftini bugün göstermiştir Ali Sami Yen.. Yağış nedeniyle rakip denemesini yapmış ve zeminden hız alan topa kaleci hatayı yapmıştır, Franco suçludur.. Ama bunun karşılığı maçın bitimine 25 dakika varken oyuncu ıslıklayarak takım öldürme değildir.. Michael Skibbe'yi daha ilk resmi maçında ıslıklayan taraftar profilinin 2 sene içinde pek değişmediğini üzülerek gördük.. Frank Rijkaard kuşkusuz çok büyük bir hocadır ve ne kadar hata gelirse gelsin bu takımın başında uzun yıllar kalmalıdır fakat takımın taraftar profili böyleyken bu ne kadar mümkün olacak, yönetim teknik adamını ve oyuncularını ne kadar koruyabilecek bu da çok bilinmeyenli bir denklem olarak önümüzde durmaktadır..

Sonuç: Galatasaray 4. sıraya geriledi ve rakipleri büyük hatalar yapmadığı sürece şampiyonlar ligi bileti için bile oldukça dezavantajlı durumda.. Maçın genelinde belki iki takım da çok pozisyon bulamadı ve bu konuda denge vardı fakat 90 dakika boyunca daha bilinçli oynayan ve maçın her anında belli bir plan eşliğinde hareket ettiği görülen Fenerbahçe maçın bir galibi olması gerekiyorsa bunu hak eden taraftı.. Kadıköy deplasmanında copy paste edilecek bir performansı bugün takımca sergilediler.. Kendi maçlarında ve bu maça çıkarken yaptıkları incelik ışığında rakibi tebrik ediyor ve önümüzdeki maçlara bakıyoruz.. Rijkaard için sezon bitiminden sonra yapılacak çok büyük ve önemli işler duruyor.. Bundan sonra takipçisi olacağımız konu budur.. Umuyorum gerekli tedbirler lig bitiminde yönetim ve teknik kadro tarafından alınır..

59 YORUM:

Kcan dedi ki...

"Bundan sonra takipçisi olacağımız konu budur.. Umuyorum gerekli tedbirler lig bitiminde yönetim ve teknik kadro tarafından alınır.."


yazık oldu. Olan da oldu. Bundan sonra sorun şu ki, sırf lise düşmanlığı için Polat ve baş adamı Sezgin yine körü körüne desteklenecek mi, yoksa artık objektif şekilde mi irdelenecek bu yönetim? 2 sezon, 0 kupa, milyon eurolar gitti boşa.. Umarım düzlüğe çıkarız, Polat sağolsun FENERBAHÇE'den farkımız kalmadı. Davranış olarak da, başarı olarak da.

Polat'a düşen, Sezgin ve ekibini sezon sonu temizlemektir. Aksi halde seneye de 4. olur havamızı alırız. 2 sezonda bir takım ilk 3 e giremezse yönetimin bence topluca istifası şarttır.

Tüm Galatasaraylı dostlara geçmiş olsun, olan oldu, gün hasarı kontrol etme günüdür.

cüneyt dedi ki...

bir de nicedir sormak istediğim bir soru.

apaç nerede ?

cüneyt dedi ki...

maç fenerbahçenin hakkıydı. aslında fenerbahçe 9 kişiyle oynadı. alex ve özer hemen hiçbirşey yapmadılar. selçuk gibi bir futbol düşmanı maçın yıldızı oluyorsa gs liler transfer politikalarını ve sezon planlamalarını bir daha düşünsünler.
arıca şu an 1. favori beşiktaş 2.si de bursadır. gs 4. olur çünkü fenerin 3 puanı var.

xisco dedi ki...

mac yazisi olarak futbol blogları tarihinin doruk noktasi.

Kcan dedi ki...

"""GALATASARAY SPOR KULÜBÜ ÜYELERİ MAIL LIST'TEN ALINTIDIR"""

Eğer bu takım ligi, farzedelim ki 4. bitirse,(şu an olduğu gibi).

2 sezon 0 kupa. Ortalama lig bitirme konumu 4.5, yani ilk 3 e girememiş bir takım var karşımızda 2 sene boyunca. Galatasaray hızla başaltı takımı olma yolunda ilerliyor. Sadece şu veriler bile bu yönetimin Galatasaray'ımızı ne lanet bir döneme soktuğunu gösteriyor. Demek ki içimizde gizli Fenerbahçe özentiliği varmış, yıldız oyuncuya ve federasyona çekilden 2-3 hakem ayarına tav oldu herkes. Belki de oy verenlerin hakettikleri de bu, herkese yeni yönetim süreci hayırlı olsun. Demek ki eldeki en iyi kadro Adnan Sezgin ve Emir Sarıgül gibi isimlerden oluşuyormuş. Adımızı da Galatasarayspor yapalım da Kayserispor Bursaspor gibi rakiplerimizle derbi tadında maçlar oynayalım bundan böyle. Stadımızının adını da İstanbul'un düşmandan kurtuluş günü yaparsak tam Anadolu ekibi tadını yakalarız. Sayın Polat ve ekibine bu büyük ilk 5 başarısı ve 129 milyon $ BORÇ için teşekkürü br BORÇ bilirim.

K. Can İPEK üye no: 14567

Parma Maniac dedi ki...

Kcan bu yaptığının fırsatçılık dışında bir açıklaması görünmüyor buradan açık söyleyeyim..

Bu arada yorum almada ve yayınlamada bir sıkıntı var blogda, gönderdiklerinizi yorum bölümünde göremiyorsanız bir daha gönderin..

90 + 3 dedi ki...

Katıldığım, katılmadığım, ekleyeceğim bir çok nokta var, ama sadece tek bir şey sormak isterim bunların yerine. Rijkaard'ın Galatasaray'ı gerçek bir "challenge" -malesef bu kadar iyi ifade eden bir Türkçe kelime bulamadım.- olarak gördüğünü düşünüyor musun? İşi hafife almasından mıdır bu berbat performansı, yoksa biz mi çok abarttık Rijkaard'ı?

Kcan dedi ki...

Peki yazıda ne yalan var Emre? ne başarımız var, bana söyler misin. Alınan oyuncular ne kazandırdı? ELde ve var? ben söyleyeyim : KOCA BİR 0. Ha bir de sevgili Polat ve yönetimi. Hepimizde Tanrı sabır versin. Umarım düzlüğe çıkarız(hiç inanmıyorum ya, neyse)

Parma Maniac dedi ki...

Kcan sadece yaptığının fırsatçılık olarak göründüğünü söyledim ki öyle.. Dün seçimi kazandı Polat ve iki yıl daha kulübün başında.. Seçim ertesi gelen kötü sonuçta bunları yazarak başka bir izlenim edinemezsin kusura bakma..

90artı3 evet görüyorum, zira tersini düşünecek bir şeye şahit olmadım şu ana kadar.. Bence berbat bir performansı yok genelde.. Ne kadar abartıldığını bilemem insanlar tarafından, bu adamdan mükemmel bir performansı da an itibarıyla beklemenin anlamı olmadığını hep söylüyorum zaten.. Daha iyi yerde olmalıydık evet ama yanlışlar yapıldı, kendisinin de vardır hataları ve elbet yönetim odaklı hatalar da yapılmış olabilir transferde.. İç yüzünü bilmeden bunun ayırdını yapmak zor.. Ama benim için sahaya günün şartlarına uygun, doğru bir sistem koymaya çalışma yönünden yeterli başlangıcı yapmıştır Rijkaard..

lesmiserable dedi ki...

caner'i bekte harcamaya ne kadar daha devam edeceğiz. adam sinir krizleri geçiriyordur bekte oynayıp bir de taraftar tarafından yuhalanırken. gene mehmet aurelio diyeyim mi :) yoksa artık beni dövecek misiniz :) gio ve canerin bonservisini alın . başka diyecek bişey yok.

Mitya dedi ki...

bayagi iyi bir yazi olmus. bugun mactan sonra yapilan yorumlara baktigimda fenerbahce'nin butun mac boyunca kapandigina, bu oyunla galibiyetinin sans olduguna dair sacma sapan gorusler var. elbette johnson-selcuk benzetmesi hayali bir benzerlik kurmayi basariyor, ancak su maci dogru duzgun seyreden herkes sahada ne yaptigi belli olmayan bir takimin dustugu caresizligi gormus olsa gerek. takiminda teknik kapasitesi yuksek iki bucuk oyuncu, ve sag kanatta fazlasiyla atletik bir topcun olmasina ragmen orta sahanin ortasinda su anda gaziantepspor, kasimpasa, ankaragucu gibi takimlarda onbire giremeyecek iki oyuncunun yer aliyor olmasi sebebiyle galatasaray savunmasi ile hucum oyunculari arasinda tum mac boyunca korkunc bir bosluk olustu. gol atmasina ragmen mac boyunca yine kritik pas hatalari yapan selcuk yerine cristian ve onunde emre'nin oynamasi durumunda fenerbahce'nin cok daha rahat bir galibiyet almasi muhtemeldi, zira sene basinda bir cok galatasaraylidan elestiri almama yol acmis olan galatasaray'in emre gibi bir oyuncusu olmadan bu kadrodan sampiyon olmasini beklemesinin hayalcilikten oteye gidemeyecegine iliskin dusuncem bu macta iyiden iyiye kendini belli etti.

galatasaray icin su anda en onemli hedef ikincilik ve sampiyonlar ligi olmalidir, zira bu sansa da sahipler. ancak arda, baros, ve kewell'den yoksun cikilacak sivasspor maci - bugun mesut bakkal'in antrenor olmasi ve aldiklari 1 puan sebebiyle - cok zor gecicek. orda birakilacak puanlar galatasaray'i geri donulmez bir dususe sokacaktir.

fenerbahce ise emre'ye endeksli. haftaya geri donmesi durumunda kayseri maci gecilmeyecek bir mac degildir, ankaragucu-besiktas, bursaspor-antalya maclari da var - oldukca heyecanli bir hafta bekliyor taraftarlari. bir anda bursaspor 59, fenerbahce 58, besiktas 56, galatasaray 56 gibi bir durumla karsi karsiya kalabiliriz.

fenerbahce besiktas maci son zamanlarin en keyifli maci olacak.

Kcan dedi ki...

Fırstçılık diyorsun da, Polat yönetiminin geçen seneki başarısızlığı ne peki? bu seneki ne? rijkaard Elano'yu istemedi mesela, tamamen Üstünel'in gereksizliğiydi o transfer de. Gelinen noktayı görüyoruz. Yazık oldu ve oluyor, ama tek umudum bu sene böyle felaketle biterse, camianın derin uykusundan uyanıp hesap soracak olmasıdır.

Adsız dedi ki...

gazetelerde yayınlanmalı, tebrikler

90 + 3 dedi ki...

İç yüzünü tam anlamı ile bilemediğimiz işleri yorumladığımız doğru, dolayısıyla temkinli yaklaşmakta yarar var. Ancak, adını sanını ilk kez duydumuz, bazıları süper ligde ilk sezonunu yaşayan oyuncularla Kasımpaşa'nın, İBB'nin yaptıklarına, oyandıkları futbola bakıyorum. Beşiktaş'ın Bursa'nın takım oyununa mücadelesine bakıyorum. Bir de dönüp Galatasaray'a. Hani CL maçlarını yorumlasak ya da Atletico maçını falan kadronun bazı yetersizliklerine bağlamak kabul edilir olacak bu sonuçları. Ne kadrolar gördük biz, bu kadar vasat bu kadar etkisiz olmadı GS. Keita oynarsa, atarsa, attırırsa var, yoksa yok. Hızlı hücum edemeyen ve kaçak savunma yapan 4 oyuncuyla aynı anda sahada olan bir anlayışı da bugünün şartlarına uygun bir sistem olarak düşünemiyorum ben. Ne dersin?

Back of the Post dedi ki...

Güzel yazı olmuş fakat iyi bir oyun ortaya koyamadıysak bile bu maçı kesinlikle kazanmayı hakeden taraf Fenerbahçe değildi. O kaza golü olmasaydı gol atmak adına bir bir hamleleri olmadı bile. Biz en azından 2 3 pozisyon bulabildik. Olmadı o ayrı mesele. Fenerbahçe'nin akıllı oynadığını düşünmüyorum. Oynayabilecekleri oyunu oynadılar zaten. Klasik Fener golü yetti maçı almaya. Son sözüm Ali Sami Yen'e gitmiş taraftarlara. Son 20 dakka hiç olmadı top rakipteyken yuhlayın arkadaş. Fener taraftarı oley bile çekti paslaşmalarda. Yazık diyorum başka bişey diyemiyorum.

Onur Erdem dedi ki...

"Zira Kadıköy'deki Fenerbahçe gibi tulum çıkarmasa da Sami Yen'de de Galatasaray'ın bariz bir üstünlüğü mevcut.."

Emre ben suna takildim kusura bakma.

ASY'deki son 18 lig derbisi

GS-FB
0-2
0-1
2-1
1-1
2-0
0-4
2-2
2-0
0-1
0-0
2-0
2-0
1-0
0-1
1-2
1-0
0-0
0-1

7 galibiyet Galatasaray, 7 galibiyet Fenerbahce, 4 de beraberlik... Iki taraf da bu maclarda 16'sar gol atmis ayrica...

Son 5 yildaysa Fenerbahce'nin 3 galibiyeti ve 1 maglubiyeti var...

Sadece 2001-2004 arasi ust uste uc mac kazandi Galatasaray, o serinin arasinda da Olimpiyatta oynanan 2-2'lik bir mac var...

Mitya dedi ki...

back of the post - fenerbahce ilk yarida guiza'yi iki kez savunma arkasina kacirdi, birinde guiza kendisinden bekleneni yapip topu kontrol edemedi, ikincisinde yanlis bir ofsayt karariyla atak kesildi. bunlardan evvel vederson'un bu sefer sabrinin arkasina yaptigi kosu ve girdigi yarim pozisyon var.

kisacasi fenerbahce aslinda macin karakateri ve gidisati goz onune alindiginda yeteri sayida pozisyon buldu. ustelik bu maci yitirmesi halinde galatasaray'dan dort, bursaspor'dan bes, ve besiktas'tan uc puan geriye dusmus olacakti, ve ilerideki gs-bursa, fener-bjk, bursa-bjk maclari goz onune alindiginda beraberlik dunyanin sonu degildi. bence asil sorun galatasaray'in kendi evinde oynadigi bir derbide rakibine neredeyse hic baski kuramamis olmasidir - nitekim tribunlerin caresizligi de bundan ibaretti. takimdaki cekingenlik ve endise tribunlere de sirayet etti.

theotheo dedi ki...

biraz kötümser bakmışsın parma.

fenerbahçenin zicodan kalma bu kontrol oyunu büyük maçlarda çok işine yarıyor, defansta sağlam durup alexle ara top göndermeye bakıyo bu iş, yetenekli oyuncun olmadığı zaman öldürücü paslar gelmediği zaman böyle bir feneri geçmek imkansız hale geliyor, çok sabırlılar.

şunu kabul edelim yapı falan hikaye, elano transferi bu senenin en fos transferidir, beklentiler-fiyat-performans açısından. aynı şekilde nondanın gönderilip jo gibi vasat olduğu çok açık belli olan bir oyuncunun getirilmesi de yanlıştır.

ayrıca sabri gibi bir dialogu sıfır olan, vasat, takımda en az saygı duyulacak adamlardan birine kaptanlık pazubandını vermek, diğer oyunculara yapılmış bir hakarettir.

bu transfer yanlışları yapılmaya devam edildiği sürece, rijkaard'ın türkiyede barınması olanaksızdır. ama bu yıl hala galatasarayın büyük bir şansı olduğuna inananlardanım. özellikle fenerbahçe-beşiktaş maçı kritik bir noktadır.

benden bu kadar dedi ki...

sevgili parma,

ben fenerbahçeliyim. galatasaray sıkıntılı olduğunda bir fenerbahçelinin fikrinin alınmasının çok ama çok önemli olduğunu düşünüyorum. çünkü insan kendi takımına ne yaparsa yapsın duygusal bakıyor.

bu takımın eksiklerini sana sayarsam umarım darılmazsın.

1) caner erkin sol bek filan oynamamalı. sol bek devşirmek için uygun ortam bu tip maçlar değil en azından. sene başında hazırlık kampında filan olmalı böyle şeyler.

2) senin de söylediğin gibi merkeziniz çok sorunlu. lakin kanat bölgesinde inanılmaz oyuncu yığılmanız var ve bunu çözdüğünüz zaman hem merkeze yer açılır, hem de farklı bölgelerde değerlendirilen(-mek zorunda kalınan) kanat oyuncularına gelen eleştiriler minumuma çekilir. saymak gerekirse 4-3-3 sağ ve sol forvetine keita-gio-arda-elano-caner-kewell şeklinde her biri fenerbahçe'ye versen dünden razı olacağımız ama bu takımda sadece 2 sine doğru mevkide forma verebildiğin oyuncular. bir eleme yapılmalı ve gonderilmesi gerekenler (bence arda ve kewell) gonderilmeli. kewell'ın yerine de scott parker tarzı bir oyuncu (niye aklıma geldi bu, sanırım gecen gun takımından ayrılmak istedigini filan soylemisti) alınmalı. topal - ayhan - parker tipi bir 3'lü orta saha hiç de abuk değil bence. parker da sezer öztürk gibi birisiyle yedeklenebilir.

3) elano gibi bir oyuncudan defansif katkı beklemek takımın direncini azalttığı gibi kendisine biçilen rolden de memnun olmadığı için oyunda aktif olmuyor-olamıyor. elano'nun tek sorunu mental bence. güiza'nın hallicesi diyelim. aynen güiza'ya biçilmesi gereken shadow striker rolü gibi elano'ya bicilmesi gereken bir ikinci forvet görevi var ve bu takımda o görev için adam cok fazla. elano gibi bir adama inanılmaz zarar veriyor bu durum. şu haliyle yerine ayhan oynasa en azından orta sahası daha dirayetli olurdu galatasaray'ın.

4) arda turan gio'nun iceri actıgı bir toptan sonra onyüzbin tane laf etti adama. ben arda'yı cok seven bir insanım ama ufakken yeni taşındığımız mahallenin en artiz bebelesinin bana baktığı gibi bakıyor gio'ya. hatta cogu yabancıya. bu konuda boyle dusunen sadece ben miyim onu da merak ediyorum.

senın soyledıgınden cok cok farklı birsey soylemedim ama iste bir fenerbahceli gozunden de boyle galatasaray.

Parma Maniac dedi ki...

Onur, aldığın cümle preview yazısından ve yorum bölümünde onun cevabını verdim..

90artı3, verdiğin iki takım örneğinden biri geçen senenin şampiyonu ve hocasıyla ikinci senesini çıkarıyor, diğeriyse yine hocasını geçen sene getirmiş ve Rijkaard'dan daha çok zamanı olan insanlar.. Buna rağmen Beşiktaş bu maçtaki mağlubiyet sonrasında takımın üstüne çıktı ve Galatasaray da elbette çokça yetenek farkıyla onlar kadar puan toplamayı başardı.. Seneye de bir fark yaratılamaması durumunda bu görüşler geçerli olabilir ama şu an için değil bence.. Hızlı hücum edememek tamamen zamana bağlı bir problemdir, doğru oluşturulmuş bir sistemde doğru oyuncularla aşılmaması için bir neden yok.. Savunma problemi içinse 4 oyuncu biraz haksızlık.. Bazı oyuncular pozisyonuna göre yeterli direnci sağlayamıyor evet ve yazıda da geçiyor zaten bu.. Ama bütün hücumcuları bundan nasiplendirmek çok hakkaniyet içermiyor bana kalırsa..

ok dedi ki...

ASY de tatlı su taraftarı vardı yine bu gece. Franco nun yuhlanması, fener in paslarında çekilen oleylerin duyulması ayıptır.

Bunun haricinde kaç maçtır rakibi seyretmekten başka hiçbir şey yapmayan sarp ı oynatan rijkaard ın açıklaması nedir? sarp ın olduğu yerde emre çolak neden olmaz? arda sakatken niye girer? takım niye topla ilgilenmek yerine diziliş ayarlamakla uğraşır? maç sonunda ultra mantıklı açıklama yapan rijkaard bunları neden oyuna yansıtamaz? bu oyuncuların dizleri neden titriyor? dünya kupasını hedef belirlemiş adamlardan önümüzdeki sezon verim alınabilecek mi? altyapıda neler oluyor?

Barakuda dedi ki...

bu harika analizler için tebrikler ve teşekkürler fakat bu arada penguendeki hevesinizi baltalayan balta gibi davranıp bunca teknik analize bu maç için gerek olmadığını söylemek istiyorum ben.

öncelikle rijkaard'ın 4-4-2'sinin maçın genelinde kullanılması düşünülen bir hamle olmadıpını düşünüyorum ben. bir nevi şaşırtmaca gibiydi sanki.

bunun dışında teknik ekibin takıma verdiği taktiklerin işlerlik kazanabilmesi için ilk olarak oyuncuların, oynadıkları oyunun curling falan olmadığını anlaması gerek. sene başında kıstılı tekniğine rağmen sahaya yansıttığı aşırı mücadeleci oyununu takdir ettiğimiz sarp inanılmaz bir değişim geçirerek artık toplara ayağını sokamayıp pres yapmıyorsa, alex'e kafa toplarını patır patır veriyorsa, topal acizlik denen kavramın sınırlarını yeniden çizecek kadar silikse, takımın en çok kazanan adamı elano servet'ten arda'dan sarp'tan topal'dan vs alamadığı paslar sözkonusu olmasına rağmen bir kez olsun oyuna girip sorumluluk almıyorsa, milli takıma sağlam gitmek içni toptan kaçıyorsa, keita çok mücadele ediyor görüntüsünün altında takıma yaptığı saçmalıklarla alenen zarar veriyorsa, zamanında uğur boral'a benzetilmesine tonla laf ettiğim caner uğru boral'ı bile aratıyorsa, servet rijkaard gibi bir ismin güdümünde bile adam olmamayı seçip bildiğini okuyorsa, yaptığı tonla hataya rağmen hala canımız dediğimiz arda kafasında futboldan başka herşeyi düşünüp hasan şaşlaşma yolunda emin adımlarla ilerliyorsa, kız gibi denilen, ufak tefek diye alay edilen gio bu takımın en çok çalışan oyuncusuysa, senelerdir çıldırtan ve hala defanstaki tonla hatasına laf ettiğim sabri takımın en soğukkanlı ve doğru oynayan adamıysa ve bunca yıldır bu sahada oynayan adamların yanında lucas şimdiden önünde secdeye geleceğim bir performans gösteren isimse diğerleri yatarken. ben taktik konuşamayacağım, ve konuşulmasını da mantıklı bulmuyorum.

2 sene önceki kupa maçını söylenenlerin aksine galatasaray aleyhine katleden cüneyt çakır'a yine bu maçtaki futbol oynatmama amaçlı yönetimi nedeniyle sövemiyorsam, sahalarında kanımız dökülürken sırınta gelen bir şişeyle saatlerce yerde yatan ve de buna deli gibi tepki gösteren fenerbahçeli futbolcuların üç maymun triplerine "yaparlar abi" diyebiliyorsam, yenilgiyi hakettik diyebiliyorsam.. daha da kasmaya gerek yok.. bir arkadaşla aylardır dillendirdiğimiz "valla gelirler ya duran toptan ya uzaktan bi tane yeleştirirler 1-0'la dönerler" geyiği tuttu işte.

seneye bu takımda kafasında futbol olmayan arda'yı, yalancı keita'yı, bencil servet'i, yetersiz leo'yu, sarp'ı, topal'ı, caner'i görmek istemiyorum ben.. bir dmc transferi kadar önemlidir takımı, daha doğrusu mücadeleci ruhu baltalayan bu adamlar.. belki çok apaçi duracak ama, insanlar verdikleri milyarlara rağmen bu tribünde fiziksel zihinsel sürüyle çile çekiyorken 1-2-3 milyon euro alan adamlar maç içinde hatalar yapsalar dahi mücadeleden kaçtıkları an anlamsızlaşıyor her şey. canımızı yakıyor.

saygılar..

E dedi ki...

Ya blog sahibi, bu kcan mıdır nedir, niye ciddiye alıyorsun ki ?

Adnan Polat mı çıkıp oynayacak ? Kurmuş en iyi teknik kadroyu, almış alabileceği kalbur üstü yabancıları, Polat mı takım yaratacak bu durumda, Sezgin mi ???

Boşverelim boşboğazları...

55 maç oldu, takım takım olamadı maalesef. Herkes ayrı telden çalıyor. Kompakt oynamak yok. Defans-forvet mesafesini kısaltmak yok. Orta saha yol geçen hanı. Jo tek başına.

Herşeyi geçtim, 3-1 yenildiğin maç sonrası, rövanşta, teknik direktörün olmasa bile saldırırsın. Isırırsın. İstersin maçı... Sabri de bile bu istek yok.

Takım bitik durumda. Eğer taraftar kadar inansaydı 11 futbolcu, bugün sonuç farklı olurdu.

Sezon sonu açılacak yabancı kontenjanı bugün belli oldu. Franco ve Elano'ya teşekkür ediyoruz ve havalimanından el sallıyoruz...

theotheo dedi ki...

arda turanın asıl sorunu, kendini cumhurbaşkanı sanması. tek problem budur. ben hayatımda bir ülkede recep tayyip'ten başka bu kadar gazlanan bir adam daha görmedim. burası çok açık.

1)erdoğan
2)arda
3)yok

açık ara farkla öndeler yani. sinem kobal'la ilişkisi, lady diananın el fayedle aşkından beter, gece gezmeleri, konuşmaları, tavırları, davranışları herşey yaşının, yerinin tamamen tersinde olan ardayı kariyerinde yerinde saymaya iten şeyler.

bakın marsilyadaki nasri ile arda 3 yıl önce karşılaştırılırdı. arda hep daha çok öne çıkartılır, yetenekleri denk görülürdü.

bugün nasri 25 metreden gol atıyor, tek başına oyunu domine ediyor arsenal gibi bir takımda.

arda ise hala yerinde sayıyor. tek bir adım atamadı.

bu noktadan sonra arda'nın türkiye'de kalması arda için bir çöküşün resmi olacaktır. kendinin bu kadar önemli olmadığını farketmesi için, en azından bir stoke city görmesi gerekir ki. bu haliyle orda nasıl yapar onu da bilemiyorum.

gica dedi ki...

parma ben bu takımın arzulanan futbolu servetle ve bu orta sahayla oynayamayacağını anlayalı çok oldu.. fakat sistemdeki arızalara rağmen takımın şu ana kadar en azından bazı şeyleri oturtmuş olması lazımdı.. galipken top çevirebilmek mesela benim aklıma ilk gelenler..

kewell'ın son sakatlıklar sonrası, gio ve jo nun yüksek bonservisten dolayı servet'in de bugünkü rijkaard'la basın toplantısında dönen dialoglardan dolayı kalmayacaklarını düşünüyorum. bir stoper bir sol bek bir kaç orta saha ve bir forvet yedeği alınacak gibi yazın.. 3 yıldır yazın transferleri yapıyoruz ama, hala bir düzen bir tertip oluşturamadık..

şu takım kalan 7 maçı kazanamaz diyemem ben.. rakiplerin çokca birbiriyle oynayacak olmalarından dolayı da bu belki bizi şampiyon bile yapabilir, yapamayadabilir. son bir haftada kaybettiğimiz 6 puanı da resmen kendi hatalarımızla verdik. neyse rijkaardın ilk yılı diye göz yumuyoruz bazı şeylere..ama gelecek yıl kesinlikle kilit maçlarda bu performansı sergileyemeyiz.. ondan da ötesi umarım polat rijkaard'ı getirme aşamasında seçimi kazanması durumunda sözleşme yenileme gibi bir olayı konuşmuştur.

joker dedi ki...

arda apaçisi arkadaşlar takıma faydadan çok zararı olduğunu söylediğimde bana kızdılar. sakatlığına rağmen oyuna giren fedakar kaptan olur gerçi şimdi.. sene sonu ilk gitmesi gerekendir ama adnan polat ın anlamsız açıklamaları onun satışını zora sokmaktadır ne yazık ki.. neyse, şükredelim yaa, kaderimiz bu boyun eğmek lazım. senin rakibin yakalasa aynını 30. saniyede çakar golü farka gider sonra. senin selçukların asla yıldızlaşamaz. senin gio'n solla vurur girmez onlar kıçla top kontrol eder. bu alın yazısı resmen. gene de çok kötü değil ara sıra yeniyoruz ya atleticolu olsaydık..

Back of the Post dedi ki...

Mel- Evet haklısın belki ama unutma bizim takım çok ofsayt taktiği deniyor. He evet bir pozisyonda Guiza kontrol edemedi-gerçi orda yine servet onu bozacaktı bariz belliydi- diğerinde ise zaten yaptığımız bir ofsayt çizgisi vardı- evet caner bozdu ama yinede amaçlarına ulaştılar-. Demek istediğim bu Fenerbahçe beraberlik için oynadı. Şans golüyle kazandı. Nasıl bir Beşiktaş deplasmanında kazansaydık ki o maçta kazanmak adına pozisyonları çok daha fazla bulduk, bu maçta da fener berabere kalsaydı aynı şey denecekti: İstediğini aldı Fenerbahçe. Galatasaray iyi oynamadı evet tekrarlıyorum ama lütfen kaybetmeyide haketti demeyin. Okadar da olmasın yani.
Taraftar kısmına gelince. Evet eminim onlarda bizim gibi izlerken şok oldular ama siz oraya bağırmaya desteğe gidiyorsunuz. Utandım inanın ya o seslerin televizyondan duyulmasına, o oleylerin, küfürlerin. Yazık. Muhtemelen Ali Sami Yen'deki son derbide, Özhan Canaydın'ın anısına oynanan bu maçta en azından tribünler çırpınsaydı. Olmadı. Yine.

erdem diye biri dedi ki...

bence galatasaray o kadar da kötü durumda değil. önümüzdeki 3 hafta aşağıda:

Bursaspor'un maçları
: Antalyaspor (E),Gençlerbirliği (D),
G.Antepspor (E)

Fenerbahçe'nin maçları: 
Kayserispor (E)
,Ankaraspor (Hükmen 3-0)
,Beşiktaş (E)

Beşiktaş'ın maçları: 
Ankaragücü (D),
Trabzonspor (E)
,Fenerbahçe (D)

Galatasaray'ın maçları:
Sivasspor (D),
Diyarbakırspor (E)
,Manisaspor (D)

galatasaray'ın 2. şansı önümüzdeki 3 haftada gizli denilebilir. senaryolara açık. hadi yazmaya başlayın gari...

Adsız dedi ki...

ii ki varsın, ii ki galatasaraylısın, ii ki eleştirilirken nası destek verilir onu gösteriyorsun...

Back of the Post dedi ki...

Mel- Tamam ama bizim defans hattı fazla ofsayt taktiği çekerek oynuyo. Zaten o ilk pozisyonda Guiza kontrol etse bile Servet bariz şekilde onu bozacaktı bence. ikincide zaten yapmaya çalışılan bir ofsayt çizgisi vardı. Evet hakem hatalı ama bilinçli şekilde o Guiza ofsayta düşürülmeye çalışıldı. Bak evet kötü oynadık. Haketmedik belki bir iki pozisyon yakalasak bile. Ama lütfen Fenerbahçe hiç haketmedi. Zaten beraberliğe oynamadılar mı? Selçuğun golü şans golü oldu onlar için işte. Nasıl biz pozisyon bulsak da fazla fazla İnönü'de beraberlik için çıktıysak, Fenerde öyle çıktı. Hemen hemen kazanmak adına birşey yapmayıp Alex'in ayağına bakarak oynadılar. O veya Özer veya başkası araya pas atacakta hücum geliştirecekler. Bizim orta ikilimiz okadar kötü ki. BÖyle maçlarda zaten tamamen siliniyorlar. Mustafa nispeten bence iyi oynadı mücadele etti. Ama işte gereken yardımı yapamadıklarında kopuyor takım ikiye. Zaten Fener iki kanat adamlarımızada sürekli 2 veya 3 oyuncuyla bastılar. E ortadan yardım gelmezse kıramazsın bu baskıyı.
Taraftara gelince bari Özhan Canaydın anısına, bari maç adına birşey olmayacağını anlasanız bile o oleyleri, küfürleri duyurmayın. Yazık diyorum. Yoksa yenildik yine daha kötülerini gördük biz. Ama bu hiç olmadı. Muhtemelen Ali Sami Yen'deki son derbiye hiç yakışmadı. Sen varya sen'e bile razıydım son 20 dakka.

90 + 3 dedi ki...

Dostum, bu akşam anlaşamayacağız anlaşılan, ama seni yakalamışken bir kaç satır daha yazayım hemen, umarım sıkmıyorumdur canını :).

Teknik adamların çalışma süreleri ile istediklerini sahaya yansıtma şansları tabi doğru orantılı. İlk sezonlarından istikrarlı şekilde başarılı olmalarını beklemekte insafsızlık olur.

Ancak, Denizli ve Sağlam her ne kadar ikinci sezonları içerisinde olsalar da, geçen sezon da hatırı sayılır işler yaptılar özellikle de ön plana çıkardığımız mücadele ve takım oyunu açısından. Bursa geçen sene bile, neredeyse Galatasaray'ı geçip Avrupa Ligi'ni yakalıyordu. Yani ,ilk senelerinde belirli bir noktaya geldiler. Bu sene üzerine koydukları söylenebilir sadece.

Ayrıca, geçen sene Skibbe ile kasım-aralık döneminde hatırı sayılır bir top oynuyordu bu takım, geleli 4-5 ay olmuştu. Bu sene ise sezon başında, ağustos sonuna kadar oynadığı futbolu da görmezden gelemeyiz bu takımın, ki Rijkaard'ın 2. ayı doluyordu daha sadece.

Hızlı hücum edememe konusunda zaman ilaç mıdır emin değilim tam. Sezon başında rakibin başına döndürüp gol pozisyonları yaratan takımın aradan geçen zamanda üstüne koyması gerekmez miydi bu durumda? Her maç olmaz tamam ama o takımdan, bugün bir şeyler yapsın diye Keita'nın gözünün içine bakar hale gelmeyi nasıl açıklarız? Kullandığınız 100 pas tercihinin 98i enine olursa aradan geçecek zamanın buna ne katkısı olur?

Savunma konusunda ise, günümüz futbolunda takım savunması 11 kişi ile yapılıyor. Rooney de katılıyor buna Messi de, onlar bile sahada ayrıcalıklı bir durumda değiller. Adamda da kovalıyorlar, topun arkasına da geçiyorlar, alan da daraltıyorlar. Galatasaray sahaya yayıldığı zaman en ileri de kalan dörtlü bu işi yalandan yapıyor ya da hiç yapmıyor. Elano, Arda, Keita, dos Santos, Kewell, Baros, Jo kim olursa olsun aynı, değişmiyor. Bu oyuncuların takım savunmasına katılmalarını sağlamak için ne kadar bir süre gerekiyor ki?

Erdem Karakuş dedi ki...

Rijkaard geleli 9 ay oldu ve ne bloglarda, ne de herhangi bir yerde bir tek eleştiri yapmış değilim kendisine. Her zaman savunulacak birşey vardı. Kötü saha, kasap defans, vasat hakem, yetersiz futbolcular, sakatlıklar, girmeyen toplar, şanssızlıklar. Ama 9 aydır puan kaybedilen -hatta kazanılan- her maçta şu resmi kaç defa gördüm artık sayısını bilmiyorum.

http://img690.imageshack.us/img690/2226/bos1.jpg

http://img696.imageshack.us/img696/8342/bos2.jpg

Fenerbahçe tam Selçuk'un golünden önce soldan taç kullanıyor. Taç sol kanattaki oyuncuya atılıyor ve tam o anda orta saha - defans hattı çok net ekranda gözüküyor. Ceza sahasının çevresinde 3 Fenerbahçe oyuncusuna karşılık 6 Galatasaray oyuncusu. Ve bilin bakalım orta saha - defans hattının arasında kaç Galatsaray oyuncusu var? 0 (yazıyla sıfır). Top o sırada önü bomboş durumda olan Selçuk'a atılıyor, ve Selçuk da Fenerbahçe'de jübile yapmasını sağlayacak golü atıyor.

Sene başından beri 50 tane maç oynadı Galatasaray, şu resimdeki sahnenin olmadığı 1 tek maç hatırlamıyorum. Nasıl bir mantıktır bu, nasıl bir oyun anlayışıdır? Orta saha oyuncuları tamam yetersiz de, Kasımpaşa'da Fabregas'lar, Xavi'ler mi var da bu kadar rahat futbol oynuyor? Kasımpaşa çok net bir şekilde Galatasaray'dan daha iyi kullanıyor orta sahayı. Artık bunun bir açıklaması yok yani.

Rijkaard Elano'da ısrar ediyor kötü oynamasına rağmen. Aynı Barca'da Deco-Ronaldinho için her halükarda kadroda yer bulmaya çalışması gibi. Bu konudan 0 veriyorum açıkçası, tavrı değişmemiş.

Caner aldığı her topu şişiriyorsa, Rijkaard maçtan sonra "akılla oynanmalı, pas verilmeli, şişirilmemeli" dememelidir. Bu adamın oyun tarzı buyken, daha geçen hafta şişirdiği toplarla takım oyununu bitirmişken hala bu oyuncuda ısrar ediliyorsa, o zaman bunun sorumluluğu alınmış demektir.

Umarım Rijkaard ve ekibi biraz da kendilerinde bulur hatayı. Şu an geçen seneki gidişatın aynısı oluyor, 1-2 darbe daha gelirse bitecek takım.

Mitya dedi ki...

back of the post - ben fener haketti gibi bir cumle sarfetmedim, zaten cogu mac icin boyle bir yorum yapilmasini sacma buluyorum.

benim dedigim sey cok basitti: birincisi, fenerbahce macta hic pozisyona girmedi gibi bir yorumun dogru olmadigi (ki kaldirilan hatali bir ofsayt bayragi galatasaray'in taktiginin tuttugunu degil, aksine tutmayan bir taktigin hakemin yanlis karari sebebiyle aciga cikmamasidir), ikincisi de, fenerbahce'nin en iyi bolgesi olan orta ikilinin ikisinin de olmamasina ragmen sirf galatasaray'in orta sahasinin yetersizligi sebebiyle maca genel olarak fenerbahce'nin hukmettigiydi.

hukmetmek derken oyun temposunu, gidisatini, seyrini fenerbahce'nin ayarladigini soyluyorum. zaten deplasmanda oynanan herhangi bir derbide oyunun kontrolunu ele almayi becerebilmek kaybetme sansini cok aza indiriyor. galatasaray'in yillardir kadikoy'de beceremedigi tam da bu degil mi?

enid dedi ki...

kcan senin yorumunu okuduğumda üzüntüm azaldı biliyor musun. dün aldığımız galibiyet daha değerliymiş onu anladım.

Unknown dedi ki...

Neill Keita'ya şişirecek, Keita 2 adam geçip içeri çevirecek, attın attın, onun dışında bi numarası yok takımın. Biraz düzgün takımlara karşı ne hücum, ne savunma yapabiliyor bu takım. En son ne zaman doğru düzgün pozisyon sonucu gol attık? Neyse Trabzonspor çok yakın değil, uefa ligi garanti gibi.

E dedi ki...

Yemin ediyorum sinirden uyuyamadım.

Dakika 20, ekranda şöyle bir istatistik beliriyor:

Fenerbahçe İsabetli Pas: 100
Galatasaray İsabetli Pas: 47

NASIL YANİ!!!???

Maç SamiYen'de!
Adamların pas trafiğini yönlendiren Emre B. yok!
H.içi maç yapmışlar, yorgunlar! Sen 1 haftadır bu maç için antrenman yapıyorsun!

Bu mudur Galatasaray! 100'e karşı 47 olumlu pas! Bu olay ne taktikle açıklanır, ne teknikle, ne 1 futbolcuyla, ne de başka birşeyle...

Bu Rijkaard'ın iflasıdır! Ben dahil hepimiz sabır yemini ettik. Hala da arkasındayız ama bu maç Rijkaard'ın kredisinden çok götürmüştür...

Seneye eylül, ekim gibi güzel futbol gelmezse, sanırım -ve üzülerek söylüyorum- "YUH"lanmaya başlar kendisi.

Bu ön liberolar 4-3-3 oynayamıyorsa, bu takım 4-3-3 oynayamıyorsa, ya topçuları değiştireceksin, ya da taktiği. Ötesi yok.

Bekleyip görelim gelecek sezon hangisi değişecek. Ama artık güzel futbol bekliyoruz Rijkaard efendi. Bak, sinirden uyuyamıyoruz!!!

Adsız dedi ki...

Kusura bakma, Keita'nın asi ruhundan sonrasını okumama gerek kalmadı.. Hayatımda gördüğüm en sahtekar futbolcu

MİNOSET dedi ki...

sorun büyük ölçüde fenerbahçeye benzeme hevesiyle başladı.
- zico ve aragones gibi türkiyede başarısızda olsalar tüm dünyada tanınan hocalara nispet rijkaard hamlesi(en ayıbıda adama derwal muamelesi yapılması)
- anelka, ortega vb. gibi taraftar gönlü okşayan ve forma sattıran işe yaramaz lincoln, jo, elano vb. gelmesi
- federasyon ve anadolu klüpleriyle it dalaşı. asıl fena olanda budur çünkü fener son 15 yılda bu işten çok zarar gördü.

galatasaray yıllardır daha aza parayla ve daha sempatik politikalarla müthiş başarılar kazanılabildiğini göstererek tez konusu olmayı hak etmişti. yazık kitap baskıya gitmeden çöpe gitti.

serdar dedi ki...

Alex kötü oynadı cümlesine çok takılmış durumdayım. Alex'in zekası Galatasaray'ın orta sahasını kilitledi bence... Mehmet Topal'ın (bence haksız) sarı kartından sonra Alex Mehmet Topal'ı saha içinde resmen gezdirdi. O açıklıktan Selçuk ve Topuz bol bol top yaptılar. Golde bile boşaltılan alanların çok etkisi oldu. Rijkaard'ın akıl tutulması davası da budur. Evet Topal'ın görevi Alex'i tutmak ama beline sarılmak değil belirli bir alanın dışında tutmak!

Bu takım neden orta sahada pas yapmayı bıraktı? Takımın başında Rijkaard değil de Kalli olsaydı devre arası transferlerinde Jo ve Neill'i takım uzun pas yapabilsin diye aldığını düşünürdük. Oysa takımın eksiği defanstan pasla çıkabilmekti. Bunu halen yapamıyoruz. O kadar bariz ki, Baros girdiği maçlarda bi afallıyor. Adam en son bu takımda oynadığında ikili üçlü kombinasyonlar kuruluyordu.

Fenerin sağında üç solunda üç adam var. Kaleci artı iki stoperi sayarsanız etti 9 oyuncu. Kanatlardan ve ortadan soktuğunuz beş oyuncu 9 oyuncuyu oyalama şansına sahip oluyor. Ortadan gelmesi gereken ilk yarı Elano, ikinci yarı Gio ise nerede maçı canlı izleyenlere sormak lazım. Bu da bir akıl tutulmasıdır.

Seyirciye gelirsek (taraftarsız oynadık çünkü) 10'uncu dakikadan itibaren homurdandılar bütün maç. Bu nasıl cehennem yahu? Topal'ın sarı kartından sonra bile yuh dediler ve sustular. Bu kadar kötü olmalarını beklemiyordum...

Son sınav Bursa maçıdır. Şampiyonlar liginden şampiyonluğa kadar şanslar var. Fenerbahçe istatistiksel olarak her derbiden sonra 2-3 maç topallar. Bursa'nın epey streslenmeye başladıklarını görüyoruz. Beşiktaş ise kim ne derse desin halen çok istikrarsız bir takımdır. Ama Bursa'nın şu anki oyunu mevcut şartlarda bizim için kabusa dönüşür.

Bugüne kadar Leo Franco eleştirilerine çok kızıyordum. Umarım sezon sonu zarar etmeden gönderme şansları olur. Yerine iyi bir kaleci gerektiğini düşünüyorum ama o kaleci Ufuk değil. Bu hayalle daha fazla oyalanmanın alemi yok. İhtiyaç duyduğumuz şey iyi bir çizgi kalecisi değil. Böyle riskli bir defans anlayışı içinde oyuna katılan soğuk kanlı ve lider bir kaleci gerekiyor.

Caner'e gelince, Cihan Haspolatlı yollarca sağ bek oynayıp hiç öğrenemedi ya, Caner de sanki hiç öğrenemeyecek sanki sol bek oynamayı.

Bloglarda genel olarak gördüğüm trend çok enteresan. Herkes transferleri eleştirip yeni transferler öneriyor. Elano olmamış, Ahmet daha iyi oturur bu takıma gibi yargılar. İşte Fenerleşme dediğimiz zincir bu.

Transfer gerekiyor bence de ama bu bir tazeleme olmalı. Elano uyum gösteremedi bariz bir şekilde. Dünya kupasında yıldız olup değerlenirse gönderelim ama aksi halde kalmalıdır. Takımın yapısıyla çok fazla oynanmamalıdır. Arda gidecekse yerine adam alınacaktır. Ayhan yaşlandığı için adam alınacaktır vs. Ama hepsini gönderip orta sahayı bir daha kuralım hem ekonomik olarak hem de sportif olarak saçma bir yaklaşım. İnanın bana Sabri dün akşam sıfır hatayla oynadı ya, Servet'in bile çok şey öğreneceğine inanıyorum.

Sade dedi ki...

Rijkaard'ın en büyük sorunu; Oyuncularının ne yapı ne yapamayacağını bilmemesi. Sorununun sebebini de görmek istemiyor gibi bir hali var. Üstüne üstlük; suya düşmüş kelebek gibi Çaresizlikten çırpıyor gibi bir hali var.
Sonuç: Yapmak istediklerine sahada ne karşılık bulabileceğini göremeyen bir teknik direktör ve yeteneksiz cemaatinin saçmalamasından başka birşey değildir bu maç!

taraftar duy sesimi; Maçtan sonra sadece sesiniz kısılsın, yeterli...

E dedi ki...

Valla kusura bakmazsan, ben bugün aklıma birşeyler geldikçe buraya yazacağım.

İçimdekileri bir şekilde dökmem lazım, yoksa kanser olacağım :)

***

Bu aşırı profesyonelliği anlamıyorum. Örneğin bugün takım rejenerasyon antremanı yapacak, yarın yine tatil öyle mi?

Eskişehir'e yenil tatil, Trabzon'a yenil tatil, Fener'e yenil tatil... Oh ne ala memleket!

Türk futbolcusuna ödül/ceza olayını katı biçimde uygulayacaksın. Sahada gezinerek kaybettiysen tatil olmamalı! Hatta ilk gün ceza için çift antreman olmalı! Maç sonrası ceza koşusu olmalı! 50'şer bin dolar para cezası olmalı!

Hem, şampiyonluk virajında vasat futbol oynayan takımlara karşı üst üste yenil, hem de sabah yalandan rejenerasyon yaptıktan, masaj yaptırdıktan sonra neredeyse 2 gün tatil yap....

anarion_fek dedi ki...

Ben, takımın genel anlamda doğru yolda olduğunu düşünüyorum. Başarı(sızlık) her zaman olağan şeylerdir. Spor budur. Ben geçtiğimiz yıl bir dönem ve bu senenin genelinde UEFA Şampiyonu olan Galatasaray'ın bile ötesinde izler görüyorum. Yazının dünkü maç ile ilgili analizlerinin özellikle katılmadığım bir bölümü var. Maçın başında Rijkaard'ın 4-4-2'yi tamamen şaşırtamaca uyguladığını ve başarılı olduğunu düşünüyorum. Maçın hemen başında Mustafa Sarp pozisyonu başarılı olsa idi, şimdi başka şeyler konuşuyor olurduk. Elbette ki skor ve pozisyon üzerine bir değerlendirme yapmak mantıksız. Maçın kazananı Fenerbahçe'dir, tebrik ediyorum. Ancak Galatasaray taraftarının gelecek için Fenerbahçe ve diğer takım taraftarlarından daha umutlu olduğu da bir gerçektir.

Galatasaray Kongre üyeleri istedikleri değerlendirmeleri yapabilirler, ben bu yıl başından beri Galatasaray'ın maçlarını keyifle ve zevkle izliyorsam, yenildiğimiz zamanlar bile pozisyonlar kalmışsa aklımda bunu Rijkaard'a borçluyum. Yönetim tutarlığını onun önüne koyduğu sözleşme ile gösterecektir.

Parma Maniac dedi ki...

anarion_fek yukarıda biri daha şaşırtma amaçlı olduğunu yazmış, katılmıyorum.. Sarp ve Topal ikilisinin beraber kullanılması bence şaşırtma amacını yalanlıyor.. Sarp'ın maçın başında yakaladığı pozisyon konudan tamamen bağımsız zira daha oyuncular sahaya doğru düzgün yerleşmeden Gökhan Gönül'ün yaptığı hata üzerinden geldi pozisyon, sistemin getirdiği hiçbir şey yoktu o şok pozisyonda.. Hemen sonrasında Fenerbahçe'nin maçı kontrolüne alması da bence sistemin yanlışlığını Rijkaard'a gösterdi ve 12. dakika civarında normal düzenimize döndük..

Unknown dedi ki...

Rijkaard'a olan sonsuz kredimin sonlu olduğunu farkettim.Kupalardan elenmemiz,ligdeki durumumuz veya başarısız sonuçlar değil bu farkındalığımın sebebi.Futbolumuz sene başından beri ileriye gideceğine geriye gidiyor.taşlar yerine oturacağına yerinden kayıyor.akışkan pas futbolu diye bir olay yok.total futbol koca bir yalan.Sorun Rijkaard'da değilse,bir ihtimal daha olabilir mi?Acaba ingilizcenin ve futbolun ruhundan bihaber tercümanımızın eseri olabilir mi bu durum?Rijkaard'ın istediklerini futbolculara ne kadar yansıtabiliyordur bu tercüman?

Unknown dedi ki...

teknik taktik hiçbir rasyonalite ile açıklanamaz bu yenilgi.

takımda ki oyuncuların çoğu zekasız topçu, iq ları düşük adamların. bunu aşağılamak için demiyorum, sosyal zekası gelişmemiş.

çapsızların yeteneksizlerin hepsini geçtim zaten de bir gio var yetenekli dediğimiz birtane adam gibi düşemiyor bile, ulan sana faul yapılıyor, itiyo çekiyo seni ama sen sağa sola çalkalanır gibi düşüyorsun, uç yere sonra hakeme itiraz et, birinciye vermedi öbüründe çalacak illa ki pezevenk. penaltıyı biraz da sen alacaksın. ama dedik ya sosyal zeka işte. buna kurnazlık, oyun karizması ya da oyun zekası da diyebilirsiniz. hagi nin hakemin ağzına sıçtığını biliyoruz ya da rakibi tokatladıgını da.

ama bunlar görsel show sunuyorlar sanki sanat eseri yapacaklar anasını satayım. adamın yanında koşuyor bakıyor izliyor öyle. maç ulan bu mücadele ediyorsun bir nevi savaş işte. gireceksin, engelleyeceksin,
düşüreceksin, gerekirse geçireceksin adama o maçı kazanmak için herşeyi yapacaksın, kaybetmeyi düşünmeden saldıracaksın, sadece savaşmak için saldıracaksın.

hepsi iyi çocuk olmuş ya bunların.
istemiyoruz arkadaşım iyi adam olmanı. umrumuzda da değil. arda, servet, topal, sarp iyi adam olmanız umrumda değil ne faydan olacak iyi olsanız?
gerekiyorsa kötü adam olacaksın bu takım için. isterse nefret etsin başkaları ama sen bu takım için savaşacaksın. sert giriyor adam sana hakem de hakkını yiyor hala muhallebi çocuğu rolüne devam ediyorsun.
türkiye burası kardeşim, ürkek ceylanlar gibi yaşayamazsın. adam sana saldırıyorsa sopanı da alıp gideceksin, gerekeni yapacaksın, sempatik çocuk olmaya çalışmayacaksın. vereceksin kaburgasını eline 10un gibi.

leo- kaleci değil.

caner- pişmeden yanmış çocuk heralde çok yetenekli sanıyor kendini.

servet- oyun ve sosyal zekası az gelişmiş.

neill- kemik gibi defans.

sabri- bu sene ki bildiğimiz iyi sabriydi. fb maçlarını sever zaten.

topal- narin anadolu çocuğumuz, ailesi ona kız bulacak iyi bir aile babası olacak, hayatta ki tek hedefi o.

sarp- topal ın iyi konuşanı.

elano- brezilya milli takımına hazırlanıyor kendisi. aman sakatlık çıkmasın

keita- bencil. ama bu sene bizi şu sırada tutan adamlardan biri. tek başına aldığı maçları saymıycam burda.

arda- berbattı. keşke hiç girmeseydi. çok iyi çocuk sempatik filan hep gülüyor işte, taraftar gibi üzlüyo bi de arada görüyoruz tribünde. gs nin kaptanı 10 numarası filan bir de, baya ekmek yiyo bu işten kızlar hasta olur, aynı sorumlulara yenilgilerde de en fazla kendisine pay biçilecek ama. yine de keita ile tek başına aldığı maçlar var onlar olmasa trabzonun da altına düşmüştük heralde.

jo- sıradışı bir forvet, ama tek forvet oynayamıyor. çapsızların haricinde sosyal zekası da oyun zekası da gelişmiş nadir adamlardan biri. alemci ama işte iyi çocuk değil digerleri gibi. acaba hangisi daha iyi?

baros- takımda neill ile birlikte arayacağı tek adam. her türlü rakibe, hakeme atar yapar, takımın da kendinin de hakkını yedirmiyor.


benim yazdıklarımdan çirkef, başkasının hakkını çalan adam istediğim anlamı çıkmasın, ama bu "iyi çocuk" rolunu ben yemiyorum.
ben şampiyonluğu koparıp alan kötü çocuğu istiyorum. umrumda da değil kötülüğü.

transferlerin buranın koşullarına daha uygun topçular olmasını istiyorum. orta avrupa, kuzey avrupa dan gelsin, avustralya dan gelsin, yeteneklerinin yanında atara atarla cevap veren, sinmeyen, gider yapan, oyuncular gelsin.


baros u gördük dün volkan ayısı ona çarpıyor hakem de faul verdiginde nasıl eziyor hakemi,

neill daha ilk maçından makukula ya el ense çekmedi mi?

ben bunları istiyorum. sempatik çocuk rolünü istemiyorum onu kızlara yapsınlar. görsel show da istemiyorum sadece şampiyonluk istiyorum.

tüm bunlara rağmen ümidim bitmez. GALATASARAY ın neler başarabileceğini biliyorum, şampiyon olacağımıza inancım tamdır. 4-0 yenildikten sonra bırakmadık, şimdi şampiyonluğu onlara mı bırakıcaz?

E dedi ki...

İşin garibi, Galatasaray futbolun en temel değerlerini, fundamental'larını unuttu.

Koca 90 dakikada pas yaparak topu 3. bölgeye taşıyamıyoruz mesela. İlla serseri uzun toplarla çıkacağız.

Koca 90 dakika boyunca bir üçgen kurup topu sıkışan bölgeden kurtaramıyoruz. Bugün en vasat takım bir kaç defa sergiliyor bu basit örneği. "Dar alanda kısa paslaşmalar" diye film bile yapıldı, bizimkiler Rijkaard eşliğinde, futbolun bu basit oyununu unuttu. (Çünkü topsuz alan futbolunu unuttu topçular, pası verenin eli belinde, boşa kaçmak, yardıma gelmek yok. Aman koşmayın.)

Koca 90 dakika boyunca organize bir atağımız yok. Mesela sol taraftan geliyorsak, sol bekin oyuna katılıp sol açıkla paslaşarak bir şeyler yarattığı, göze hoş gelen ve "vaaay be bu sefer çok iyi organize olduk" dediğimiz 1 atak dahi olmuyor maç boyunca. (Eskiden bazı maçlardan sonra içimden geçirirdim "bu maç Hakan Balta Arda'ya çok yardıma geldi, aferin" gibisinden.)

Sakatların çok olduğu dönemde bu ve bunun gibi olumsuzlukları forvetsizliğe bağlıyorduk. Jo gibi 20 milyon dolarlık adam aldık koyduk oraya, ama sorunlar devam etmekte.

Demem o ki, bu sene Rijkaard'ın sistem oturttuğu için kaybolmuş bir yıl değil. Sahadaki futbol Rijkaard'ın zerre kadar birşey oturtamadığını gösteriyor. Bu yıl hepten kayboldu, Rijkaard seneye sil baştan başlayacak herşeye. :(


P.S: Tercüman konusuna katılmamak elde değil. Ropörtajları izleyenler, zaten 100 kelimeyle konuşan Rijkaard'ı çevirirken bile ne kadar zorlandığı, çoğu zaman aklına ilk gelen "benzer" kelimelerle çevirdiğini görmüştür. Acilen işinin ehli bir tercüman atamamız lazım. Bu amatör çocukla bir çuval inciri berbat ediyoruz.

E dedi ki...

Ayrıca herkes "Sezon başındaki o güzel futbol nerede?" diye sormaya başladı.

O dönemi hatırlayın, Elano transferi geç gerçekleşti ve Elano yedek oturuyordu. 2 ön liberonun önünde Arda merkez oynuyordu. Goller, asistler gırla gidiyordu...

Ne zaman Rijkaard Elano için yer açma çabalarına girdi 11'de, takımın dengesi bozuldu. Arda kanada çekilince küstü bir kaç hafta oynamadı. Elano ortada oynadı, istenilen görevleri yerine getiremedi. Sonra çok defa Arda ve Elano yer değiştirdi dizilim içinde...

Nereye geleceğim. Son 7 hafta, ilk 7 haftaya dönelim! Etkisiz elaman Elano'yu yedeğe çekelim. Arda'yı merkeze alalım. TC kimlikli ön liberolarımızın hepsi aynı .ok olduğu için rastgele seçip ikisini oynatalım Arda'nın gerisinde. Gio, Jo, Keita'dan kuralım ileri üçlüyü. Sabri, Güngör, Neill, Hakan'dan kuralım arka dörtlüyü.

Rijkaard'cığım lütfen bunu bir dene.

onur dedi ki...

Şimdi tüm bu yazılanlardan anladığım kadarı ile elimizde Emre Aşık, Emre Güngör, Servet, Gökhan Zan, Mehmet Topal, Ayhan, Barış, Mustafa Sarp, Elano(?), Arda(?), Dos Santos, Kewell'dan oluşan bir "ya sakat, ya tecrübesiz , ya yaşlı, ya yeteneksiz ya psikolojik bunalımda" oyuncu topluluğu var ki gelecek sene hepsini temizleyip yerlerine "baba" elemanlar alırsak 1978 Hollandası gibi TOTAL FUTBOL oynayabileceğiz...Artık parayı da IMF filan verir herhalde?

İyi de hırsızın hiç mi günahı yok arkadaşlar??? Takımın motivasyonu, hırsı sıfır. Sakatlıklar dizboyu; kim nerede oynayacak belli değil...

Mitya dedi ki...

Garip bir durum var - oynanan futboldan bagimsiz olarak Rijkaard'a duyulan sempati, inanc, ve hayranlik insanlarin hem bir maci hakkiyla analiz etme yetilerini ortadan kaldiriyor, hem de Galatasaray'in uzun sureden beri oynadigi igreti futbolu gormezden gelerek yakin, cok yakin bir gelecekte herseyin rayina oturacagini umit ediyor.

Ikinci bir sorun da kadro kalitesi ile ilgili - bu da ister istemez hepimizin cocukken yaptigi, kadrolari yanyana yazip "aha, keita mi ozer mi, arda mi vederson mu, baros mu guiza mi" turunden kiyaslamalara geri goturuyor. oncelikle bir takimin kadro kalitesi - ozellikle su son donemde avrupa ve turkiye'de hakim olan anlayis goze alindiginda - once orta saha oyunculari, ardindan da bekler ve stoperlerin kalitesiyle degerlendiriliyor. ancak ondan sonra ilerdeki oyuncularin kalitesi devreye giriyor. bu acidan bakildiginda sene basinda da fenerbahce'nin en kaliteli kadroya sahip oldugunu dusunuyordum, cunku hem bir takim gibi oynamasini saglayacak emre, mehmet, ve cristian gibi oyunculari mevcut, hem de iki beki ve stoperi galatasarayinkilerden daha iyi. neill'in alinmasi, gokhan'in bir donemki yetersiz futbolu, ve sabri'nin iyi performansi bunlari nisbeten dengeledi, ancak dunku mactan alinmasi gereken ders tam da budur. andre santos ve gokhan ikilisinin kanatlardan yalnizca bir ya da iki kez ufak tehlikeye izin vermeleri, savunmada neredeyse hatasiz oynayan stoperler, ve emre-cristian yokluguna ragmen orta sahadaki yetersizligi aciga cikan galatasaray.

her neyse, en buyuk umidim bu sene fenerbahce ve galatasaray'in akillanip oncekinin dengeli takim dizilisini etkili hucum elemanlari alarak iyice kuvvetlendirmesi, galatasaray'in da orta ikiliye ideal orta sahalar transfer edip ilerideki yetenekli adamlari kullanabilmeyi becermesi.

Parma Maniac dedi ki...

Beyler hiçbir zaman total futbol oynama gibi bir amacımız olmadı, hiçbir zaman da olmayacak.. Bence gereksiz terimlere kapılmamak gerek, takımın ve dolayısıyla beklentilere giren taraftarın önündeki engellerden biri de budur.. Yer yüzünde an itibarıyla total futbol diye bir şey yok.. Barcelona da total futbol oynamıyor, bunun ayırdını yapmak ve insanları gereksiz beklentiye sokmamak gerek..

Kcan dedi ki...

Parma Maniac, bu senenin takım maliyeti, operational costs dahil, tam olarak 125.6 milyon dolar. Sence Polat yönetiminin başarısı mı bu hala? FB maçını geçtim, bu maliyetle kulübü nereye kadar yönetebilrsin? (geçen seneki de 139 m dolar civarı her şey dahil. Polat ve köhnemiş yönetim anlayışına bu gözle de bakmanı öneririm, evet Öztürk'ü sevmiyor olabilirsin, saygı duyarım, ama liseli-lisesiz kim gelirse gelsin Polat ve özellikle tez sahibi Sezgin'den kurtulmalıyız.

Parma Maniac dedi ki...

Sarkastik nicklerle buraya bir şey yazanlar yorumlarının yayınlanmamasına tepki göstermesinler, beni de blogu anonim yoruma kapatmaya zorlamasınlar..

Kcan verdiğin rakamlar eğer sadece bonservisleri ve oyuncu maaşlarını içeriyorsa bence fazla pompalanmış rakamlar bunlar.. Operasyon ücretleri zaten fazla olamayacağı için onu katmıyorum ama söylediklerim dışında bir şey varsa ne var o meblağın içinde? Yoksa dediğim gibi bu şartlarda çok mübalağalı duruyor.. Varsa elinde bir döküm buraya geçebilir ya da bana maille gönderebilirsin.. İnceleriz..

90 + 3 dedi ki...

Operational costs un tam neleri içerdiğini bilmek gerek, tam anlamı ile bir değerlendirme yapabilmek için.
Teknik ekibin 10m $ gibi bir maliyeti vardır. Yaklaşık bi 50m $ da futbolcu maaşları eder tahminen. Bonservis bedellerinin genelde taksitle olduğunu biliyoruz, onların ne şekilde geçtiği önemli ama senede bi 10-15m $ bütçe ayırsanız abes değildir. Yani, senelik 75m $lık bir teknik kadro, oyuncu maaşları ve transfer bütçesi anormal değildir. Aradaki 50m $ farkı incelemek gerek doğru bir yorum için.
Burada, Öztürk ve daha önce de gördüğümüz benzeri yönetim anlayışlarının öngördükleri model sürdürülebilir değildir. Küçük bütçelerle düşündüğünüz hedeflere ulaşmanız oralarda kalıcı olmanız mümkün değildir. Ayrıca bu konuda ortaya net bir tablo da konmamıştır. Polat ve ekibinin 100 liraya yaptığını 50 liraya yapma garantisi mi vermektedir Öztürk?
Polat'ın yapmaya çalıştığı büyük bütçeli bir takım kurmak, ve o büyük bütçeyi finanse edecek çözümler oluşturmaktır. Şu an için başarısız diyemeyiz bu anlamda. Hayata geçirilen projeler ile ulaşacağınız bütçe eğer bahsedilen total operational cost u karşılıyorsa finansal açıdan başarınız kesindir.
Rakamları genelde bakmak istediğiniz şekilde görebilirsiniz, o yüzden 125m $ harcandı bu mudur yani demek pek bir şey ifade etmez. Ayrıca, sportif anlamda Polat'ı başarısız olarak yorumlamak, ancak öyle görmek istediğiniz için olur. Takımın başına Rijkaard'ı, orta sahasına Brezilya Milli takımından Elano'yu yanlarına da Keita'yı getiren bir yönetime sportif açıdan başarısız diyemezsiniz. Yapılması gerekenleri yapmışlardır, sebepleri ayrı bir yazı konusu olacak şekilde bu takım şu an için bekleneni verememiştir. Aksini iddia edenlerin haklılık payı olsa da sezon başında herkes bu sene bir kez daha beşinci olmaya razıydı. Peki, sizin mantığınızla, Tabata ve Köybaşı'na 30 küsür milyon tl sayan BJK yönetimi başarılı mı sayılacak şampiyon olurlarsa?

Kcan dedi ki...

Parma Maniac,

verdiğim rakamları GSK(spor kulübü üyeleri yazışma panosu)'ndan aldım. Bu rakamlar zaten mali kongrede Adnan Polat'ın verdiği rakamlar(Öztürk 270 olduğunu iddia etmekte mesela, ben sana azını-ya da başkanın doğru olduğunu söylediği verdim)

Döküm için fırat Ağabey'e(kendisinin şirketi raporu çıkarttı) mail attım, yolladığı anda sana mail atacağım. Ancak kulüp üyesi bir tanıdığın varsa mali kongreye gelen, bu rakam bizzat Polat tarafından açıklandı ve hedeflerimize ulaşmak için gerekli olduğu söylendi, sana benim için de onaylayabilir yani.

şimdi bence de gerekli belli bir parayı harcamak, ama 2 yıldır elde 0 olunca, maalesef krediyi krediyle ödeyen kulüp moduna geri dönüyoruz. Ben sportif başarıdan ziyade ÖNCE kulübün mali ve profesyonel yapısını düzeltme taraftarı olduğum için sana sorumu sordum, umarım yanlış anlamazsın. Ancak kesinlikle manipülasyon yapmak gibi bir niyetim yok, elime XLS ler geçtiği anda da sana yollarım, ancak rakamlar doğru, check et istersen. buna transferler, bonuslar, Florya'nın elektriğinden suyuna aşçısına, uçak paraları vs. vs hepsi dahil unutma.
UMarım bir mucize olur da ilk 2 yaparız, zira olan GS'ımıza oluyor. Ve maalesef vakit duat vakti :)
Kendine iyi bak;
K. Can İPEK

Kcan dedi ki...

edit: rakamı yanlış okumuşum, bu sezon doğru ancak geçen sezon 85m $ imiş, ben ssanırım TL çevirisini yazdım. Ancak bu sezon için 125 m $ doğru.

Görüşmek üzere...

Kcan dedi ki...

90artı3,

Maalesef bu böyledir. Futbol da bir iştir. Ve sonuç önemlidir. Ben her ne kadar absürd olduğunun farkına varsam da, BJK şampiyon olursa başarılı değildir ANCAK bu seneki GS'dan, (yönetiminden futbolcusuna) daha başarılı olmuş olur. Zira Tabata'ya 11 değil 15 de verseler o para çıkmış oluyor Ş.Ligi'nden. Acı ama gerçek. Bizim unuttuğumuz nokta da bu. Farkında mısın bilmem ama yazını bir oku, tipik FB taraftarı gibi(eminim kızacaksın, ama dikkat et, tek bahsettiğimiz yıldız oyuncu olmaya başladı, biraz olsun haklı olamaz mıyım?)

Ayrıca bnaa Öztürk üzerinden vurman saçmalık, zira seçim bitti ve ben Adnan Abi'nin adını ağzıma almıyorum artık Alternatif olarak, kendi aday olmadığı sürece. Sadece bu modelle gitmez diyorum. Polat kalsın-kalmasın, Polat-liseli kavgası zaten bitmez. Ancak önemli olan, GS BAŞKANI olan şahsın, Adnan Sezgin gibi çöpçülerle çalışmaması gereklilidir. Buradaki bir ortalama blog takipçisi bile Sezgin'den iyi iş yapar, ancak aralarında ne bağ var ise Polat bu gidişle kendi sonunu Sezgin'den getirtecek. Derdim çok geç olmadan GS'ın GS gibi davranması. Başkanımıza destek vermek her GS'lının görevi olsa da, Mayıs'taki kongreyi takip etmenizi öneririm. Lig böyle biterse çünkü Divan Kurulu mutlaka kelle isteyecektir. Polat umarım Sezgin'i korumaktan vazgeçer.

GS için en iyisi olsun dileklerimle...

Kcan dedi ki...

Sevgili Galatasraylılar;

Kulüp üyesi Mete İkiz'in adresime yolladığı son mali kongrenin raporları vereceğim adrestedir.

Bu yilki Faaliyet Raporu'ndan scan ettigim Kulubun solo ve konsolide mali tablolarini ekte bulacaksiniz. Gercek resmi gorebilmek adina 102-104 sayfalarindaki konsolide mali tablolari incelemek daha dogru olacaktir.

Sevgi ve Saygilarimla

K. Can İPEK

link: http://rapidshare.com/files/370257056/GSSK_2008-09_Mali_Tablolari.pdf

Adsız dedi ki...

kcan kendine de 3. tekil şahıs ile mi hitap ediyorsun?
GS nedir?
lisede ilk ders faşizm101 galiba

Kcan dedi ki...

"Adsız" ne demek istedğini anlamadım? Klavye delikanlılığı dedikleri bu olsa gerek? Kendime 3. tekil şahısla nerede hitap ettiğimi bulamadım, varsa da hatadır. Lisede de ilk ders Fransızca'dır bilgine. 2-3 satır okuman varsa tabloları oku adını ver öyle tartışalım, seviyene inmeyeceğim aksi halde.

Emre, tabloları yollladım fakat bir yorum yapmadın, inceleyebildin mi?



Saygılarımla

hit counter
Blogger tarafından desteklenmektedir.